AYKUT EDİBALİ (2)

Özenle ve özellikle altını çizmek isterim ki, kimse ve hatta hiç kimseden zerre kadar bir beklenti içerisinde olmadan, sadece inandığım, sevdiğim, düşünce ve fikirlerinden beslenip esinlendiğim, öyle gizli gizli değil, alabildiğince aşikâr hayranı olup saygı duyduğum Sayın Aykut Edibali’yi kaleme aldığım yazıma dair kıymetli hanımefendiden GİK üyelerine, İl başkanlarından farklı görevlerde bulunan sayısız değerli insandan sayısız telefon ve sosyal medya üzerinden aldığım teşekkürler, bu ikinci yazıyı ve teşekkürü üzerime bir vecibe kıldı.

Bir kez daha anladım ki Sayın Aykut Edibali bir ekoldür, bir okuldur ve bir ahlak adamıdır. Öyle ki, etrafında bulunan bunca kıymetli insanın varlığı ve kendisinden bu denli etkilenmiş olması zaten başka türlü açıklanır gibi değildir.

Evet, bir beklenti içerisinde olmadan yazdığım ve bir hakkı hak sahibine teslim ettiğim yazıya gösterilen yüksek teveccüh ve dolayısıyla alın terim kurumadan hakkımızın çok fazlasıyla teslim edilmiş olması, ne denli doğru bir insan ve hareketi kaleme almış olduğumun huzur ve mutluluğunu yaşattı bana.

Millet Partisi ve Genel Başkanı Sayın Aykut Edibali !

Bütün sancısı, bütün derdi tasası, bütün gaye ve hedefi Devletinin ve milletinin huzur ve refaha ulaşması için kurulmuş olan bir parti ve bu partinin kıymetli Başkanı, yine bütün ömrünü bu sancı üzerine harcamış, bu uğurda biri diğerinden kıymetli eserler kaleme almış ve hala bu sancısı sebebiyle dur durak bilmeksizin didinen bir ilim insanı.

Bu ekolün ve bu okulun yetiştirdiği sayısız ahlaklı, samimi ve gayretli üyelerine ayrı ayrı muhabbetlerimiz sunuyorum.

Yıllardır ama yıllardır hiçbir çıkar ve beklenti içerisinde olmadıkları gibi, bir de ödedikleri onca bedellere rağmen, hala bu parti ve hareket içerisinde olmakla beraber, hala aynı münevver insanın etrafında ve arkasında duruyor olmakta, yürekten alkışlanır bir erdem değil midir!?

Dünyalık hiçbir çıkar ve beklenti olmaksızın, yarım asra dayanan bir mücadele, bir dava adamı olmanın ve bir dava adamına inanmanın en net, en güzel ve en çarpıcı göstergesi değil midir !?

Biri diğerinden kıymetli, kadirşinas, vefalı ve emeğe gereği değeri veren bu güzide insanlarla aynı safta olmanın hazzını yaşatan Allah’a sayısız şükürler ediyorum.

Çocukluğumdan beridir evimiz, etrafımız ve eşrafımızın ismi ile eserleri ile ve alınmamış, çalınmamış, kendine has ve kendisine özgü muhteşem kişiliği ile hep hemhal olduğumuz bir isim Sayın Aykut Edibali.

Hayatta, tesadüfe tesadüfün imkânı olmaması hasebiyle, Aykut: kutlu, uğurlu ve mükâfat anlamlarına gelirken, Edibali ise, edebin en faziletli ve en olgun hali anlamına geliyor olması da, yabana atılır bir tevafuk değildir elbette.

Ne kendisini ve ne de davası olan partisini bir iki köşe yazısına sığdırabilmek ve bunların hakkını verebilmek, haddim olmadığı gibi zaten mümkünü de yoktur. Koca bir çınar ağacı, çölde bir vaha, karanlıkta bir ışık, bütün Anadolu’ya çıra olan bu münevver insanı gücüm dâhilinde yazmak, yazmaya çalışmak ciddi bir risk üstlenmekti. Sayısız yeni yetme siyasetçileri üç cümleye sığdırabilmem hayli mümkün iken, koca bir çınarı anlatmak, anlatabilmek harcımda değildi. Ancak, anlatmak zorunda olduğum bilincim ile hakkını verebilir miyim korkusu arasında kalarak hatalar ve eksiklikler yapmış olabilme ihtimalimden dolayı, Sayın Aykut Edibali’nin engin hoşgörüsüne sığındığımın da altını çizmek isterim.

Elimin ve dilimin döndüğünce bu bilge insanı yazmaya, onun Vatan, Millet ve dava aşkına olan tanıklığımı köşeme taşımaya devam edeceğim.

Sürçü lisan etmiş isek affola…