Yüzyıl geçti aradan Araplar halen vatanlarını arıyor. Aralarında bir türlü vahdeti inşa edemediler. Osmanlı sonrası, 1919-2019 arasında gördükleri tek şey katliamlar, sürgünler, darbeler, işgaller, hapisler ve bir türlü istikrarı bulamayan coğrafya.... Arap Birliği’ne bağlı 22 Arap ülkesi bugüne değin gerçek bir birliği kuramadı. Sebebi ise gayet basit, çünkü uhuvveti ve ittihadı sağlayacak bir halka eksikti ve o da vatan mefkuresiydi.

Yüzyıl geçti aradan Araplar halen vatanlarını arıyor. Aralarında bir türlü vahdeti inşa edemediler. Osmanlı sonrası, 1919-2019 arasında gördükleri tek şey katliamlar, sürgünler, darbeler, işgaller, hapisler ve bir türlü istikrarı bulamayan coğrafya. Arap Birliği'ne bağlı 22 Arap ülkesi bugüne değin gerçek bir birliği kuramadı. Sebebi ise gayet basit, çünkü uhuvveti ve ittihadı sağlayacak bir halka eksikti ve o da vatan mefkuresiydi.

Arap halkları, 'Arap Baharı' ile halkları esir alan, düşünceyi katleden, ülkeyi hapishaneye çeviren ve vatanın yeraltı ve yerüstü kaynaklarını batıya peşkeş çeken kukla rejimlere karşı 'Eş-Şeab Yurid iskat en-Nizam' (Halk, düzeni devirmek istiyor!) sloganlarıyla sokaklara akın etti. Fakat, lidersiz sokaklara çıkıp isyan eden halklar, dahili ve harici büyük komplolara maruz kaldı ve 'Arap Baharı' birçok ülkede kan gölüne dönüştü.

Arap Baharı'nın üzerinden 10 yıl geçmemişken bu kez Cezayir, Irak, Lübnan vb birçok ülkede insanlara sokaklara döküldü. Bugün dünya, Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda ve Beyrut'taki Şehitler Meydanı'nda, birbirine benzeyen halk gösterilerini ekranlarda izliyor. Bu ülkelerde insanları sloganları hemen hemen aynı: 'İnrid Vatan' yani 'Vatan istiyoruz'. Irak lehçesinde 'inrid', fusha Arapça'da 'Nurid' manasındadır ve bu da Arap Baharı'ndaki 'Yurid' ile aynı köktendir ve 'istiyoruz' demek manasına geliyor.

Arap sokaklarında yükselen 'Vatan istiyoruz' sloganları evlere de yansımış durumda. Geçen Arap televizyonlarda ve gazetelerinde gözüme şu pankart ilişmişti. Arap kadınları evlerine, 'Ma ku vatan, ma ku tebğ' pankartı asıp eşlerine evlere değil sokağa davet ediyorlardı. Arap kadınlarının evlerine astığı bu sloganın da Türkçesi şu manaya geliyor: 'Vatan yoksa, Yemek de yok'.

Arap sokaklarında yüksek sesle yükselen vatan sloganlarının manasını anlamak için 1920'lere dönmek gerekiyor. Çünkü Osmanlı sonrası 1920'lerde yükselen vatan sloganları ile çok benzerlik arzediyor bugün yaşananlar. Arap halkları, mezhep, etnik yapı ve dini kimliğin ötesinde yeni ve gerçek kimliğini arıyor. Bugün Arap sokaklarında gördüklerimiz bizleri vatan şairi Namık Kemal'dan ve Arap düşünür Mustafa Satı el-Husri beyin 'Vatan Mefkuresi' yeniden incelememize kadar götürüyor.

Sykes-Picot Antlaşması ile Arap halklarını Osmanlı'dan ayıranlar ve 1919'da Paris Konferansı ile de Arap halklarını devletlere böldüler. İki Cihan Harbi sonrası Arap halkları, sosyolojik, politik, ekonomik ve jeo-politik büyük değişimlere maruz kaldılar. Batılı işgalcilerin yanı sıra bu coğrafyanın sözde halklarında olan diktatörlere batılı ülkelerin kuklalığını yaparak bu coğrafyanın halklarının genleri ile oynadılar. İşte bu tür olaylardındır ki, zavallı Arap halkları bir türlü istikrarı ve huzuru bulamadı. Dahili ve harici oyunlara hep maruz kaldılar.

2003 Irak işgalinden sonra yine birçok zulme ve baskıya maruz kalan Arap halkları, bu kez bölgesel ve uluslararası oyunların dışına çıkarak, hem kukla liderleri hem de batılılar tarafından gasp edilen haklarını 'Vatan' adına talep ediyor. 'Büyük Oyun'ların kurbanı olan Arap halkları bakalım bu kez istediklerini alabilecek mi? Yoksa yine hedeflerine ulaşmadan büyük komplolara maruz mu kalacaklar? Bunu da zaman ve tarih gösterecek.