AYKUT EDİBALİ

Türkiye siyasi hayatına ve başat aktörlerine dair bir araştırma yapacak olursak, ilk on içerisinde bulunan bir hukukçu, bir sosyolog ve bir siyaset adamı olarak Sayın Aykut Edibali’yi koymak, bir hakkın tesliminden başkası değildir.

Bu toprakların ve yakın tarihin yetiştirdiği mümtaz bir şahsiyet olan Sayın Edibali, heba ettiğimiz, kadri kıymetini bilemediğimiz ve avuçlarımız arasından kayıp giden bir kıymettir. Türkiye’nin yaşadıklarına ve çözüm esaslarına dair büyük bir derinlik, bilgelik, tecrübe sahibi olan Edibali, siyasi hayatı boyunca yalnız bırakılmış, sesi bilinçli olarak kısılmış, imkan ve olanaklar bakımından etkisiz kılınmış bir siyasetçi olmasına rağmen, en zor ve en kıt imkanlarda dahi inandığı yol ve çizgiden sapma göstermemiştir.

Kendine has üslup ve özellikleri bakımından özgün bir siyasetçi, omurgalı bir kişilik, inandığı yol ve hakikate bağlı olan böylesi bir karakter, önüne konulan sayısız engeller dolayısıyla yeni nesil ile olan bütün irtibat imkânları da bilinçli şekilde kesilmiştir. Yeni jenerasyonun böylesi bir kişiden mahrum kalıyor olması, evvelinde ülkenin ve halkın bir kaybı olduğunu fark ettiğimiz zaman, dizlerin dövülecek olmasının da hiçbir kıymeti harbîyesi olmayacaktır.

Millet Davası, Kuran’ın Aksiyon Öğretisi, Türkiye’nin Kıbrıs Politikası, Birlik Davamız gibi birçok esere imza atmış olması, düşünce ve fikirlerinden istifade edecek olanlara bir memba niteliği taşımaktadır.

2003 yılında, Genel Başkanı olduğu Millet Partisi genel kurultay konuşmasında: ben sizi yenilgi bilmez bir savaşa davet ediyorum. Ben sizi, ilmi siyasetin bir neferi olmaya davet ediyorum.

Korkmayın!

Umutla, heyecanla, hakikatle ve gerçekle savaşmak isteyenler kaybetmeye mahkûm olanlardır. Ben sizi inanmaya ve bu yolda mücadele etmeye davet ediyorum diyerek, amaç ve hedeflerini veciz şekilde ifade ederken, salonda bulunanların duygu selinde uzun uzun alkışladığı kişidir.

Konuşmasında devamla; Malazgirt, Konstantin’iye, Niğbolu, Çaldıran, Mercidabık, Ridaniye, Mohaç, Otranto ve Plevne zaferlerine hasret kalanlar,

Pasarofça, Kaynarca, Ayestefanos denilince ciğerleri yananlar diyerek, birçok tarihi olaya dikkat çekmekle birlikte hedefin ne olduğunu da açıkça gösterdiği muhteşem bir konuşma yapmıştır.

Bir jenerasyonun kendisinden beslendiği, tarihi, sosyolojik, siyasi ve hukuki bağlamda aydınlandığı ve kendisini yeniden inşa ederken önemli bir yerde konumlandırdığı Aykut Edibali, ne yazık ki hak ettiği teveccühü ve hak ettiği iltifatı alamamıştır. Ama altını kalın ve kırmızı şekilde çizmek isterim ki, bu mahrumiyet bu bilge kişiden herhangi bir inanç, duygu ve mücadele hırsından zerre kadar bir eksilmeye sebebiyet vermemiştir.

İlerleyen yaşına rağmen durmak bilmeyen, yazan, çizen, konuşan ve anlatan bir aksiyon adamı, hala muhteşem bir dehliz ve bir tecrübe olarak tüm ülkenin istifade edeceği aydın bir profil olarak yaşamaktadır.

Ülkenin, Milletin ve kendisi için doğrulara sahip çıkma niyeti olanlara hitaben diyorum ki, tanışın ve takip edin. Emin olun ki kendinizden yana çok şey bulacağınız ve kendinize çok şey katacağınız bir münevverdir SAYIN AYKUT EDEİBALİ