AYASOFYA MESELESİ

İktisadi krize denk geldiğinden Ayasofya meselesi gölgede kaldı. Hatırlayalım aynı gün Merkez Bankasının faizi artırıp-artırmayacağı hususu gündemdeydi. Ayasofya meselesi zaman zaman hatırlanır. 1953 yılında merhum Osman Yüksel Serdengeçti tarafından gündeme getirilen Ayasofya’nın açılması hususu, birkaç gün önce Anayasa mahkemesinin (o tarihte henüz Anayasa mahkemesi yoktu) reddettiği gibi reddedilmişti.

1953 yılında Serdengeçti’nin gündeme getirdiği Ayasofya’nın açılması meselesinde, Serdengeçti mahkemeye verilmişti. Mahkeme safahatında savcının iddiası ve Serdengeçtinin müdafaası hatırlamaya değer.

Savcı iddianamesinde diyor ki, “Efendim, Ayasofya aslında zaten kilisedir. Maznunun (sanık) bu mesele üzerinde ısrarla durması, böyle heyecanlı, kışkırtıcı yazılar yazması manasızdır”.

Merhum Serdengeçti cevap veriyor ve diyor ki, “Muhterem hakimler, aslında Anadolu da Rum diyarıdır. Böyledir diye Anadolu’muzu Rumlara peşkeh mi çekelim? Sayın savcımızdan soruyorum: kendi zihniyetlerine göre bizim de aslımız maymundan olduğu söyleniyor. İddia makamında bulunan savcımız kendisinin maymun olduğunu söyleyebilir mi?”

Mahkeme beraat kararı vermiş. Fakat savcı iddiasında ısrar etmiş. Savcının bu iddiası karşısında Serdengeçti şunları söyledi; “Karşımda Müslüman Türk milletinin müddeiumumisini (savcı) değil, bir müdde-i hususi, Atinagoras’ın hususi mümessilini görüyorum ! Ürperiyorum, ürperiyorum”.

13 Eylül 2018 tarihli medyaya yansıyan haberlere göre Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili talebe Anayasa Mahkemesinin verdiği karar "kişi bakımından yetkisizlik" olmuştur. “Kişi” ne demek ve kişi olmasaydı hükmî şahsiyet olsaydı ne olurdu gibi münakaşaların pratikte faydası olmayacağı aşikâr. Yani 1935’de “müze” haline getirilen Ayasofya’nın camii hüviyetine kavuşturulması Eylül 2918 tarihi itibariyle mümkün değil.

1953 yılında da Ayasofya’nın camiye tebdili reddedilmişti fakat esbab-ı mucibesi (gerekçe) günümüze kıyasla daha rencide ediciydi. Yukarıda ifade edildi bu esbab-ı mucibe. Eylül 2018’de de Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi reddedildi ama 1953’deki kadar rencide edici değildi. Demek ki biraz mesafe alınmış.