Askerler anlatıyor..

Bendeniz 1975 Hava Harp Okulu mezunu, “kıdemli yüzbaşı” olarak meslek hayatını malülen emekli olarak bitirmişbir subayım.

Yedi ceddi asker biri olarak yalnız meslekî hayatımda değil, hayatımın her safhasında askerliği, ORDU VE POLİTİKA kitabının müellifi merhum Nizamettin Nazif’in babasına ait evraklardan aktardığı o veciz sözle gördüm, o anlayış ile hareket ettim:

“Silk-i celîl-i askerî gerçi sultan-ül mesâlik ise de..” (Güzel askerlik yolu, işi; her ne kadar üstün, bütün işlerin, maişet yollarının en iyisi, en güzeli, en şereflisi ve sultanı bir meslek ise de..)

Fakat adım kadar eminim ve bizzat yaşayarak da görmüştüm ki, bu şerefli ve mesleklerin sultanı mesleğe layık olmayan, üzerindeki üniformayı bozuk karakter ve domuzca tabiatı ile lekeleyenler de vardı...

Bugün sizelere bu müessif (üzücü) hadiselerden yaşadığım bir tanesini aktarıp askerliğini erat (er, onbaşı, çavuş, uzmançavuş) olarak yapmış ve bahsekonu ağsayfasına (ağsay) şikayetini yazmış olanlara geçeceğim...

Filoda Cuma günleri uçuş sonrasında içki içilmesi ve evlere daha sonra gidilmesi bir alışkanlık haline gelmişti.. Yıl 1981 veya 82 idi... Böyle bir akşam ben eve dönmek için hazırlık yaparken pilot arkadaşlarımdan biri gelerek kulağıma eğildi ve “bu gece kütük olacak kişiler var, onları evlerine sen bırakır mısın?” dedi... Hallerine acıdığım için kabul ettim. Masada bana da servis açtılar ve fakat elbette ben içmiyordum..

Birkaç saat geçti bazıları hakikaten kütük gibi sarhoş oldular ve onlardan bir yarbay bana doğru geldi. Elinde bir şişe Rakı ve bir de boş bardak vardı. “Bana bak bunu dolduruyorum içmezsen şişeyi üzerine dökerim” dedi... Ayağa fırladım ve elinden şişeyi alarak “bunu senin....” dedim ve araya girenler beni sakinleştirdi, onu da evine gönderdiler.. Çok geçmeden ben de birilerini alarak lojmanın yolunu tuttum.

Hava Kuvvetlerinde içki içmek pilotlar için olmazsa olmazlardan gibiydi. Ben ve birkaç arkadaşım çok göze batıyorduk o yüzden.. Bunlarla birlikte uçmanın riskini hiç anlatmayım... Bu nesil bitti şükürler olsun. Tamamına yakını din düşmanı ve sözde Atatürkçüdür bunu da ilâve etmiş olayım...

* * *

«Askerler anlatıyor» ağsayı, askerliğini yani “vatanî görevlerini” yapmış ve yapmakta olan, büyük çoğunluğu erat zevata, onların tâbiriyle “bir umut” olarak yazılan şikayetlerine açılmış bir ağsay...

«Askerler anlatıyor» ağsayında (internet sitesinde) neler neler anlatılıyor, bunların onda biri doğru olsa mesleklerin sultanı için Türkiye’de artık «mesleklerin yüzkarası» dedirtir...

Bu ağsayın çıkış noktası umut imiş. Samimi iseler inşá’allah umutlarının karşılığını alırlar. TSK’nin (büyük düzelmeye rağmen) birçok olumsuzluğu hálâ barındırmakta olduğunu bendeniz de biliyorum. Zaman zaman da köşemde dile getirmişimdir.

Bahsekonu ağsayda «KENDİ HİKÂYENİ YAZ» denilerek aslında askerlikte başından nahoş hadiseler geçmiş olanların bunu anlatmaları isteniyor... “Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak..” deniliyor...

Mesleklerin sultanını mesleklerin yüzkarası haline getirmeye çalışanları Allah kahretsin. Bu şikayetler doğru mudur, ne kadarı doğrudur ve doğru iseler bunları okuyan yetkililer konu hakkında neler yapıyor doğrusu bilmek isterim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bir açıklama yapılırsa bunu da köşemde ayrıntılarıyla ve tek harfine dokunmadan yayınlayacağım.

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN..