Biz hayır diyemeyiz çünkü biz kalu belada Evet dedik.

Diyanet alanında görev yapan sendikalar, Cumhurbaşkanlığı modeli için fikrini beyan etmeye başladı.

Özellikle Türkiye'nin en büyük sendikası Diyanet-Sen,adeta meydan okurcasına "biz hayır diyemeyiz, çünkü kalu belada evet dedik" açıklaması yaptı.

Medyada Diyaneti siyasete karıştırmayın haberlerine rağmen, kulak ardı edilen bu tembihi Diyanet-Sen dikkate almamış gibi. Peki kulak ardı etmesini hangi dayanaklara bağlıyor?

Bu ülkenin vatandaşı olmayan Hans, bu ülkenin vatandaşı olmayan Con, cumhurbaşkanlığı sistemi için fikir yürütürken bu ülkenin vatandaşına ilk ezan ile son salayı okuyan bu adamlar, neden fikirlerini yürütmesin?

Bu hafta sonu Memur-Sen'in 5.Büyük Türkiye Buluşmasına katıldım.

11 sendikanın bir arada olduğu buluşmaya bir çok bakan, millet Vekili katıldı.

Hükümet erkanının takım halinde bu toplantıda olması Cumhurbaşkanı'nın, Bakanların Memur-Seni ne kadar önemsediklerini gösterdi.

Toplantıda dikkatimi çeken tanıtım filmi ciddi beğeni aldı.

Filmin kurgulanmış görselleri 11 sendika adına ayrı ayrı açıklamalarda bulunmuş,neden evet dediklerini sendikal branşlarına göre yorumlamışlar.

Cumhurbaşkanı her bir cümlesinde bu denli gülümsememiştir. Çünkü Memur-Sendeki bütün üyeler,ciddi bir özgüveni, ciddi bir mücadele azmini yüreklerinde taşımış ve yansıtmıştır.

"At izi ile İt izinin bir birine karıştığı Hollanda sokaklarında Saldırıya uğrayan Türkler 16 Nisanda iti bağlamasını, atı nallamasını bütün Dünyaya gösterecektir" bu ifade bir çok memursenlinin ortak söylemi.

Dünün duyarsız toplumu ile bugünün duyarlı toplumu...

Dünün sendikal anlayışı ile bu günün vicdan anlayışı...

Örgütlü toplumların kırmadan, dökmeden, incitmeden hakkını savunduğu Hıl fil Fudul dönemi.

Geçmişteki sokak kavgalarından, bugünün salon sohbetlerine.

Geçmişteki hükümet yıkanlardan, bu günün hükümet destekçilerine...

Herşey değişe bilir. Zaman,mekan Ve insan... fakat değişmeyeceğini düşündüğümüz tek şeyin bugün değiştiğini görmek zor bir kabüllenme.

Başlıca değişen bir husus değil mi? İmamların değişmesi.

Yeşilçam dönemlerinin yapay itibarsızlaştırması ile bu günün manevi itibarı.

Görsel temalardaki değişimin göz zevkini beslediği yıllar. Bahsedildiğinde vicdanın temasız, yöntemsiz beslendiği kuran ziyafeti...

Bu söylemlerin hepsi beşer kavramından inanç kavramına dönüşmemizi gerekli kılıyor.

Dünyanın hilal ile savaş başlattığını gördüğümüz bu günler, büyük bir savaşın farklı yöntemlerle sürdüğünü göstermektedir.

Dünya bir savaş halindeyken Hilal'in altındakiler artık uyanmalı!

Bu cümleleri söylemem için girizgahı Diyanet ve dün görevlileri üzerinden yaptım. Burdaki mesaj çok net.

Haç ile Hilal'in kavgası, hilal mensuplarının değerlerine sıkıca bağlı olmasıyla kazanılacaktır. Bu savaşı kazacak olanlar ise Hilal'in manevi bekçileri olan Din görevlilerinin, bir beslenme kaynağı, bir vitamin, bir dayanak olma haliyle mümkün olacaktır.

Unutmayın başarı sadece tek taraflı yapılacak bir kazanım değildir. Eğitim,sağlık,bayındır,yerel yönetimler gibi bir çok alanda başarı elde edilse bile, bu durumun manevi bir zırhla korunamadığını düşünmek, büyük bir yıkımı kabul etmektir. Bu yüzden Memur-Senin Diyanet alanındaki sendikası üzerine düşeni yaparken, Türkiye'nin manevi itibarı Diyanet İşleri Başkanlığı üzerine düşeni yaparken; sen üzerine düşeni yapıyor Musun?