Bayrak 2

Bütün darbelere ve darbe teşebbüslerine bakınız. 27 Mayıs’a bakınız, 12 Eylül’e bakınız, 28 Şubat’a bakınız, 27 Nisan e-muhtırasına bakınız.

Hepsinin ortak paydası ve müşterek yönü “Atatürkçülük, laikçilik vs”

Gezi patırtısını irtikâp edenlerle Cebeci kampüsünde şehitlerimizin isimlerini yırtanların ne farkı var? Her ikisi de bayrak düşmanı.

Unutmamak gerekir ki, sadece bugünün resmine bakmakla mesele anlaşılmaz. Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde bayrağımıza terbiyesizlik yapanların zihin dünyasını anlamak için eğitim sistemimize bakmak gerekiyor.

Sorarım size; Okulunun adı Darbeci Mithat Paşa olan bir öğrencinin, Cebeci Kampüsünde bayrağımıza hürmetsiz edenlerin yolundan gitmeyeceğinin teminatını kim verebilir? Hatırlayalım; Osmanlı’da ilk menfur darbe Sultan Aziz’e yapılmıştı ve bu darbenin teorisyen başı Mithat Paşa’dır. Ülkemizde halâ birçok ilköğretim okulumuzun adı Mithat Paşa’dır. Bunların değiştirilmesi gerekmez mi?

Bu isimlerin değiştirilmesi için neyi bekliyoruz?

Biz daha kabuktayız. Muhtevaya henüz gelemedik. Ama muhtevaya doğru ilerleme var. Zaten bunun için kökü dışarda olup yıllarca milletin tepesinde ekşiyenlerin paniklemesi bundandır. Tencere-tavacılar, ışık yakıp söndürenler, ezandan rahatsız olanlar “Kâbe Arap’ın olsun” diyenler artık milletin sırtından düşmeye başladılar.

Şüphesiz bu vetire devam edecektir. Yani milletimizin aslî değerleriyle buluşması her geçen gün tebellür edecektir ve etmelidir.

Temenni ederiz ki, devlet-millet bütünleşmesi artarak devam etsin. Bu devlet bizimdir. Yakın geçmişte zaman zaman fabrika hatası tipler idareye gelmişlerse de onlar, muvakkattir.

Şırnak’ta şehit olan askerlerimizi ve diğer şehitlerimizi minnetle, rahmetle ve Fatihalarla anıyoruz. Ezanla yoğrulmuş vatanımızda, bayrağımız daima yükseklerde dalgalanacaktır.

Ezan ve bayrak düşmanlarına karşı yapılması gereken iki temel davranışımız olmalıdır;

Bunlardan biri, ezan ve bayrak düşmanlarının seviyesine düşmemektir. Bunları muhatap almamaktır. Ezan ve bayrak düşmanlarının goy-goyculuğunu yapan medyaya kulak vermemektir. Ezan ve bayrak düşmanlığı yapanların çıkardıkları patırtıyı “oruç dayağı” şeklinde haber yapan görüntülü veya yazılı medyayı seyrediyor ve satın alıyorsan, hiç sızlanma. Şayet, hem şikayetleniyor hem de bunu defalarca yapmışsan sen “eblehin” tekisin. Sana söyleyecek bir sözümüz olmaz. Bizim senin gibisine yapacağımız yardım, tedavi görmene yardımcı olmak şeklinde olabilir. Daha ne diyelim.

Biz, şuurlu ve ferasetli olanlara seslenmek istiyoruz. Tabii, öncelikle şuur ve feraset seansına ihtiyacımız var. Okulunun adı “Mithat Paşa” olan bir mektepte, bu şuur ve feraset ne kadar verilir, bilemiyorum. İmkânsız değil ama zordur. Zor da olsa biz, bu zora talibiz.

İkincisi, genç dimağlara ezan-bayrak ve vatan sevgisi doğru-dürüst anlatılmalıdır. Nisbî olarak son 20-30 yıldır bu yapılmaya çalışılıyor. Sadece orta öğretimde olması yetmez. Üniversitelerde ezan-bayrak ve vatan sevgisi, uygun usullerle “hatırlatılmalıdır”. Gönlünde vatan sevgisi olan her öğretim üyesi, sahası ne olursa olsun bu sevgiyi verir ve vermelidir. Bir öğretim üyesi vatan sevgisini, bir mimikle, kullandığı bir cümlede, tercih ettiği bir kelimede de verebilir ve vermelidir. Ezan’a hürmeti olmayan bir Müslüman Türk düşünülemez. Bayrak sevgisi olmayan bir vatanperver olur mu?

Atalarına hürmet etmeyen milletler zelil olurlar. Şehitlerine hürmeti olmayanların yaşamaya hakları yoktur. Yaşamak, mutfakla tuvalet arasında değildir. İdealler doğru verilmezse üniversiteye gelmiş öğrencilerimiz bayrağa musallat olur. Bu öğrenciler uzaydan gelmediğine göre, demek ki, tedrisatta problemler var. İdealize edilen şahıslarla sıkıntılar var.

Din-vatan ve bayrak için şehit olan muhterem şehitlerimizi Fatihalarla anıyor, atamız Sultan Alparslan’ın bize tevdi ettiği bu vatana sahip çıkılacağına bütün kalbimizle inanıyoruz.

Güçlüyüz, zira imanlıyız.