BAYRAM elbette bayramdır. Birinci gün bayram namazı kılınır, imkanı olanlar kurban keser. Büyükler ziyaret edilir, elleri öpülür. Çocuklar bayramlıklarını giyer… Bu anlattıklarım, bayram madalyonunun birinci yüzüdür. Bakalım öteki yüzünde neler var: İslam dünyası çok kötü günler geçiriyor. Onlarca İslam ülkesi var, bir tekinde bile âdil ve gerçek bir İslamî idare sistemi yok. Nice İslam memleketinde savaş var. En acıklı durum Suriye'ninki. Biz bayram yaparken milyonlarca Suriyeli vatanlarından, evlerinden uzakta çileli bir hayat sürüyor. Gemileri batanlar, sınırlarda itilip kakılanlar… Bütün bu acılar yetmiyormuş gibi Mekke’den yedi yüz küsur hacının izdihamda öldüğü haberi başımıza yakıcı bir yıldırım gibi düştü… Libya’ya bakıyorsunuz, orada devlet kalmamış, iki ayrı bölgede iki düşman hükümet kurulmuş… Yemen’de iç savaş var.
Bırakın dış ülkelerdeki faciaları, kendimize bir göz atalım: Doğuda ve Güneydoğuda terör savaşı cereyan ediyor. Patlamalar, şehitler, yaralılar, sokağa çıkma yasakları… Bu bir Türk-Kürt savaşı mıdır? Hayır bir Kripto Ermeni savaşıdır.
Sadece terör savaşı değil, bizde siyaset ve medya savaşları yangınları da var.
Cemaat-İktidar savaşı.
Peki, İslam ahlakı açısından durumumuz nasıldır? Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bu ülkede Kur’anın emirleri yerine getiriliyor mu, yasaklarından kaçınılıyor mu? Ribayla, içkiyle, kumarla, israfla, azgınlıklarla aramız nasıl? İslam’ın ikinci şartı olan namazı Müslüman halkın yüzde kaçı kılıyor? Son Ramazanda halkın ne kadarı oruç tuttu? Kadınlar konusunda durumumuz İslamî midir, şeytanî midir?
Bayram elbette bayramdır, elbette namaz kılınacak, teşrik tekbirleri okunacak, kurban kesilecek, büyükler ziyaret edilip elleri öpülecek ama bayram sadece bunlardan ibaret değildir.
Âhir zaman fitnelerinin yüzde doksanı zuhur etmiş, İslamî kriterlere göre İslam alemi cayır cayır yanıyor. Ateş bacayı sarmış.
Dünyevîleşen, dünyevîleştirilen Müslümanlar kontrolsüz, öğütsüz, denetimsiz kalmış. İslam dini nasihat dinidir, Müslümanlara doğru dürüst nasihat edilmiyor.
Şirk, küfür, nifak şikak, fitne fesat, isyan tuğyan ashabı, Müslümanları böldükçe bölmüşler. Ümmet birliği berhava olmuş, başımızda kendisine biat ve itaat edilen âdil ve râşid bir Halife yok.
Kur’anın, Sünnetin, İslamın azgınlık (fuhşiyyat) olarak gördüğü bütün günahlar açıkta, açıkça, utanmazca, küstahça, meydan okurcasına işleniyor.
Bayram elbette bayramdır ama bu şartlar, bu yangınlar içinde nasıl bayram edeceksin?
Hiç sevinmeyelim mi yahu!. Elbette mü’min olduğuna sevineceksin ve Allah’a şükr edeceksin. Lakin, bayram geldi diye alabildiğine sevinecek halimiz yoktur. Üzülecek, kahr olacak nice konu, rezalet, cinayet, kepazelik ortada. Pislik pislik pislik, açıkta işlenen büyük günahlar…
En büyük sapıklık ve dengesizlik nedir biliyor musunuz? İçinde yaşadığımız kötü şartları normal sanmak, bunlara alışmak ve kanıksamaktır.
Müslüman çoğunluklar, güçlü egemen azınlıkların oyuncağı olmuştur.
Yüzlerce kötülük olmasa, sadece bir kötülük, hafta tatilinin cumartesi ve pazar olması kötülüğü olsa, evet o tek kötülük bile bayramımızı zehir etmeye yetmelidir. Bizde bu İslamî şuur var mıdır?
Ayasofya müze iken nasıl bayram yapabiliyoruz?
Müslümanlar temiz sularda yaşayan balıklardır. Sular pislenince, kirlenince, zehirlenince, necasetlenince Müslümanların hayatı tehlikeye girer.
Tek bir Ümmet olamayan,
Birleşemeyen,
İman kardeşliği içinde yaşayamayan,
İşleri meşveret (şûra) ile gören âdil ve râşid bir Halifeye sahip olup ona biat ve itaat etmeyen,
İslama ve Ümmete ihlasla hizmet etmeleri için gerçek İslam medreselerinde icazetli ulema ve fukaha yetiştirmeyen,
Çocuklarını, bütün öğrencilerin vakit namazlarını cemaatle kıldığı gerçek İslam mekteplerinde okutup yetiştirmeyen,
Kur’anın yap dediklerini yapmayan, yapma dediklerini yapan,
Resulullah’ın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetini hayata uygulamayan,
Birbirlerini kardeşçe sevmeyen,
Emanetleri ehil olanlara vermeyen,
Emr-i mâruf ve nehy-i münker farizasını doğru dürüst hayata geçirmeyen,
Kadınlarını ve kızlarını Allah’ın, Resulünün, Kitabullah’ın istediği biçime, kıyafete sokamayan,
Vesayetçi ve sömürgeci Deccalların, Kezzabların, Tâğutların oyuncağı ve maskarası olan,
Eline imkan geçen ve geçirenlerin bir kısmının alabildiğine israf yaptığı Müslüman bir toplumun bayram yapmaya hakkı var mıdır?
Evet madalyonun bir yüzünde elbette bayram vardır ama öteki yüzünde nice acılar, burukluklar, kederler, üzüntüler, kahr eden, utanç veren haller görülmektedir. Bunlar bayramlarımıza gölge düşürüyor, sevinemiyoruz.