Adı konulmamış bir harp’te acıların üst üste, kara haberlerin peş peşe geldiği zor günlerden geçiyoruz.

Adı konulmamış bir harp’te acıların üst üste, kara haberlerin peş peşe geldiği zor günlerden geçiyoruz. Belli ki dünyanın en ahlaksız düşmanları ile savaşıyoruz. Canlarımız, gencecik fidanlarımız teker teker düşüyor kara toprağa.Önce Beşiktaş’ta, sonra Kayseride… PKK’nın uyuşturduğu hevallerinin kendisini patlatmasına, şimdi birde Hasan Sabbah’ın fedaileri gibi kamikaze haşhaşiler eklendi. Daha dün Rus savaş uçağını düşürerek ilişkilerimizi türbülansa sokup, iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmek isteyenler, şimdi de gözümüzün önünde Ankara’da Rus büyükelçisi Andrey Karlov’u katlettiler. İlk kınama mı? Tabi ki PYD’nin müttefiki ABD’den geldi…

Anlaşılan o ki, 15 Temmuz hain darbe girişimini planlayanlar, kirli emellerine ulaşmak için sinsi kalleş ve alçak her yolu denemeye devam ediyorlar. Hani 1.Dünya savaşını başlatan Avusturya – Macaristan veliahdını öldürülmesi hikayesi vardı ya.! İşte o bayat numarayı yine denediler. Üzgünüm ama bu kirli oyunu ne Rusya, nede biz yedik. Anlaşılan o ki bir ‘’Hizmet Hareketi’’ olarak bunların namı hesabına çalışan FETÖ, bunlar için hala kullanılabilir en uygun maşa olarak hizmet etmeye devam ediyor…

Evet kıymetli dostlar, belikli Suriye’nin kaderinin konuşulacağı Moskova’daki ‘’Halep Zirvesi’’ öncesi tezgâhlanan saldırı ile, Avrasya Tünelinin açılışına da gölge düşürmek istemiştir. Bu olayın Türkiye’nin Avrasya vizyonu perspektifinde Şanghay İşbirliği Örgütüne girmesinin düşünüldüğü bir ortamda gerçekleşmesi ise oldukça manidardır. Halep görüşmesinde masada kendine yer bulamayan ABD, Bölgemizdeki Enerji yatırımları konusunda da avucunu yalamıştır. Hele birde Türk lirasının ve Rus Rublesinin kullanma düşüncesi ile doların by Pas edilmesi ‘’Canımı al parama dokunma’’ diyen ABD’nin iyice zıvanadan çıkmasına sebep olmuştur.

Rusya ile Türkiye ilişkilerinin normalleşmesini istemeyen ve Bağımsız Müslüman Türkiye’yi yalnızlaştırmak isteyen terörün mühendisi ABD ve AB ülkeleri, bu sabotajda da belli ki kırk yıldır besledikleri kamikaze FETÖ’cüleri kullanmıştır. Bilirsiniz, ABD’nin derin maddi menfaatleri söz konusu olduğunda gözü asla kimseyi görmez. Rusya’ya ambargo konusunda biraz ayak direyen Almanya’ya, Berlin Noel Pazarına Tır ile DEAŞ köpeklerini salarak ayar veren ve 12 Alman vatandaşının ölmesine sebep olan yine aynı üst akıldır. Eee ne demiş atalar ‘’Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır’’. Allah kimseyi şaşırtmasın. Neyse bizler Almanya’daki vatandaşlarımız için derin endişe duyuyoruz… Bu aralar öyle zaten bizim kültürümüzle alakası da olmayan o kanlı Noel Pazarlarına falan çok yaklaşmasınlar.

Neyse konumuzu dağıtmayayım. Salı günü Rus Büyük Elçisine yapılan suikast, esasen yine devletimizi felç etmek adına, devletimizin şah damarlarına yapılan bir saldırıdır. Bu suikast içeride birliğimize ve kardeşlik hukukumuza yapılan bir saldırıdır. Bizler gencecik fidanlarımızı yaşlı gözlerle, yumruğumuzu sıkarak, kara toprağın kara koynuna verir iken, öte taraftan da bu tür olaylar bizlerin ‘’Vatan Şemsiyesi’’ altında daha da fazla kenetlenmemizi sağlıyor.

Müslümanlara karşı zulmün şahlandığı, kalplerin kaskatı kesildiği bu dönemde insan kalabilmek en büyük en çetin sınav olsa gerek.. İnsanlık kılık değiştirmiş adeta üstümüze üstümüze geliyor. Halep’in düşmüş olması bu kana susamışlara yetmiyor. İstiyorlar ki, kendilerinden olmayan hiçbir canlı orada nefes almasın. İşte bu yüzden, bizim çöl ortasında yalnız kalmış Halepli kardeşlerimize kar tanesi olma mücadelemiz sürekli olarak engelleniyor. Bizler yeryüzünde yaşayan bütün mazlum Müslüman kardeşlerimizin gerçek dostlarıyız. Yapılan hiçbir zulme zinhar sessiz kalamayız. Merhum Cennet Mekan Aliya’nın dediği gibi “Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”

Tüm insanlığın öldüğü Halep’te, insanlığın onurunu kurtarma mücadelemiz işte bu yüzden sürekli olarak budanıyor. Sizin çocuklarınız pembe panjurlu evlerde, inanılmaz lüksler içerisinde hayallerini yaşar iken onlara çaputtan yapılan, yüreklerini ısıtacak çadırları çok görüyorsunuz. Aslında size göre ne büyük sorun ‘’Bu gözyaşında yıkanan çocukların diğer akranları gibi bu dünyaya hoşcakalsız veda etmemeleri değil mi..?’’

