BATININ IRAK, SURİYE VE TÜRKİYE PLANI NE?-6

-Türkiye’nin güneyi, İslam Dünyası ve Arap Ortadoğu’su ile kara bağlantısını kesmek için Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de, Akdeniz’e açılan bir terör koridoru oluşturmak. PKK/PYD/YPG/YPJ/SDG terör örgütü vasıtasıyla oluşturulacak bu koridorda İsrail’e kardeş, kukla bir terörist Kürtçük devleti kurmak hedeflenmektedir.

  • -Irak ve Suriye’den sonra Türkiye’nin hedefe alınarak, Ülkemizi etnik ve mezhep temelli çatışmalar ile terör üzerinden bölmek, parçalamak, müdahale etmek; kaynaklarını iç etmek, sömürmek ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Batı’ya kukla, İsrail’e kardeş terörist bir Kürtçük devleti daha kurmak.
  • -Amerika-İran işbirliği ile Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Yemen hattında, Müslümanlar arasında sonu gelmez bir mezhep savaşı için, Şii hilali meydana getirmek.

Peki bu durum karşısında Müslümanlar ve Türkiye ne yapmalı? Müslümanlar uyanık olmalı, oyuna ve tuzağa gelmemeli, oyunu bozguna uğratmalıdır. Dil, ırk, mezhep, siyasi, görüş ve felsefe ayrımı gözetmeksizin, düşmana karşı, bir, bütün ve tek olmalıdır. Özelde Türkiye ise milli ve askeri tüm imkanlarını kullanarak rasyonel, pragmatik, kararlı ve agrasif bir dış politika yürütmelidir. Artık bu işin geri dönüşü yoktur. Ok yaydan çıkmıştır. Türkiye ya var olacaktır, ya da yok olacaktır.

Türkiye İslam Dünyasına, Ortadoğu’ya ve kendisine karşı olan, Küresel soykırımcıların, sömürgecilerin ve emperyalistlerin uygulamaya çalıştığı bu büyük oyunu bozmalı, onların ellerindeki araçlar olan mezhepçilik, milliyetçilik-ırkçılık-etnik çatışmalar, terörizm vb. gibi kazıkları-sopaları tersine çevirip, kırarak ellerine vermelidir. Sonunda onlar, kendi kazdıkları kuyuya düşecek, besledikleri karga kendi gözlerini oyacak, kendi sivrilttikleri kazık kendilerine girecek, kendi oyunlarında boğulacaklardır.

Şu anda ise Amerika ve müttefikleri, 63 ülke, Başta Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere, Irak’ta fiili askeri güç bulundurmak suretiyle Ekim 2016’ da başlatılan Musul’u DEAŞ’tan kurtarma operasyonunu yürütmektedirler. Kara gücü olarak da Irak ordusu, Peşmerge ve İran destekli radikal, Şii Haşdi Şabi milis/militan güçleri kullanılmaktadır. Ancak Türkiye’nin Musul’a girmesi Koalisyon tarafından istenmemektedir. Çünkü Türkiye onların oyununu bozacaktır. Şu bilinmelidir ki bölgede hiç hakkı bulunmayan Batılı ülkeler Irak ve Suriye’de bulunma hakkını kendilerinde görüyorlarsa, geçmişte Osmanlı toprağı olan ve şimdi ise sınır komşusu olduğumuz, medeniyet ve kültür birlikteliğimiz olan Irak ve Suriye’de her bakımdan bulunma hakkı, Türkiye’nin herkesten daha çoktur. Şii ağırlıklı Irak ordusunun, Haşdi Şabinin ve PKK’nın Musul’a, Kerkük’e, Türkmen şehri Telafer’e DEAŞ’la mücadele adına girmeleri, barış ve güvenlik sağlamayacak, aksine mezhep savaşlarını körükleyecektir. Musul’un güvenliği Musullular ve yerel güçler tarafından sağlanmalıdır. Öte yandan bölgede (Kuzey Irak’ta) Amerika, Batılılar ve Amerika güdümlüsü merkezi Irak hükümeti tarafından desteklenen PKK da kendine yer açmaya çalışmakta, Sincar bölgesinde ikinci bir Kandil oluşturmaya çalışmaktadır.

KAYNAKÇA

  • Hakan Yılmaz ÇEBİ, Üçüncü Dünya Savaşı.
  • Cengiz ÇANDAR, “Ortadoğu Çıkmazı”.
  • Uğur MUMCU, 7 Ocak 1993, Cumhuriyet Gazetesi.
  • El Ahrar Gazetesi, 21 Kasım 2005-Mısır.
  • Refik ERDURAN, 16 Eylül 1982, Güneş Gazetesi.
  • Vikipedi.
  • Doç. Dr. Ramazan Kurdoğlu'nun "Hollywood ve Kabala'nın 13. Havarisi Evanjelizm".
  • Mahmut ÖVÜR, “Pakistan’ın Fetullah GÜLEN’i, 09/09/2014, Sabah Gazetesi.
  • Ümit ÖZDAĞ, “Kesnizani Tarikatı: Irak’ın Fetö’sü”, 25/02/2015, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü.