Önceki yazımda, Cumhurbaşkanımızın 19.10.2019 tarihinde İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılışında yaptığı konuşmalarının bir kısmına yer vereceğimi ifade etmiştim.

Önceki yazımda, Cumhurbaşkanımızın 19.10.2019 tarihinde İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılışında yaptığı konuşmalarının bir kısmına yer vereceğimi ifade etmiştim.

Bu ifadelerin bir kısmına yer verip genelde eğitim özelde üniversite sistemi üzerinde değerlendirmelerde bulunmaya çalışacağım.

Cumhurbaşkanımızın konuşması madde madde:

1-Her okul seviyesinde öğretime ağırlık verilirken eğitim kısmı ihmal edilmiştir.

2-Özellikle medyanın etkisiyle geleneksel eğitim öğretimin gücü azalırken yerine daha iyisi konulamamıştır. Evlatlarımızın zihinleri batının popüler kültür ve sapkın hezeyanlarla doldurulmuştur.

3-Önümüzdeki dönemde önceliğimiz aileden başlayarak çocuklarımızı hakkıyla yetiştirmek şarttır. Bu değişim sıradan müfredat tadilatından ziyade topyekun eğitim-öğretim reformu gerektirir.

4-Tek ihtiyacımız olan değerlerini iyi bilen, kültürüne, tarihine sahip çıkan insanlar yetiştirmektir.Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz,

5-Medyamız en modern alt yapıya sahip ama bizim sesimizi yansıtmıyor. En haklı olduğumuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz.

6-Ülke ve millet olarak kendimizi kontrolsüz bir batılılaşma fırtınasının içinde bulduk.

Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek için çıkılan yolun en sığından en bayağısından bir batı taklitçiliğine dönüşmüş olması, Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır.

7-Her dönemde elbette bu fikri sancıyı yaşayan, tartışmayı ve arayışı sürdürmeye çalışan dava insanları çıkmıştır. Ama bunların sesi ve üretimi devlet gücünü de arkasına alan, kayıtsız şartsız Batıcılığı savunan zihniyetin, faşist dayatmaları karşısında yetersiz kalmıştır.

8-Buradaki tüm misafirler, hükumet olmakla muktedir olmak, muktedir olmakla iktidar olmak arasındaki farkı inanıyorum ki gayet iyi biliyor.

Aynı şekilde gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu da gayet iyi biliyoruz.

9-Tek tek bireylerden başlayarak, toplumun tamamını ve oradan da insanlara uzanan fikri iktidar yolu gerçekten zor ve zahmetli bir süreçtir.

Şahsen bu konuda kendimi biraz mahzun hissediyorum.

Samimi bir muhasebeyle, geçtiğimiz 18 yılda her alanda, tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum," sözleriyle birçok üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken önemli hususları ortaya koyuyor.

Yukarıdaki sözleri kim söylerse söylesin içerisinde birçok gerçeği barınmakta olup üzerinde önemle düşünülmesi gereken can alıcı değerlendirmeler gözümüze çarpmaktadır.

İnsanın içini acıtan açıklamaları yapan kişi sıradan biri değil; ülkemizi 19 yıldır yöneten iktidarın en tepe noktasındaki kişi!

Birçok soru soracağımda Cumhurbaşkanımızın'hükumet olmakla muktedir olmanın, muktedir olmakla iktidar olmanın'aynı şey olmadığını söylemesi beni zor durumda bırakıyor.

İnanın, özellikle eğitim ve kültür meselesi benim için olağanüstü öneme sahip olup bütün dert veşikayetlerim nesillerimizin milli ve manevi yönden yetiştirilememesi üzerinedir.

Maalesef geleceğimizin teminatı çocuklarımız elimizden uçup gitmektedir. Sebebi her ne olursa olsun milli ve manevi yönden tahribat çok derin olup telafisi de zor görünmektedir.

-Cumhurbaşkanımız da bunlardan şikayetçiyse siz söyleyin, şimdi ben kimi kime şikayet edeyim?

Bir de Cumhurbaşkanımızın'Her dönemde elbette bu fikri sancıyı yaşayan, tartışmayı ve arayışı sürdürmeye çalışan dava insanları çıkmıştır. Ama bunların sesi ve üretimi devlet gücünü de arkasına alan, kayıtsız şartsız Batıcılığı savunan zihniyetin, faşist dayatmaları karşısında yetersiz kalmıştır'sözlerini anlayamadım.

-Kim bu, devletin gücünü arkasına alıp kayıtsız şartsız Batıcılığı savunan zihniyet?

Demek ki, iktidar olmayla muktedir olunmuyormuş vesselam!

Aynı konu eksenli yazılarıma farklı başlıklarla devam etmeye çalışacağım.