Bu yazımı yazmaya başladığım gün 28 Mayıs 2022. Ve yarın Türk tarihinin en şanlı zaferinin 569. yıl dönümü. 29 Mayıs 1453 nedir bilir misin Ey Müslüman Türk Genci!

Bu yazımı yazmaya başladığım gün 28 Mayıs 2022. Ve yarın Türk tarihinin en şanlı zaferinin 569. yıl dönümü.

29 Mayıs 1453 nedir bilir misin Ey Müslüman Türk Genci!

Bir şiirimde şöyle sesleniyorum:

Mayıs yirmidokuz, sabaha uyandık.

Mayıs yirmidokuz, felaha uyandık.

Mayıs yirmidokuz, talihe kavuştuk.

Mayıs yirmidokuz, Fatih'e kavuştuk.

Evet, biz 29 Mayıs 1453 günü iki büyük Değerimize kavuştuk. Birincisi Fatih Sultan Mehmed Han'a kavuştuk. İkincisi İstanbul'a kavuştuk.

Hayır, hayır biz yalnız iki değere kavuşmadık. Bir değere daha kavuştuk. Aya Sofya'ya kavuştuk.

Fatih, Aya Sofya'dan girer içeri.

Arkasında on binlerce yeniçeri.

Bu sevinç sürer beş asır, dolu dolu.

Neden kapatıldı Mabed'imin yolu.

Şimdi Aya Sofya, geçen günleri özler.

Nur yüzlü kurtarıcı yiğidini gözler.

Evet, anlamışsınızdır bu şiirimi bu aciz ve garip Şair Yazar Ahmet Sandal, yani bendeniz 2020 yılından önce yazdı.

Bu Şiiri, gençlik yıllarımda yani bundan 30 sene önce yazdım. Elhamdülillah, Ayasofya 2020 yılında ibadete açıldı. İbadete açanlardan ve bizi Aya Sofya'ya ikinci kez kavuşturanlardan Allah ebeden razı olsun.

İstanbul'un fethi ile yalnız bu üç değere kavuşmadık elbette, işte diğer kavuştuklarımız.

İstanbul'un fethi ile Dünya Devleti olduk ve üç kıta, yedi denizde hükümranlığımız başladı.

İstanbul'un fethi ile Türk Tarihinin en şanlı zaferine kavuştuğumuz gibi en şanlı günlerinin başlangıcına da kavuştuk. İstanbul'un fethi ile çağ açıp çağ kapadık ve köhne kokuşmuş Bizans'ı tarihin çöplüğüne atarak, yepyeni ve bambaşka bir medeniyet yükselttik. Osman Gazi'nin temellerini kurduğu o medeniyet hamlesinde ve o medeniyetin inşasında İstanbul'un fethi ile büyük bir aşama kaydettik.

Evet, bir başka kavuştuğumuz değer de yeni, capcanlı ve bambaşka bir medeniyeti başlattık ki o medeniyet, İslam'dan neşet eden, insan haklarına saygılı ve kardeşlik temelinde görülmemiş eşsiz bir medeniyettir. O medeniyetin temelinde hak ve adalet vardır.

Şu darb-ı meseli, yani yaşanmış şu meşhur olayı biliyorsunuz:

Olayı Ünlü Seyyah Evliya Çelebi anlatır. Fatih Sultan Mehmed Han bir mimarın yaptığı eserde yaptığı yolsuzluğa hiddetlenerek o mimarın bir parmağını kestirir. İşin en mühim kısmı bundan sonra başlar. Parmağı kesilen Mimar, Fatih Sultan Mehmed Han'ı o dönemin en yetkili Kadı'sına şikayet eder. Kadı Fatih Sultan Mehmed Han'ı huzuruna çağırır. Mahkeme sonrası Fatih Sultan Mehmed Han haksız bulunmuştur. Kadı Fatih Sultan Mehmed Han'ın da parmağının kesilmesine karar verir. Bu kararı duyan ve Kadı'nın Fatih Sultan Mehmed Han'a karşı bu adil tavrını gören Mimar, bu durum karşısında sevinmiş olsa da, Fatih Sultan Mehmed Han'ın parmağının kesileceğinden dolayı dehşete düşer ve üzülür. Ve orada hemen davasından vazgeçtiğini adeta yüksek sesle belirtir. Ancak Kadı, kamu hukukuna göre davadan vazgeçmenin yeterli olmadığını beyan eder. Bunun üzere Mimar kendisine ömrü boyu maaş ödenmesine razı olduğunu belirtir Böylece karar bozulur. Mimar bu karardan sonra oradaki divandan ayrılıp gider. Kadı ve Fatih Sultan Mehmed Han ikisi orada yalnız kalırlar. O sırada Fatih Sultan Mehmed Han kaftanının altından bir kılıç çıkararak, Kadı'ya 'eğer benim padişah olduğuma bakıp bana iltimas gösterseydin ve ayrıcalık tanısaydın senin kafanı bu kılıçla keserdim' der. Bu söz üzerine Kadı da oturduğu minderin altından bir gürz çıkarıp Fatih Sultan Mehmed Han'a 'eğer sen de padişahlığına güvenip hakkı hukuku çiğnemeye yeltenseydin ben de senin kafanı bu gürz ile paramparça ederdim'şeklinde karşılık verir.

