Değerli dostlar ülkemizin gündemi okadar çabuk değişiyor ki inanın bir konu hakkında yazı yazmaya başlıyorum, daha konuyu tamamlamadan gündem hoop bambaşka bir konuya dönmüş, medya bile gündemi takip emekte zorlanıyor.

Değerli dostlar ülkemizin gündemi okadar çabuk değişiyor ki inanın bir konu hakkında yazı yazmaya başlıyorum, daha konuyu tamamlamadan gündem hoop bambaşka bir konuya dönmüş, medya bile gündemi takip emekte zorlanıyor. Ve henüz bir gün önce yazmaya başladığınız konu gündem dışı oluyor. Fakat değineceğim konu ülkemiz için bence en acil, en önemli, hatta hayati derecede önemli ve asla gündemden düşmemesi gereken bir konu : Adalet.

Geçenlerde küçük bir Avrupa ülkesinde oturan bir akrabamız Türkiye'ye tatile geldi ve dediki 'Biz yerel kanallarda haber bülteni pek izlemeyiz. Çünkü 2 dk.ya sürer ya sürmez.Orada hayat çok monoton.Ülke içinde hiç haber olacak vaka olmuyor ki, ne bir trafik kazası, ne bir hırsızlık vakası, ne taciz, nede adli bir vaka göremiyoruz. Haberler genelde dünya haberleri oluyor.' Kurduğu bu cümle bir anlamda beni güldürdü çünkü bizde monotonluk mevzu bahis bile değil atraksiyon hiç bitmiyor sürekli hareket sürekli koşturmaca, Ancak diğer tarafdanbir anlamda da içler acısı halimizi anlattı bana. Malumunuz biz haber bültenlerinde her gün bir hırsızlık, bir gasp, bir taciz vakası mutlaka görüyoruz. Artık çocuklarla beraber haber izlemeye çekinir olduk. O ülkedeki monotonluk size şunu da düşündürmüş olabilir. O ülkede her adli vaka haberler çıkmıyor diyebilirsiniz. Yada bu Avrupa toplumu yunmuş yıkanmış tertemiz bir millet olduğunu düşünebilirsiniz. Hayır hayır ikiside değil …

Bu ülkelerde adalet sistemi insanı yaşatmak üzere var edilmiş. Yani düzen kurmaya yönelik yazılmış yasalar.Çünkü insan olan en üstün varlık eğer hakkının korunduğunu bilirse o ülkede huzur olabilir. Gerçekten insan hakları en üst seviyede koruma altına alınmıştır. Ve bu kanunların uygulama safhasında bir adım öne geçiyor gelişmiş ülkeler.Kanun yazmakdan daha önemli konu onları uygulayabilmektir.. Biz, bize yabancı olan medeniyetlerin kanunlarını alıp kendimize uyarlamaya çalışırsak bu adalet sistemindeki aksamalar gayet doğaldır.Toplum değerlerine aykırı bir kanun çıkartırsanız bunun uygulanması mümkün olmaz. Nitekim örnekleri birden fazla vardır ülkemizde

İstisnalar kaideyi bozmaz en gelişmiş ülkelerde dahi kötü örnekleri vardır elbet, ama Genel hatlardan bakıldığı zaman hukuk sistemi gelişmiş ülkelerde insanların, duyduğu polis korkusundan , dava edilme korkusundan , mahkemeye gitme yada para cezası alma korkusundan, hapse girme korkusundan, yada hatta ölüm korkusundan, dolayı bir sürü suç işlenmeden önlenebilmektedir. Vergi sisteminde de aynı adalet sağlanmaya çalışılmış gelişmiş ülkelerin çoğunluğunda. Vergi, tabana yayılmış ve az kazanandan az vergi, çok kazanandan çok vergi alınan bir sistem üzerine kurgulanmış. Vergi kaçırmanın cezasının uygulamasındandan dolayı vergi kaçırmak kimsenin aklına dahi gelmemekte. Kaçakçılık deseniz çok görülen bir eylem değil. Yani yasal ürünlerin kaçakçılığından bahsediyorum. Çünkü kaçakçılığı oluşturan asıl neden yüksek vergilerdir. Mesela Cep telefonu kaçakçılığı olayı neden sadece bizim ülkemizde var dersiniz.

