Bedevîlerin bir diğer âdeti, mevlid merasimleridir. Mevlid gecelerinin son Cuma gecesini “Halvet gecesi” olarak isimlendirirler ve Seyyid el-Bedevî’nin kabrinin çevresinde devran ederler.

Bedevîlerin bir diğer adeti, mevlid merasimleridir. Mevlid gecelerinin son Cuma gecesini 'Halvet gecesi' olarak isimlendirirler ve Seyyid el-Bedevî'nin kabrinin çevresinde devran ederler. Mısır'da yaygın ve geleneksel hale gelen Bedeviyye' ye ait bu mevlit merasimleri, dinî ve dünyevî atmosferin iç içe geçmiş hali olması nedeniyle özellikle dışarıdan katılan iştirakçiler için fazlasıyla ilgi çekici olmuştur. Günümüzde mevlid-i kebîr, mevlid-i sağîr ve mevlid-i Recebi olarak kutlanan ve Mısır halkının bayramları niteliğinde olan bu mevlit merasimleri, devlet denetiminde ve gözetiminde sürdürülen resmî kutlamalardır. Mısır'da Ahmed Bedevi için düzenlenen bu mevlit törenleri, yüzyıllardan beri adeta bir panayır gibi devam etmektedir.

Ahmet el-Bedevî'nin vefatı, Peygamberimizin doğum günü olan 12 Rebiyülevvelde gerçekleşir. Peygamberimizin doğum gününde gerçekleşen mevlit merasimleri Bedevilikte ayrı bir önem kazanmaya başlar. Ahmet el-Bedevî'nin vefatından sonra, Tanta'daki halifesi Abdülal'e taziyeye gelen misafirler, şeyhlerine bu ziyaret ve toplantılarını her sene tekrarlama taleplerini iletirler. Uygun görülen bu adet yıllarca devam eder. Sonunda bugün Mevlid-i Kebîr dediğimiz bu törenler neş'et eder. Halife Abdülal 'in mevlid için vaz' ettiği kurallar bugün de halen geçerliliğini sürdürmektedir. Tanta dışından gelen Seyyid'in müritleriyle vedalaşmak ve onları uğurlamak için Abdü'lal'in bineğine binmesine (rükûb) raci olan halifenin ata binmesi bu mevlidde icra edilir. Başlangıçta üç gün sürerken, daha sonra sekiz güne çıkarılmıştır. Ticari ehemmiyeti dışında nezir, dua, ahit, zikir ve vaazlar ile gayet muhteşem bir tarzda icra edilen resmî ve dinî bir ayin olan Mevlid-i Kebîr, zikri geçen 'rükbetü'l-halîfe' eşliğindeki debdebeli bir alayla sona erer. Şurunbabiliyye', 'Orta Mevlid' ve 'Mevlid-i Seyyid Abdülal' şeklinde anılan bu mevlid de Mevlid-i Kebîr ile ilintilidir. Seyyid'in bağlılarından Şurunbulalî isminde bir şeyh, Mevlid vakti dışında, müritleri ve cemaati ile birlikte Seyyid'i ziyaret etmek üzere Tanta'ya gelir. Birkaç gece kalır ve cemaatiyle birlikte zikir ve ibadetle meşgul olurlar. Sonra Bu ziyaret senelik adet haline gelir ve Mevlid-i Sağîr olarak tekrarlanır. Mevlid-i Kebir'e gelmeye imkan bulamayan müntesipler için ziyaret fırsatı sağlar. Bu mevlid bir süre 'Mevlid-i Seyyid Abdülal' olarak isimlendirilmiş ve geç dönemlere kadar bu isimle anılmıştır. Bu mevlit de Mevlid-i Kebîr gibi sekiz gündür ama onun kadar kalabalık ve debdebeli değildir. Ziyaret Mevlidi' olarak da isimlendirilen bu mevlit, yaygın inanışa göre Recep ayına nispet edilse de aslında Mahalletü'l-Kübra'dan 'Receb el-Useylî isminde bir zata dayandırılır. O zamanlar mahalle, Garbiyye Eyaletinin başkentidir. Anlatıldığına göre bu şahsiyet, büyük bir alayla birlikte, Seyyid'in türbesi için hazırlattığı bir kisve ve imameyle Seyyid'i ziyarete niyet eder. Böylece her sene Seyyid'i ziyareti vaat etmiş olur. Servetini bu ziyaret için vakfeder. İşte bu hadise Mevlid-i Receb'in aslını teşkil eder. Bu mevlidde Mevlid-i Kebirde olduğu gibi büyük çadırlar kurulmaz, kutlamalar dar bir alanda gerçekleşir. Konaklama yerlerindeki (menzileler) ihtifallerle sınırlıdır. Bu da diğerleri gibi sekiz gün sürer.[1]

[1] Bkz. Baş, Seyyid Ahmed el-Bedevî, s. 390.