İşte Türk Osmanlı Medeniyeti, Osman Gazi'den ışık ve ilham alarak başladığı medeniyet yolculuğunda İstanbul'un fethi ile bir zirveye varmıştır. Bu medeniyet hak ve adalete istinat eden bir medeniyettir.

Biz ne zaman ki hak ve adalete istinat ettik büyük zaferlere ve büyük müjdelere kavuştuk, ne zaman ki hak ve adaletten uzaklaştık, hüsrana düştük. Allah (cc) hüsranlardan korusun ve her daim bizleri müjdelere kavuşmak nasip eylesin. Amin

Müjdelerden bahsettik ya. Buradan devam edelim. Bu Millet İstanbul'un fethi ile bir müjdeye de kavuştu. O müjde Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) İstanbul'un fethinden nice nice asır önce verdiği bir müjdedir.

Hepimizin bildiği bir müjdedir.

"İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emîr ne güzel emirdir. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur."

Evet, elhamdülillah biz bu müjdeye de İstanbul'un fethi ile kavuştuk.

Şu hususu burada ifade etmeyi bir görev biliyorum: Türk tarihinde Sevgili Peygamber Efendimiz'in (asm) fikir ve hedefini en iyi anlayan ve İslam'ın mana ve maksadını en iyi idrak eden kişi benim gözümde Fatih Sultan Mehmed' Han'dır. Hayranlığımı sözlerimle ancak bu kadar anlatıyorum. Başka sözlerle de Fatih Sultan Mehmed Han'ı elbette methetmek isterim. Yüreğimden ve dilimden geldiğince inşaallah.

Şu anlatacaklarım da yalnızca şahsımı bağlar ve buna itimat eden eder, etmeyen etmez. Ben sonsuza dek şu aşağıda yazdıklarıma itimat ediyorum: Bilindiği üzere, Sevgili Peygamber Efendimizi (asm) rüyasında gören doğru görmüştür. Bu hususta Âlimlerin görüşünde ittifak vardır.Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) mübarek simasını gördüğüm bir rüyamı esas alarak belirtiyorum ki, bu hayatta, Sevgili Peygamber Efendimize (asm) en çok benzeyen kişinin, Türk tarihinde Fatih Sultan Mehmed Han olduğunu düşünüyorum. Tabi bu benzerlik birebir aynı değildir. Ancak en fazla benzeyen, yalnız Fatih Sultan Mehmed Han'dır. Ve Türk tarihinin en ulu zirvesi de Fatih Sultan Mehmed Han'dır. Bu da çok manidar ve çok hikmetli bir tevafuktur.

Yukarıda da belirtiğim gibi bu sözlerim sadece kendimi bağlar. Kimseyi bu hususta, bu görüşlerime katılmasını bekleyemem. Çünkü benim husustaki sözlerim, sadece bir tahmin ve düşüncedir. (En doğrusunu ancak Allah bilir. Bizim tahmin ve düşüncemiz ancak kalbe düşen bir ilhamdan ve Rüyamdakimübarek sima ile Fatih Sultan Mehmed Han'ın simasını karşılaştırmaktan ibarettir)

Bu sözlerimle birlikte İstanbul'un fethinin 569. yıldönümü kutlar, bu vesile ile, başta Fatih Sultan Mehmed Han olmak üzere tüm ecdadımı rahmet ve minnetle anarım. Yüce Rabbim bu Dünya'da ecdadımın yolundan ayırmasın ve Ahirette de bizleri onlara komşu eylesin. Amin.

Vesselam.