Osmanlı başkentindeki en eski Bedevî merkezi Eburrızâ Tekkesi, tarîkatın İstanbul’da bilinen ilk temsilcisi ise Kasımpaşa’da sakin olan, Eburrızâ Efendi olarak tanınan Şeyh Seyyid Mehmed Efendi (ö.1152/1739)’dir

Osmanlı başkentindeki en eski Bedevî merkezi Eburrıza Tekkesi, tarîkatın İstanbul'da bilinen ilk temsilcisi ise Kasımpaşa'da sakin olan, Eburrıza Efendi olarak tanınan Şeyh Seyyid Mehmed Efendi (ö.1152/1739)'dir. 37 Ancak 1041/1631 tarihli ve üzerinde;

'Malik-i ilm-i ledün vasıl-ı sırr-ı nebevî

Zübde-i Âl-i Muhammed Seyyid Ahmed Bedevî'

Yazılı bir kitabenin İslambey Camiinde bulunması, Eburrıza Efendi'den daha önce İstanbul'da Bedeviyye tarikatı mensuplarının bulunma ihtimalini düşündürmektedir. Benzer şekilde, Evliya Çelebi de Bursa'da bir Bedeviyye tekkesinin varlığından bahsetmektedir. Buna göre Bedeviyye tekkeleri kurulmadan önce Bedeviyye mensuplarının İstanbul'da bulundukları, fakat müesseseleşip organize olamadıkları anlaşılmaktadır. On sekizinci asırda İstanbul'da faaliyet göstermeye başlayan tarikatlardan biri olarak Bedeviliğin bu asırda faaliyet gösteren on büyük tarîkat içinde onuncu sırada yer aldığı görülmektedir. Diğer tarîkatlara mensup şeyhler içerisindeki Bedeviyye şeyhlerinin oranı, %0,49 olarak tespit edilmiştir. İstanbul'da müesseseleşmekle birlikte, Bedeviyye tarikatı Anadolu'ya nüfuz edememiş ve Anadolu'da taraftar kitlesi edinememiştir. On sekizinci yüzyıldan itibaren İstanbul'da kurulmaya başlanan Bedeviyye tekkelerini; Beyoğlu'nda Eburrıza Tekkesi,[1] Kasımpaşa'da Arapzade Tekkesi,[2] Fatih Koca Mustafa Paşa'da Ağaçkakan Tekkesi,[3] Eyüp'te İslam Bey Tekkesi,[4] Üsküdar'da ise Şeyh Hasib Efendi Tekkesi,[5] Yakın zamanlara kadar arsası duran tekkenin, şimdi yerinde apartmanlar bulunmaktadır. Sokağın tam köşesinde Hasib Efendi'nin, bakımlı olan kabri halen durmaktadır. Tamir sırasında yanlışlıkla üzerine 'Hüseyin Baba' diye yazılmıştır.

[1] Eburrıza Tekkesi, Beyoğlu-Kasımpaşa ile Tatavlı (bugünkü Kurtuluş) semtlerinin sınırında, Hacı Ahmed Efendi Mahallesi'nde, Eburrıza Dergahı Sokağı ile Eburrıza Çıkmazı 'nın kavşağında yer almaktadır. Eburrıza Tekkesi, Eburrıza Şeyh Seyyid Mehmed Şemseddin Efendi tarafından tesis edilmiştir. XVIII. asrın ilk çeyreğinde inşa edildiği tahmin edilmektedir. Dergah, 1264/1847 tarihinde Sahhaf Emîn Efendi tarafından tamir görmüştür, Tekke 1930'lu yıllarda yok olmuş günümüze ancak türbe ve birkaç mezar taşı kalmıştır.

[2] Arapzade Tekkesi", Âma İbrahim Efendi tarafından 1244/1828 tarihinde Kasımpaşa, Küçük Piyale Mahallesi'nde tesis edilmiştir. Bundan sonra Arapzade Şeyh Mustafa Efendi (ö.1255/1839), oğlu Şeyh Aziz Mahmud Efendi (1263/1846) ve torunu Attar Şeyh Ali Rıza Efendi (1250/1834-1328/1910) geçmiştir. Vassaf'ın listesinde tekkenin ayin günü Salı ve son şeyhinin Enver Efendi olduğu kayıtlıdır. Bkz. Yüceer, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf, s.

596

[3] Koca Mustafa Paşa'da, Ali Fakih Mahallesi'nde 1256/1840 tarihli "Ağaçkakan Tekkesi" ni el Hac Ahmed Niyazi Efendi (ö. 1294/1877) bina etmiş, yerine halifesi oğlu Mustafa Aşkî (ö.1290/1873), torunu Şeyh Mehmed Arif Efendi (ö. 1301/1883) ve Arif Efendi'nin oğlu Mustafa Naili Efendi (ö. 1326/1908) geçmiştir. Sefinedeki listede ayin günü Çarşamba olan Tekke'nin son şeyhinin Şeyh Niyazi Efendi olduğu görülmektedir. Jön Türklerle ilişkisi olduğu rivayet edilen Şeyh Naili 1303/1885'te postnişin olmuştur. Paris'le haberleşen şeyhin mektupları hükümetçe ele geçirilince üç kardeşi ve aile efradıyla Trablusgarp'a sürülmüştür. 1314/1896 tarihinde Mısır'a kaçan şeyh, daha sonra Trablusgarp Seraskeri Recep Paşa ile İstanbul'a gelmiş, 1326/1908 tarihinde vefat etmiştir. Bkz. Yüceer, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf, s. 597

[4] Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) ümerasından İslam Bey tarafından 1519-1520 Eyüp'te inşa ettirilen İslam Bey Mescidi, daha sonraki zamanlarda minber ilavesiyle camîye dönüştürülmüştür. Yanına 1700 yılında bir çeşme yaptırılan İslam Bey Camiine, on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru, Mısırlı Şeyh Haseneyn el-Ahmedî tarafından meşihat konulmuş ve 'Bedevî Âsitanesi' olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Bugün yine İslam Bey Camii olarak hizmet vermektedir. Haseneyn Efendi'den sonra M. Âşir Efendi ve oğlu Şeyh Hafız İbrahim Efendi postnişin olmuştur. İslambey Tekkesi, Mısır kökenli şeyhlerin yanında, Mısırlı zenbilcilerin ve Mısırlı yolcuların uğrak yeri olmuştur. Bkz. Vassaf, Sefine, c. V, s. 307; M. Baha Tanman, 'İslambey Mescidi ve Tekkesi', Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yay., İstanbul 1994, c. IV, s.209-2

[5] Hasib Efendi Tekkesi, on sekizinci yüzyılın üçüncü çeyreğinde Üsküdar'da Nakşibendiyye 'ye bağlı olarak kurulmuştur. 1199/1784-85 tarihli tekkeler listesinde dergah, 'Edhemî Mehmed Efendi zaviyedarı Seyyid Hasib Efendi' adı ile kaydedilmiştir. Bu kayıt, tekkenin en geç 1190/1776-77 tarihinde tesis edilmiş olduğuna delalet eder. Tekkenin banisi olarak Nakşibendiyye şeyhi Hasib Efendi, 18 Muharrem 1210/04 Ağustos 1795 tarihinde, 74 kitaplık bir kütüphane kurmuştur. Kitapların hepsi tasavvufa dair eserler olup korunması görevi tekkenin şeyhlerine şart koşulmuştur. İkinci Bedevî postnişininden dolayı 'Şeyh Sadık Efendi Tekkesi' olarak da anılan Şeyh Hasib Efendi Tekkesi, Üsküdar'da Toptaş'ı caddesi ile Tabaklar mahallesi arasında, Balcılar yokuşu ile Devran sokağının birleştiği yerde; Devran sokağının sol köşesinde bulunmakta idi.46 Devran günü, başlangıçta Cumartesi günü iken,47 daha sonraları Pazartesi gününe alınmıştır