BATTALGAZİ BELEDİYESİ AÇILIŞ VE SHOW

Malatya'nın, Battalgazi Belediyesinin yeni binası ve birkaç projenin açılış törenine katıldım. hepi topu 20 dakika kaldığım bir törenden, yazmaya kalksam on adet makale malzemesi çıkarmam asla zor olmayacak. Ama ben bir tane ile iktifa edeceğim.

Elbette her açılış töreninin bir tarafı biraz şaşa, biraz show ve biraz sansasyonal olmak gibi bir özelliği vardır. Hele bu açılış siyasi bir nitelikte barındırıyorsa, show, kaçınılmaz bir hal alıyor. Dolayısıyla ben, işin show tarafında değilim ve kısmen anlayabiliyorum da.

Gelelim açılışın boyutlarını didiklemeye

Her açılışta olduğu gibi, büyük abiler ve büyük ablalar için hazırlanmış, kırmızı ve sarı sandelyelerin hakim olduğu protokol bölümü, burada da kendisini belli ediyordu. Ve haliyle, büyük büyük abiler ve büyük büyük ablalar, sahip oldukları bütün ihtişamları ile, kendilerine tahsis edilmiş sarılı kırmızılı koltuk ve sandalyelere kurulurken, bilmem kaç fit üzerinden aşağıyı seyre dalmışlardı!

Kasım kasım kasılan, kendisinde bir maharet var zehabına kapılmış bu zümre, güç karşısında küçülen insan tipolojisine canlı birer örnek olduklarının farkında dahi değillerdi. Bir gazeteci yazar olarak orada bulunuyor oluşumuz, ne belediyenin yetkililerinin ne de diğer etkililerin ilgi alanına dahi girmemişti. Bu ağır abilerin ve ağır ablaların kahir ekseriyetini toplasan ve hepsi üzerine kelam oynatmaya kalksan, bir cümlenin dahi heba olacağı bu zümre, Dünyanın kendi eksenleri etrafında döndüğünü zannediyorlardı.

Bütün konuşmacıların bir kaç etkili ismi dile getirip hoş geldiniz seremonisini dillendirirken, gazetecileri, yazarları ve basını dile getirmeye bile gerek duymamış olmaları, evvela orada bulunan basın mensuplarının acziyeninin göstergesiydi...

Sere serpe yerlerde oturan, kıyı ve köşelere sinmiş ve serpiştirilmiş, hiç bir ehemmiyeti olmayan basın, ne kadar zavallı bir görüntü verdiğinin farkında bile değildi...

Kenara çekilip, olup bitenleri alemi ibret cinsinden seyre dalmış ve güce sahip olmanın ne denli büyük bir bela ve imtihan olduğunun bir kez daha şahidi olmuştum.

Güç ve zehir !

Evet, zehirlenmiş bir güruh, nefsin ve tutkuların esiri olmuş kalabalık, protokol de oturmanın zevkini doya doya çıkarırken, eski ve yeni siyasetçilerin de zehirden yana paylarına düşeni almış olmaları da, ayrıca tanık olduğum bir başka acınası durumdu.

Kalemi kağıdı ellerine versen, bir cümleye dahi renk ve ahenk vermekten aciz bu zümre, konuş ve hitap et desen, yüzüne gözüne bulaştıracak bu kalabalık, yazana çizene, yazmaya çizmeye dair ne kadar değer sahibi olabilirdi ki!?

Böylesi bir ortam da ve böylesi büyük büyük abiler ve ablalar içerisinde bulunmak zul geldiği için, yirminci dakikaydı izlediğim drama son verdim.

İslam olarak demek şurada kalsın, İnsan olarak bile her geçen gün daha bir irtifa kaybeden toplum, gücün zehrinin verdiği baş döndürücü sarhoşluğun dibine vuruyordu.

Neyin açılışı yapıldı ?

Gördüğüm ve tanık olduğum şey, herkesin, kendince bir güç gösterisi yapmaktan öteye geçmeyen kocaman bir daramdı. Öyle ki, devasa bir yatırım dahi olsaydı, büyük büyük abiler ve büyük büyük ablaların yanın da kocaman bir hiç mesabesinde kalacaktı...