Son günlerde yaşanan olay, ülkemizin aslında bir bağımsızlık savaşı verdiğini göstermektedir.

Son günlerde yaşanan olay, ülkemizin aslında bir bağımsızlık savaşı verdiğini göstermektedir.
Özellikle terör saldırıları, darbe teşebbüsleri ve batılı başkentlerin Türkiye aleyhtarı söylemleri yeni bir kurtuluş savaşı vermemiz gerektiğini, ülkemizin işgal tehdidi ile karşı karşıya olduğunu bize anlatmaktadır.
Günümüzdeki işgal teşebbüsleri, klasik sömürgecilik anlayışı ekseninde yapılmamaktadır. Yani sömürgeciler de şekil değiştirdiler. Artık, İslam ülkelerini işgal etmek için doğrudan ordu göndermeye gerek duymamaktadırlar. Bunun yerine yetiştirmiş oldukları devşirmeler kanalıyla (siyasetçi, gazeteci, akademisyen, iş adamı) ülke kaderine hükmetmekte ve yine kendilerinin yetiştirdiği, her türlü para, silah ve lojistik destek verdikleri terör örgütleri kanalıyla savaşmaktadırlar.
Tarihte genelde her yüz veya yüz elli yıllık zaman dilimlerinde büyük dönüşümler ve kırılmalar yaşanır. Şu anda biz de ve çevremizde yaşanan da budur. Bizim, olayları doğru okumamız için batının planlarının farkında olmamız gerekir. Batı medyası ve algı operasyon merkezlerinin bölgemizdeki sorunları terör veya diktatörlük şeklinde göstermeleri sadece bir aldatmacadır. Olaylara bu minvalde baktığımızda Daiş’i, Haşdi Şa’bi’yi, Husi, Esed ve İran’ı anlayamayız. Ama olayların aslında tek bir merkezden planlandığını, ölenin de öldürenin de aynı merkezin adamı olduğunu anladığımızda resim netleşmiş olacaktır.
Batılı ülkelerin bu planları, son birkaç yıl içerisinde hem halk ve hem de devlet nezdinde anlaşılmış bulundu. Bu bile büyük bir gelişmedir. Çünkü batının planlarını ve ne yapmak istediklerini anlamadığımız takdirde onların bizi bir savaşa sürüklemeleri (Türk-Rus savaşı) veya bizi birbirimize karşı kırdırmaları (Türk – İran, Irak Savaşı) gibi oyunlarına düşebilirdik. Ama şimdi tüm olayların batılı merkezlerce planlandığını amaçlarının Ortadoğu, Türkiye ve tüm dünyayı bir yüz yıl daha kendilerine sömürge yapmak için olduğunu anlamış bulunuyoruz. Aslında Türkiye bu tuzağa düşmekten son anda kurtulmuş oldu. (Rus uçağının düşürülmesi olayı) Türkiye bu tuzağı fark edip batılı başkentlerin taşeronluğunu yapan aktörleri devreden çıkarınca doğrudan müdahaleler de başlamış oldu.
Türkiye, oynanan bu oyunu gördü ve batının tezgahını ve oyununu bozmaya da başladı. Türkiye’nin oyunu bozmaya çalıştığını gören güçler, bu sefer tüm güçleriyle Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışmaktadırlar ve çalışacaklardır da… Feto olayı, ardından hdp olayı bize batının vazgeçmediğini gösterdiği gibi, vazgeçmeyeceğini de anlatmaktadır. Çünkü tüm ara piyonları deşifre olduğunda en kıymetli elemanları öne süreceklerdir. Bundan sonraki saldırı chp üzerinden olacaktır. Chp, tüm batının piyonlarını bünyesinde barındıracak ve saldırıları organize edecektir. Unutmayın ki bu onların son hamlesi olacaktır. Bu hamleyi başarıyla savuşturduğumuzda bağımsızlığımızı tekrar kazanmış olacağız.
Ülkemiz Kurtuluş Savaşı ile özgürlüğünü kazanmıştı. Fakat gerçek anlamda bağımsızlığını (dönemin zor koşulları nedeniyle) elde edememişti. Şu anda yapılmak istenen bu bağımsızlığımızı elde etme teşebbüsüdür. Bağımsızlığımızı elde ettiğimizde batının bölge ile ilgili tüm planları bozulacağı gibi, yeni bir dünyaya uyanmış olacağız.
Hdp'ye yönelik operasyonu da bu şekilde okumak gerekir. Bu operasyon olmasaydı büyük olasılıkla ikinci kalkışma onlar tarafından gerçekleştirilmiş olacaktı. Ama bu kalkışmayı tamamen bitirmiş değiliz, çünkü görev chp’ye verilmiş durumdadır. Devletin ilgili birimleri bu durumun farkına vardadırlar ve karşı taraf harekete geçmeden olayı bastırdılar. Bu sayede büyük bir tehlikeyi atlatmış olduk.
Batılı devletlerin bu kadar sert tepki vermesinin nedeni açığa çıkmaları ve planlarının başarsız olmasıdır. Biz şu anda ikinci bir kurtuluş savaşı içindeyiz. Kenetlenmemiz gerekiyor...