Yoksa Allah'tan korkmayan ecnebilerin çok ahlaklı, herkesin hakkına hukukuna riayet edecek kadar düzgün olduğunu filan zannetmeyiniz. Onları zapt eden büyük güç, Kolluk kuvvetleri ve Adaletin keskin kılıcının korkusudur. Bu para cezası olarak, yada hapis cezası olarak, bir tık ötesi de ölüm cezası olarak insanların psikolojilerini etkilemektedir. Buradan bizim polisimizin yada hakimlerimizin yetersiz olduğu anlamını çıkarmayalım lütfen. Burada yetersiz olan adalet sistemin ta kendisidir. Polis bazen 3-4 ay takip ettiği bir şebekeyi suçüstü yaparak yakaladığı halde mahkemenin kanun açıklarından dolayı salıverdiği vakaları hepimiz birden çok görmüşüzdür. Şimdi burada polislerin bir dahaki vaka için nasıl bir motivasyon içinde olabileceğini düşününüz Allah Aşkına. Zaten şu anda polis teşkilatımız da müthiş bir bıkkınlık hali mevcut. Nasıl olsa bir sonuç çıkmayacak diye bir çok adi vaka ya hiç müdahale dahi edilmiyor. Şikayette bulunduğumuz bir çok suç dahi polisler tarafından dikkate alınmadığına bizzat şahit oldum bir çok kez.Hırsızlar kanunlardaki her açığı bildikleri için yakalanmaktan korkmaz hale gelmişler. Dolandırıcılık deseniz zaten ayyuka çıkmış.

Bu memlekette ben hiç dolandırılmadım diyen çok az insanımız var inanın.İçinizden yoo ben hiç dolandırılmadım diyen varsa şu örneği okuyunuz lütfen. En basiti , cep telefonu faturanızda hiç hesap etmediğiniz ekstra bir ücret gördüğünüzde ne yapıyorsunuz mesela – örneğin 5,99 tl bilmem ne ücreti-faturanıza yansısa ne yapabilirsiniz. Kime derdinizi anlatabilirsiniz. Nereye şikayet edersiniz ?dakikalarca telefonda birisine bağlanmak için bekleyecek kadar vakti olan kaçımız var acaba , Belki sizin için uğraşmaya değmeyecek kadar küçük bir ücret olabilir -zira bunan dolayı kimse uğraşmıyor- Peki 20 milyon abonesi olan bir GSM şirketi için nekadar bir meblağ bu farkında mısınız. Kullandığınız su yada elektrik faturalarındaki usulsüzlükleri hesap ettiniz mi hiç, okuma ücretleri, falan filan kurum payı, ohoooo saymakla bitmeyecek kadar dolandırılan bir milletiz inanın.

Mahkemelerin arka koridorlarında dönen ceza indirimi pazarlıklarına hiç değinmiyorum bile. İnanın ülkemizin adalet sistemi gerçekten kanayan bir yaradır. Yıllarca süren ceza davaları, tazminat davaları, icra takipleri, hiç sonuca ulaşamayacağını bildikleri halde başka çareleri olmayan yüzlerce mahkeme mağduru var bu ülkede.Peki neden kimse bu konularda hakkını aramaya yeltenmiyor. Bu cevabı siz veriyorsunuz dur şu anda eminim.

Ceza kanunumuz bilmem hangi ülkeden, medeni hukuku bilmem hangi ülkeden aldığımızı duymuşsunuzdur.Eğer duymadı iseniz ben size söyleyeyim

  • Medeni kanun 1926 da İsviçre'den
  • Borçlar kanunu 1928 de yine İsviçre'den
  • İcra ve iflas kanunu 1932 de yine İsviçre'den
  • Hukuk Muhakemeleri kanunu İsviçre'den
  • Ceza Muhakemeleri kanunu 1929 de Almanya'dan
  • Ticaret kanunu 1928 de Almanya'dan
  • Ceza kanunu 1928 İtalya'dan
  • İdare hukuku Fransa'dan

