Türkiye'mizi derinden etkileyen “Betonizm Hastalığı” Elazığ'ı da vurdu. Şimdi bana “Betonizm” de ne diye soranlarınız olacak. Meraklanmayın, anlatacağım. “Betonizm”; toprağı, yeşili, çimeni, çiçeği daha doğrusu doğal olan her şeyi düşman görme ile başlayan; çimento, demir, kireç tutsaklığı ile gelişen çoğu zaman dikey bazen de yatay olarak özellikle akıl ve idrak yoksulu ülkelerde görülen çağın amansız bir hastalığıdır.

Türkiye'mizi derinden etkileyen “Betonizm Hastalığı” Elazığ'ı da vurdu. Şimdi bana “Betonizm” de ne diye soranlarınız olacak. Meraklanmayın, anlatacağım.

“Betonizm”; toprağı, yeşili, çimeni, çiçeği daha doğrusu doğal olan her şeyi düşman görme ile başlayan; çimento, demir, kireç tutsaklığı ile gelişen çoğu zaman dikey bazen de yatay olarak özellikle akıl ve idrak yoksulu ülkelerde görülen çağın amansız bir hastalığıdır.

Büyük şehirlerimize özellikle de İstanbul’a bakarsanız bu hastalığın ne denli çirkin, garabet ve iç karartıcı bir illet olduğunu görürsünüz. Şehrin güzelliğine ve siluetine kurşun sıkan dikey yapılaşmalar bu illetin habis urlarıdır. Bu habis urlar, bir yandan komşuluk ilişkilerini yok ederken diğer yandan da aynı mahallede ikamet eden insanları biri birlerine yabancılaştırmaktadır.

Özellikle son yıllarda ivme kazanan rant temelli bu hastalığın maalesef ilacı yoktur. Deprem bölgelerinde, deprem riski taşıyan şehirlerde -ki bu şehirler içerisinde Elazığ da vardır-bu hastalığın yaygın halde görülmesi aklıselim insanları korkutmakta ve endişelendirmektedir. Beton hastalığının önlenmesini için yöneticilerin önlem alma yerine, yandaşa rant sağlamak adına teşvik etmeleri ise incelenmesi gereken çok farklı bir psikolojik vakıadır.

“Betonizm hastalığının beton bahçelerine dönüşerek varlığını ilânihaye sürdürme gayreti ise son zamanların en tipik vakası olarak Elazığ’da görülmüştür.

Biliyorsunuz, 18 Ağustos 2016 tarihinde Elazığ’ın vatanperverliğine, dik duruşuna, devlet ve millet sevgisine bir büyük darbe indirmek için harekete geçen insan kılıklı, kalbi ve kafası öldürmeye, yok etmeye programlı; dinsiz, imansız, vicdansız cani sürüsü teröristler; Elazığ Emniyet Müdürlüğüne bombalı bir saldırı düzenlemişlerdi. Düzenlenen bu hain saldırıda üç polisimiz şehit olmuş, 217 kişi yaralanmıştı. Yaklaşık 1,5 kilometre çapında bir alanın etkilendiği bu bombalı saldırıda Elazığ Emniyet Müdürlüğü binasının bir kısmı yıkılmış, bina kullanılamaz hale gelmişti. İşte şehitlerinin kan izlerinin henüz kurumadığı, enkazı kaldırılsa da Elazığ Emniyet Müdürlüğü binasının hayallerdeki izlerinin kolay kolay silinemeyeceği bu alanının Elazığ tarihine, şehitlerin aziz ruhlarına, Elazığ’ın vatanseverliğine ve terör karşısında sergilediği dik duruşuna uygun olarak “MİLLİ BİRLİK PARKI” yapılması Elazığ halkı tarafından ısrarla istendi. Özellikle Elazığ Türk Ocağının başını çektiği sivil toplum kuruluşları, toplam 28 bin metre kare alanı olan bu mekânın amacına uygun park yapılmasını sağlamak amacı ile yürüyüşler düzenlendi, basın açıklamaları yaptı.

Üç yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın müjdesi ve talimatları ile eski emniyet müdürlüğünün bulunduğu şehit kanlarının henüz kurumadığı bu alana "millet bahçesi" yapılması kararlaştırıldı. Elazığlılar, bu karara çok sevindiler.

Millet bahçesinin ihalesi yapıldı çalışmalara başlandı. Buraya kadar olan her şey güzeldi; ancak “betonizm hastalığı” bütün hayalleri silip süpürdü. Şimdilerde bu alana kocaman bir “beton bahçesi” yapılıyor. Önce alanın derzi yapılıyor sonrada bütün alana demirlerle dayanıklılığı artırılan beton bloklar döşeniyor.

Başta İstanbul olmak üzere diğer bazı illerimizde olduğu gibi Elazığ'da da betonlaşma sevdası yeni değil. Önce Elazığ merkezinde bulunan Ahmet Aytar Spor Salonu yıkıldı ve bu alan bütünü ile betonlaştırıldı. Ardından Elazığ'ın tarihi taş yapılarından olan hükümet konağının gözlere hitap eden tarihi görüntüsü betonla sıvandı, Harput kalesinin karşısına o muhteşem ve müstesna görüntüyü gölgeleyen betondan bir kale oturtuldu. Komşu illerle mukayese edildiğinde Elazığ’ın park ve bahçe yoksulu bir il olduğu görülür. Özellikle yoğun yapılaşmaların olduğu merkez mahallelerde beton solumak zaten bu şehir insanının kaderidir. Şehir merkezinde 2014 yılında hizmete giren bir Kültür Park var, sebep olanlardan, yapanlardan Allah razı olsun. Hani Elazığlılar bir de “millet bahçelerinin” olmasını istediler. İstediler ki ayakları toprağa değsin, çimen ve çiçekler gönüllerini okşasın, istediler ki yağmur sonrasında toprak koklayacakları bir parkları bir bahçeleri olsun. Ama nerede... Tedavisi imkansız, harcı rant kokan "Beton Hastalığı" ve "Beton Hastaları", maalesef bu arzularına imkan vermedi.

Habis urlarla şehirlerin görüntülerini bozan, güzelim vadileri HES’lerle kirleten, güzelliklerimizi betonla kapatan beton hastalığına yakalanarak kafaları betonlaşanlardan ve bilumum beton hastalıklarından Allah’a sığınıyor ve bu illetten bu milleti kurtarması için Allah’a yalvarıyoruz.

Hadi Önal/23 Eylül 2019/ ELAZIĞ