BİNALİ YILDIRIM VE SEÇİMLER

Evet, İstanbul gibi bir Dünya kentine elbette Meclis başkanlığı yapmış, Başbakanlık yapmış, bakanlık yapmış ve bakanlığı süresince, biri diğerinden özel ve güzel projelere imza atmış bir kişinin adaylığı şık düşecekti. Ve kanaatimce öyle de olmuştu. Seçim kampanyasını da gerek taşıdığı özel ve güzel karakterine ve gerekse icra ettiği makamların yansımasına denk bir şekilde icra etmişti. Uhulet ve Suhulet timsali bu karakter, gerek parti içi ve gerekse kimi trollerin baskısı dolayısıyla kulvarının dışına itilmesi, itiliyor olması, seçimi kaybedişinden daha büyük kayıplara sebep olmaktadır. Ferasetten, basiretten, akıl ve izandan yoksun olmak, böylesi büyük bir kaybın hesabını yapmaya da engel oluyor maalesef…

Seçim kampanyası boyunca yumuşaklık, incelik, nezaket ve espri sınırları içinde kalan, sınırları özenle ve ihtimamla koruyan Sayın Binali Yıldırım, istemeye istemeye birtakım şeylere zorunlu kılındı. Geldiği ve getirildiği bu noktadan duyduğu devasa rahatsızlığı vücut dilinden tutunda, uzun süre sessiz kalışına ve oradan da verdiği beyanatların satır aralarında görmek zor değildi.

Hep söyledim, bir iktidar için İstanbul gibi metropol şehri kaybetmek kolay değil diye. Ama unutulan bir başka değer daha vardı ki, Binali Yıldırım gibi bir şahsiyet, İstanbul’dan daha küçük bir değer değildi…

Kaybedilen İstanbul’un değerinin farkında olup, harcanılan değerin farkında olamamak, kaybın da boyutlarını katlıyordu. Gözlerin kör olması, feraset ve basiretin bağlanması, tam da bu olsa gerek diye düşünüyorum.

Bir zarafet, bir nezaket, bir incelik, bir ruh ve espri insanını, gelip geçici siyasi kayıp ve kazanımların kör ihtirasına kurban vermek, akılla izah edilir gibi değildir.

Taraflı tarafsız her kesimin dilinden, yaklaşımından, sevecenliği ve nezaketinden yana hakkını teslim ettiği ender siyasetçilerden birisidir Sayın Binali Yıldırım. Doğal, içten, olduğu gibi olmaktan gocunmak bir kenara, bile isteye bu Anadolu evladı bu babacan yaklaşımından taviz vermeyen nadide insan, Bir buçuk insan müsveddesinin ihtiraslarına kurban verilmiştir.

Kolay kolay benzerlerini göremediğimiz siyaset sahnesine, birkaç gömlek büyük gelmiştir bu şahsiyet.

Peki, Uhulet ve Suhulet abidesi olan bir kişi seçimleri neden ve nasıl kaybeder!?

İşte bu kifayetsiz muhteris ehli, kimi zaman gazeteci, kimi zaman televizyoncu, kimi zaman trol olarak çıkar karşınıza ve sizlerin sinir katsayıları ile oynar ve olan da böylesi bir nezaket ehline olur.

Oysa gelinen bu süreç şayet Binali Yıldırım’ın kendi inisiyatifine bırakılmış olsaydı, yüksünmeden ve herhangi ucuz bir eyleme girişmeden kazanan rakibini kutlar ve kendi elleriyle mazbatasını da takdim ederdi. Böylesi büyük bir erdemi göstereceğine olan inancımı, milyonların ve en radikal muhaliflerin bile paylaşacağına olan inancım tamdır.

Kaybetmesine rağmen, böylesi vakarlı bir tavır ve davranış içerisinde olan kişi, bir sonra ki seçimleri açık ara göğüsleyeceğine olan inancım ise, bir evvelkinin en az üç katıdır.

Ey muhteris zümre !

Ey kifayetsiz, ey doymak bilmez, ey ahlaksız ve ey (…) çekin ellerinizi bu hareketten ve pılınızı pırtınızı toplayıp uzaklaşın masum ve mazlum insanların umutlarından.

Çekin kirli ellerinizi, çekin şöret, servet ve şehvet kokan ten ve kokularınızı etrafımızdan.

Her halinizle mide bulandırıyorsunuz…