başarının anahtarı

Yarın üşengençlerin değil azim ve kararlılıkla yürüyenlerindir.

Başarı, insan iradesinin belirli noktalarda toplanarak kendisi, ailesi, mensup olduğu millet nihayet insanlık için ortaya koyduğu iyi, olumlu ve sevindirici sonuçlardır.

Başarı; öyle bugünden yarına kısa bir zaman dilimi içerisinde kazanılmaz. Azim ve kararlılıkla uzun ve meşakkatli bir yolun bütün zorluklarına katlanılarak elde edilir. Şüphesiz ki başarının anahtarı çalışmaktır. İnsanlar başarıya bir takım işleri hemcinslerinden daha iyi yaparak, daha çok gayret göstererek ulaşırlar.

Hayatın her döneminde insanın çeşitli başarılara imza atması mümkündür. Bunun için kişilerin iyi yetişmiş olmaları ve düzenli bir eğitim almaları gerekmektedir. Çocukluk ve gençlik yıllarını iyi değerlendiren, belli hedefler ortaya koyarak o hedeflere ulaşmak için plan yapan, yaptığı planları da cesaretle uygulayan kişiler mutlaka başarıya ulaşırlar.

Biliyorum hemen birtakım insanlar işin maddi boyutunu ileri sürerek itiraz edecekler: “Benim de filan kişi gibi imkânlarım olsaydı ben de başarılı olurdum.”, diyecekler. Böyle düşünmek zaten işin başında mağlubiyeti kabullenmektir. Elbette ki imkân başarıyı destekleyen önemli faktörlerden biridir. Ancak, büyük başarılara imza atanların biyografileri iyi tetkik edilirse imkân boyutunun başarı üzerinde hiç de zannedildiği kadar etkili olmadığı görülür. Çoğu zaman imkânsızlıklar başarılı olma azim ve kararlığı içerisinde olanlar için kamçı görevi görür.

Azim, kararlılık gibi üşengeçlik ve tembellik de insan fıtratında var olan özelliklerdir. Önemli olan başarının en büyük düşmanları olan üşengeçliği ve tembelliği körelterek azim ve kararlılığı ön plana çıkarmaktır. İşte bu noktada eğitim ve eğitimcilere büyük işler düşmektedir. Kişileri zekâ ve yeteneklerine göre dizayn edilmiş eğitim sistemlerinde başarısızlık oranı düşüktür. Eğitim sistemlerinin yetersizliği, kişilerin zekâ, ilgi yeteneklerine göre eğitim ve öğretimin şekillendirilemeyişi makro düzeyde başarısızlıklara sebep olur.

Ferdi boyutta başarısızlığın sebeplerinin yelpazesi oldukça geniştir. Bunların başında ise yapılacak olan işlerin ileri bir tarihe ertelenmesi gelmektedir. Aslında erteleme çok önemli bir nedene dayanmıyorsa insanoğlunun kendi kendisini aldatmasından başka bir şey değildir. Oysa zamanın acımazlığı ortadadır. Başarı, zamana hükmetmekle kazanılır. Yapılacak işler için en uygun zaman ise düşünülen andan itibaren başlayan zamandır.

Başarı yâda başarısızlıkta yetişkinlerin payı da inkâr edilemez. Yetişkinler çocukların ve gençlerin aynasıdır. Çocuk veya genç o aynaya bakar, orada gördüklerini kendi hayatında uygulamaya çalışır. O nedenle çocuklarından şikâyet eden anne, baba, öğretmen veya diğer büyüklerin öncelikle kendilerine çekidüzen vermeleri işlerini zamana yaymak veya ertelemek hastalığından vazgeçerek çocuklarına örnek olmalıdırlar. Zamana hürmet etmek, onu en iyi şekilde değerlendirmek başarının ilk ve temel şartıdır.

Şu hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır ki yarınlar üşengeçliğe, yılgınlığa düşmeden azim ve kararlılıkla yürüyenlerin olacaktır