BEDELLİ ASKERLİK

Türk Milleti asker bir millettir. Tarih boyunca Türk Milletinin hayatı at sırtında geçmiştir. Askerlik Türk Milletinin hayatında çok önemli bir yer tutar. Her Türk asker doğar. Her Türk Vatanı için canını, gözünü kırpmadan feda eder. Hainler hariç. Biz Askerimize Mehmetçik deriz. Ordumuz bizim için ocaktır. Ocakta ise hayat, bilgelik, kültür, medeniyet ve askerlik ile savaş sanatı öğretilir. Yani Ordumuz bizim için Peygamber Ocağıdır.

Bedelli askerlik, belirli bir maddi bedel karşılığında askerlik hizmetinden, görevinden ve Vatani sorumluluktan muaf olmaktır. Ben buna muaf demiyorum, kurtulmak ve sıvışmak diyorum. Etik midir? Bence değildir. Çünkü toplumda şöyle bir yaklaşımı ortaya çıkarmaktadır:

Ey zenginoğlu! Ver bedeli incitme yazıktır atanı!

Ne de olsa fakiroğlu kurtarır Vatanı!

Bedelli askerlik uygulaması kamu vicdanına aykırı, toplumun adalet duygusunu derinden kanatan bir uygulamadır. Fakirin ve garibanın hakkaniyet anlayışında onulmaz yaralar açmaktadır. Bu uygulamanın anlamı ve özeti şudur: Zengin bedel versin Vatanı için yaşasın, fakir askerlik yapsın Vatanı için can versin…

Bu, zengine yaşa, fakire öl!

Zengine nimeti al, fakire külfeti çek!

Demektir.

Ama gerçek ve öz şudur: Ezelden ebede bu Milletin efendisi ve Vatanın sahipleri, külfet çeken ve Vatana hizmet edenlerdir.

Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar çeşitli gerekliliklerle ve bütçe imkanları oluşturmak amacıyla 10 defa bedelli askerlik yasası çıkarılmış ve bedelli askerlik uygulamasına başvurulmuştur. Türkiye en son bütçeye destek olmak, savunma sanayi harcamalarına kaynak oluşturmak ve nasıl bir mantık sa, bu konudaki toplumsal talebi karşılamak amacıyla Temmuz 2018’de bedelli askerlik yasası çıkarıldı. Son çıkarılan bedelli askerlik yasası da 11. si oldu.

Ortada bir mesele var. Bu meseleye iki açıdan bakmak gerekir. Askerlik çağına gelmiş kişilerin çeşitli gerekçelerle askerliklerini ertelemesi ve bakaya kalmaları nedeniyle yığılma ortaya çıkması ve buna bağlı bedelli talebi ile TSK’nın ihtiyaçlarının karşılanması sorunsalıdır. Birincisi kişilerin talepleri, ikincisi Ordu ve Ülke gerçeklikleri açısından konuyu, irdelemeliyiz.

Sorun geçici ve yüzeysel yöntemlerle çözülemez. Mesele belirli aralıklarla bedelli yasası çıkartarak kökten bitirilemez, talepler karşılanamaz. Ordunun maddi ihtiyaçları karşılanmakla birlikte, asker ihtiyacının karşılanması hususundaki handikap da ayrı bir meseledir.

Sonuç itibariyle bu mesele yüzeysel ve geçici çözümlerle değil; köklü, uzun vadeli ve hakkaniyetli bir çözümle, Orduda personel sisteminde reform yaparak halledilebilir. Orduda, tarihimizde de olan, Selçukluda ve Osmanlıda da uygulanan gönüllü-ücretli askerlik yöntemi olan profesyonel askerlik sistemine geçilmelidir. İçeride ve dışarıda tüm güvenlik sorunları ile ancak, tam profesyonel ve yüksek hareketlilik kabiliyetine sahip tam mobilize bir askeri personel ile mücadele edilebilecek, başarılı olunabilecektir.

Türk Milletinin asker bir millet olması, her Türkün asker doğması nedeniyle, toplum vicdanının ve adalet duygusunun sağlanması amacıyla, bir daha bedelli askerlik yasalarına gerek kalmayacak şekilde, kısa dönem-uzun dönem askerlik farkı olmaksızın zorunlu temel askerlik sistemi devam ettirilmelidir. Ancak, angarya ve niteliksiz uzun dönem askerliğin Devlete maliyetini ve bütçeye yükünü ortadan kaldırmak amacıyla her erkek vatandaş için zorunlu temel askerlik eğitiminin süresi 3 aya indirilmelidir.

Böylelikle hem profesyonel askerlik sistemine geçilmiş olacak, hem Ordunun ihtiyaçları karşılanacak, hem de hakkaniyete uygun olarak adaletli bir şekilde her erkek kısa-makul sürede askerlik eğitimi alacak, bunun yanı sıra Asker-Millet geleneği ve ocak anlayışı sürdürülmüş olacaktır.