Şimdi size şu soruyu soruyorum ; Bizyüz yıl evvel gökten zembillemi indik bu topraklara, Bizim burada bin yıldır yaşadığımız, yaşattığımız devletlerimiz kanunlarımız adalet sistemimiz yokmuydu da düşmanlarımızdan kanun alarak kendimize eziyet ettik. Hadi bir önceki devletimiz olan Osmanlı devletine karşı bir düşmanlığınız vardı, ondan dolayı Osmanlı ya ait herhangi bir kanun almadınız , peki kanun yazacak hiç mi hukuk adamı kalmamıştı memlekette, yada madem kanun yazacak kimse de ekip de yoktu diyelim niye birkaç yıl önce savaş yaptığınız devletlerin kanunlarını aldınız, dünyada örnek alınacak daha başka medeniyetler yokmuydu, İlla batıdanmı almamız gerekiyordu.Mesela neden Japonların ceza hukukunu örnek almadık, yada Kanada dan medeni hukuk almadık. Yani bu soruları elbette sayfalarca çoğaltabiliriz, Farkındaysanız tarihler yaklaşık 100 yıl eski. Yani eğer kanunları aldığımız zamanda bile bu kanunlar çok güzel toplumsal çare oluyorsa bile artık değiştirilmesi gerekmez mi .Belkide kanun aldığımız devletler bile çoktan bu kanunları değiştirmiş ve zamanın gerektirdiği şekle sokmuşlardır bile ..Ya biz.

Biz neden hala toplumumuza uymayan, hayatımıza tamamen ters, dinimize aykırı adetlerimize zıt bu kanunlarla yaşamak zorundayız. (Bu sorunun yakın tarihdeki cevaplarını başka bir yazımızda değineceğim inşallah) Ama günümüze dönüpBu soruyu Cumhurbaşkanımızın şu sözüyle cevaplarsak eğer, şimdiye kadar vesayet altında yaşadık diyelim. Hep Derin devletin yada dış güçlerin seçtiği, seçtirdiği yöneticilerle yönetildik, bundan dolayıdır ki yüz yıldır kendimize ait bir kanun yapamadık. Peki şimdi halkın içinden bir başkanımız yok mu, halkın yarısının desteğini alan bu kadar güçlü bir kadro ile 20 yıla yakındır yönetimde olan çok güçlü bir iktidara sahip değilmiyiz?

Artık gerçekten bir adalet yasası hazırlanması gerekmiyor mu?

Artık dışa bağımlılığımız gerek sağlık da , gerek savunma sanayiinde, gerekse elektronik sanayiinde –pek yakında otomotiv sanayiinde- çok çok azalmadı mı.

Bu sorular artık daha egemen vesayetten kısmen kurtulan bir devlet olduğumuz sonucunu size de hissettiriyordur eminim, evet artık daha bağımsız daha güçlü bir devletiz. Ülkemizdeki tüm gelişmeler de bunu gösteriyor.

Peki yazımızın ana konusuna dönecek olusak , Neden hala adalet konusunda bir adım atılmıyor? Neden hala yüz yıl önce ecnebilerden alınmış ve her iktidar döneminde orası burası mıncıklanmış yasalarla yaşamak zorundayız. Neden hala bize özgü Türk aile yapısına uygun toplum ihtiyaçlarına göre hazırlanmış bir kanunumuz yok? Neden Dijital çağı oluşturan ve bizi istedikleri gibi yönetmek isteyen Bu ülkelerin etkisi altında olmamıza müsaade ediliyor? bilinçaltlarımızı çekip çeviren her türlü operasyonu yapan bin bir türlü ahlaksızlığı her eve, her cep telefonuna kadar sokabilen toplum yönetimi için neden kanunlarımız yok ?Kürsülerden sürekli hukuk devleti olduğumuzu söyleniyor ama biz bunu neden hissedemiyoruz bir türlü. Sayın Cumhurbaşkanımız seçim vaadinde bize özgü yeni anayasa sözü vermişti. Darbe Anayasasından sizi kurtaracağım demişti. Çok merak ediyorum neden hala bu konuda hiçbir adım atılmıyor, sağlık reformu kadar önemli görmüyorlar mı acaba adalet konusunu, yada eğitimden daha mı önemsiz , etrafımızda bin bir türlü düşmanla mücadele ederken ülkemizin içinde, insanlarımızın içinde kanayan yaraları, yaşanılan adaletsizlikleri, görecek fırsatları mı kalmıyor acaba ?

Bu gibi soruları çoğalttıkça içim daralıyor inanın .Offfff.

Adalet ne zaman bu milletin layık olduğu şekle gelecek ?

Saygılarımla