Bir önceki yazımızda Diyanet işleri Başkanlığı tarafından mobil telefonlara yönelik hazırlanmış bir uygulama olan “Kur’an Yolu” isimli mealden söz etmiştik.

Bir önceki yazımızda Diyanet işleri Başkanlığı tarafından mobil telefonlara yönelik hazırlanmış bir uygulama olan “Kur’an Yolu” isimli mealden söz etmiştik.

“Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsiri” 5 ciltlik bir eser.

Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağırıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş’ten oluşan bir bilim heyeti tarafından hazırlanmış.

Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında yer alan eser ilk olarak 2003 yılında basılmış. Birkaç baskı daya yapan eserin son baskısı yanılmıyorsam 2014 yılında yapılmış.

Diyanet İşleri Başkanlığının “günümüz insanının Kur’an-ı Kerim’i anlamasına önemli ölçüde katkıda bulunacaktır” diye takdim ettiği “İslâm âleminde bu alanda ortaya konulmuş ortak bir çalışmanın ürünü olan ilk eser” olarak tanıttığı, “çok ince bir süzgeçten” geçirildiğini belirttiği çalışma, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından incelendikten sonra basılmış.

Bu mealde Bakara Suresi’nin 62. Ayetine “Şüphesiz iman edenler; Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden de Allah’a ve ahiret gününe inanıp salih amel işleyenler için rableri katında mükafatlar vardır. Onlar için korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler” şeklinde meal verildiğini belirtmiş, dahi anlamına gelen “de” ye dikkat çekmiştik.

Tefsirin basılı versiyonunda bu ayetin meali şöyle:

“Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) "Allah'a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükafat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır" (diye hükmedilmiştir).”

Mobil versiyonunda yer alan Allah’a ve ahiret gününe iman etmeleri ve salih amel işlemeleri şartıyla Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiilerin Müslümanlarla aynı düzeyde olduğu anlamı çıkan ifadeye “her bir grubun kendi şeriatında” kaydıyla açıklık getiriliyor ve bir anlamda zihinlerde yol açan istifham giderilmeye çalışılıyor.

Nitekim aynı ayetle ilgili tefsir bölümünde bu ayetin nüzul sebebi hakkında bilgi verilirken Müslüman olmadan önce Hıristiyan olan Sahâbeden Selmân-ı Fârisî’nin önceki Hristiyan arkadaşlarının durumunu aktarması üzerine Hz. Peygamber (SAV)’in “Onlar İslâm dini üzere ölmediler” şeklinde buyurduğu, bunun üzerine bu ayetin nazil olduğu belirtilerek şöyle deniliyor:

“Selmân diyor ki: (Hz. Peygamber böyle buyurunca) dünyam karardı. Sonra Selmân Hıristiyanların (dinî hayatlarındaki) gayretlerini de anlatmış, bunun üzerine “Şüphesiz, iman edenler; Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler” meâlindeki âyet inmiştir. Ardından Hz. Peygamber Selmân’ı çağırıp şöyle buyurdu: “Bu âyet senin arkadaşların hakkında indi. Kim benim peygamber olarak geldiğimi işitmeden önce Îsâ’nın dini ve İslâm üzere ölürse o hayırdadır. Ama bugün kim beni işitir de bana iman etmezse o da helâk olmuştur.”

Bu Ayet-i Kerime ile ilgili muteber tefsir kitaplarına da atıfta bulunulurken, diğer dinlere mensup olanların Hz. Muhammed (SAV)’e, Kur’an-ı Kerim’e inanıp “İslâm milleti”ne girmedikçe iman etmiş sayılmayacakları vurgulanarak, “Uhrevî kurtuluş konusunda Kur’ân-ı Kerîm’in ısrarla üzerinde durup vazgeçilmez gördüğü şartlar, Allah’ın varlık ve birliği ile âhirete inanmak, Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve öğretisini tanımak, Allah’ın razı olduğu güzel işler yapmaktır. Geçmişteki peygamberlerin tebliğ ettiği bütün ilâhî dinler gibi İslâmiyet’in de özü budur” deniliyor ve Bakara Suresi 136-137; Nisâ Suresi 47, 116, 136, 150-152, 171-173. Ayetlere atıfta bulunuluyor.

***

“Kur’an Yolu Meal ve Tefsiri” geçmişte de bazı tartışmalara ve eleştirilere konu olmuş.

İslami konulara vukufiyeti ile tanıdığımız Yazar Ali Eren, tefsirin 28 Şubat’ın gölgesinde hazırlatıldığını ileri sürüyor. Tefsirin geneline yönelik eleştirilerde bulunan Eren, bizim de işaret ettiğimiz Bakara Suresinin 62. Ayetine verilen mealde kullanılan “de” ifadesine dikkat çekerek verilen mana ile okuyucuya “ Vay be! Meğer ahirette kurtuluşa ermek için ille de Müslüman olmak şart değilmiş. Allah’a ve ahiret gününe inanır ve Salih amel işleyiverirlerse, Yahudi, Hıristiyan ve Sabi olanlar da cennete girebilirlermiş” kanaati verilmek istendiğini söylüyor.

Eren’in, yukarıda aktardığımız , bir anlamda böyle bir yanlış anlamayı önlemek amacıyla yazıldığını düşündüğümüz aynı Ayet-i Kerime’nin tefsirine de itirazı var.

İman etmek için “Allah’ın varlık ve birliği ile ahirete inanma, Muhammed’in peygamberliğini ve öğretisini tanıma, Allah’ın razı olduğu güzel işleri yapma”nın yeterli görüldüğünü, imanın 4 maddesinin yok sayıldığını ifade eden Eren, iman etmek yerine “Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve öğretisini tanımak” ifadesinin kullanılmasını da eleştirerek “Bir şeyi sadece tanımanın ne değeri olur ki?” diye soruyor.

***

Anlaşılan o ki üslüp, ifade, kelime seçimi çok önemli. Hele bu Allah kelamının mana, meal ve tefsiri sadedindeyse…

O sebeple yanlış anlaşılmaları önlemek için Kur’an Yolu adlı mealin, eleştirdiğimiz mobil versiyonunun uygulamadan tamamen kaldırılması görüşümüzü tekrarlıyoruz.