Kıymetli dostlar işte bu yüzden ülkemize şimdi diz çöktürmek istiyorlar. İstiyorlar ki, Türkiye kendi iç sorunları ile sürekli boğuşsun mazlumlara umut olmasın.Büyüyüp palazlanmasın, dünyadan ve gelişmelerden bi haber yaşasın..! Eskiden olduğu gibi sömürdükleri, kendine biçilene razı olan bir ülke olsun. İşte bu yüzden Türkiye’nin iç savaşa sürüklenmesi için tezgahlanan oyunlar şimdi birer birer sahneye sürülüyor. Milletimizin üzerinde korku ve endişe hâkim kılınmak isteniyor. Milletin direncini terör ile zaafa uğratmak istiyorlar. Ülkemiz güvenli olmayan her gün terör olaylarının olduğu bir memleket gibi gösterilerek yatırımlar engellenmek ve insanlar tedirgin edilmek isteniyor.

Vatandaşlarımızın sinir uçları ile oynanarak ve korku imparatorluğu oluşturularak halkımızın psikolojisi bozulmak isteniyor. Son kertede vatandaşın amalı mamalı cümleler kurdurarak pes etmesi ve mevcut hükümete karşı isyan etmesi hedefleniyor. 15 Temmuzda FETÖ eli ile işgal edemedikleri ülkemizi şimdi farklı senaryolar ile işgal etmeye diz çöktürmeye çalışıyorlar. Bu alçakların İç karışıklıklardan daha sonra murad ettikleri ise ‘’Halkı bunaltıp isyan ettirerek önce Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı sonra da hükümeti istifaya zorlamak olacaktır.’’

Ama artık bilin ki oynadığınız o maskeli balo bitti.! Fırat kalkanı harekâtı ne kadar doğru ise Halep’e insani yardımda o kadar doğrudur. PKK, FETÖ ve DEAŞ ile mücadele ne kadar doğru ise, AB ile yaşanan restleşmede o kadar doğrudur. Bu konularda esasen Devlet büyüklerimizin ve Hükümetimizin yanlış yaptığı hiçbir şey söz konusu değildir. Belli ki mertçe karşımıza çıkmaya korkan bu alçaklar, haince sırtımızdan vurmaya devam edecekler.. Öyle ise bizlerde istihbaratımızı daha fazla güçlendirmeliyiz. Evet, tabikide bizler sıcak yatağımızda yatar iken istihbaratımız tarafından belki de yüzlerce saldırı planları ve canlı bombalar etkisiz hale getiriliyor. Lakin ön alabilmek bunların oyunlarını bozmak adına gerekiyorsa ikinci gizli bir istihbarat teşkilatı daha kurmalıyız.PKK ve DEAŞ konusunda güvenlik güçlerimiz destan yazmaya devam eder iken, aynı şekilde FETÖ konusunda Devletimizin bağırsaklarına kadar sinmiş bu parazitlerden gevşekliğe mahal vermeden kararlı bir şekilde kurtulması gerekmektedir. Cumhurbaşkanımızın ‘’Milli Seferberlik’’ çağrısını asla ıskalamayalım. İyide Erdoğan yok iken bizim bu kadar düşmanımız yoktu diyen gevşeklere de ‘’Zaten Erdoğan’dan önce bu ülkeyi onlar yönetiyordu’’ diyelim.

Üzerimizde yapılmak istenen algı operasyonlarına sakın ha esir düşmeyelim. Birlik ve beraberliğimize göz diken bu hainlere asla fırsat vermeyelim. Bakın uyanık olun ’’O gün, hain 15 Temmuz gecesi, sakın evlerinizden dışarı çıkmayın.! Diyenler, bugün sosyal medya üzerinden vatandaşı sokağa davet ediyor.’’ Biliyorsunuz ki Suriye’deki iç savaşın fitilini ateşleyen bir ’’Duvar yazısı’’ idi.. Bin yıldır aynı vatanı, aynı inancı, aynı kültürü paylaştığımız Kürt kardeşlerimiz ile bizleri birbirimize düşürmek istiyorlar sakın ola bunlara asla fırsat vermeyelim.

Belli ki alçaklar sırtımızdan vurmaya devam edecekler. Allah devletimize zeval vermesin. Lakin her zaman zora talip olan Anadolu’nun bağrı yanık, başı yaşmaklı, eli nasırlı insanları yine bu oyunları da bozacak inşaAllah.. Bugün elhamdulillah Devletimizde, Ordumuzda hiç olmadığı kadar güçlüdür. Ayağımızdaki Prangalardan bir bir kurtuluyoruz. Şuan bizim yapmamız gereken en önemli şey ‘’Devlet büyüklerimizin ve hükümetimizin arkasında adeta bir mıh gibi sağlamca durarak onlara moral ve destek olmaktır.’’ Sosyal Medya üzerinden yayılmak istenen fitne ocağına ateş taşıyıp tuzaklara asla düşmeyelim. Hükümetimize itimat edelim. Gözümüz kulağımız Başkomutanımız Cumhurbaşkanımızda olsun. ‘’Bilesiniz ki Allah bizimledir. Ve Şahadete susayan bu milleti asla ölümle korkutamazlar.’’