BİZİM SİYASETÇİLER VE JACİNDA ARDERN

Hafızayı beşer nisyan ile malüldür denmiş olsa da, bir istisnası olsun istiyor ve kimdir JACİNDA ARDERN diye sormaya dahi el vermiyor vicdanım.

Hem, öyle unutulur gibi değildi ki, yüreklerimizi kazıya kazıya nakşetmişti kendisini. Empati nedir, başkalarını anlamak, başkalarının yarası ile hemhal olmak, soğukkanlı davranmak, Ülkenin nasıl yönetileceğine kadar bir sürü ders vermişti bizlere bu Hıristiyan kadın…

Sadece ahlaki ve sorumlu davranmakla kalmayıp, cenazesine gittiği insanların bağlı olduğu Dinin ritüellerine da son derece saygı göstererek, onlar gibi giyinmiş, sizin benden ve benim sizlerden bir farkım yok davranışını sergileyerek kazıntı üstüne kazıntı yapmıştı yüreklerimizde.

Bir Ülke nasıl yönetilirdi ve halkın en sıcak yarasına şefkatle nasıl dokunulurdu, bir bir öğretti bizlere Jacinda Ardern..

Hani Dini İslam ve Müslüman olan bizlerin, yöneticisinden tutun da yönetilenlerine kadar birbirimizi yiyip tükettiğim bir süreç içerisinde, SENİ YÜREKTEN VE SAYGIYLA SELAMLIYORUM JACİNDA ERDERN demeyi, kendim için bir ödev ve hatta ibadet telakki ediyorum.

Bir anda, bir günde onlarca Müslüman katledilmiş, bir o kadar yaralının olduğu, kaosun, şaşkınlığın, ve sinirlerin tavan yaptığı bir süreci ve Ülkeyi, tereyağından kıl çeker gibi selahiyete kavuşturan kadın, sana ne kadar duacıyım bilir misin!?

Kendi Ülkem de yaşadığım mide bulandırıcı süreci görüp, keşke senin yönettiğin bir Ülke de yaşama şansım olsaydı diye, kaç kez iç geçirdim bilir misin!?

Biliyorum, ben bunları yazıp dile getirirken, nice meczupların, bağnazların, meseleyi kavramak bir kenara, yanından dahi geçemeyecek zavallıların sayısız hakaretlerine muhatap olacağımı…

Bilmez miyim? Ülkem de ki cahillerin, bağnazların, partizanların, sapkın ideolojik bağımlılarının, kuru gürültü Vatan Millet sakarya edebiyatı yapanların salya sömük küfürler edeceğini…

Fark etmemiş olabilir miyim? hamasi sözlerin nerelere gideceğini ve hatta kimi işgüzarların durumdan vazife çıkarıp kraldan öte kral kesilip soytarılık yapacaklarını…

Biliyorum ve elbette biliyorum..

Değil mi ki bildiğim için, seni ve yönetim tarzını ayakta ve yürekten alkışlıyorum…

Bilmem dolayısıyla senin gibi bir yöneticiyi ve yönetim tarzını nicelerine ve tarzlarına tercih etmişliğim…

Biliyorum çok ütopik özlemler duyduğumu. Lakin, dağ dağa kavuşmaz sözünden kendime bir parça azık ediniyorum…

Keşke, Ülkemin yöneticileri senden bir parça ders almış, alabilmiş olsalardı. Tek amaç ve hedeflerinin Ülkemiz, halkımız, geleceğimiz üzerinde sahici hesapları olup eşgüdüm içerisinde yönetebilselerdi.

Kimbilir, belki de seni hak etmeyen bir toplumuz!

Bir Müslüman olarak, bir Hıristiyanı hak edememek gibi bir tespiti yapıyor oluşumun, yüreğimi nasıl parçaladığını, nasıl utançlara gark ettiğini de anlatacak takatim yok…

Ama, her hakkın hak sahibine teslim edilmesi gibi bir inancım var benim. İnançlarımız ters olsa da, senin hakkını sana teslim etmemi emreden inancım, sana karşı, yarınların ve ukban için duacı olmamı da emrediyor bana.

Buradakilerden zerrece umudum yok. Gelecek nesiller, bunlardan ders ve ibret alır da kendi halkına hak ettiği değeri veren bir siyasetle yönetirler mi? ondan yana da pek umudum yok.

Neresinden bakarsan bak umutsuz, yılgın ve endişeliyim Ülkem için. Şehitlerimiz var ve yüreklerimiz yangın yeri. Nice ocaklara ateşler düşmüş, analar, bacılar ve babalar feryat figan iken, nice aklı evveler bu ızdırap üzerinden çıkar tepinişleri yapmaktalar. Milleti anlamak şöyle dursun, birbirlerini anlamak ve dinlemekten bile aciz bu güruhun, Ülkeyi nereye sürüklediklerini anlamak için alim olmaya da gerek yok.

YENİ ZELANDA VE BAŞBAKANI JACİNDA ARDERN SİZLERE SELAM OLSUN…