Ülkemizde müstakil evlerden apartman dairelerine geçiş hızlı olmuştur. Hızlı olunca uyum da zor oluyor. Apartman şikâyet edilen bir şey haline dönüşüyor. Çoğu kişiye göre apartmanlaşma ile komşuluk ilişkileri zarar görmüş, mahremiyet duygusu yok olmuş ve yeşil alanlar azalmıştır.

Ülkemizde müstakil evlerden apartman dairelerine geçiş hızlı olmuştur. Hızlı olunca uyum da zor oluyor. Apartman şikayet edilen bir şey haline dönüşüyor. Çoğu kişiye göre apartmanlaşma ile komşuluk ilişkileri zarar görmüş, mahremiyet duygusu yok olmuş ve yeşil alanlar azalmıştır.

Apartmanda yaşamaya durduk yere karar vermedik tabi. Daha ekonomik ve hatta daha güvenli bir hayat sunuyor bize apartmanlar. Hatta çevre dostu olduklarını da söyleyebiliriz. Çünkü çok sayıda insan küçük bir bölgeye sığdırıldığı için geriye yeşil alan ve park amaçlı yeterli yer kalıyor.

Demek ki mesele apartman yapmak değil de her yere apartman yapmak. Yapılan apartmanlar deprem yönetmeliğine uygun mu diye bakmamak. Apartmanların ses ve ısı yalıtımı gibi özelliklerine dikkat etmemek. Biraz bilinçli olsak apartmanların da tadını çıkarabiliriz aslında.

Şimdi tabi daha farklı bir süreçten geçiyoruz. Apartman yaşamı farklı bir gerekçe ile tekrar sorgulanıyor. Hafta sonu ve akşamları dışarı çıkma yasakları var. İstanbul'da herkesin bahçeli ev hayali depreşiyor. İnsanlar kapının önüne çıktıklarında küçük de olsa oturacak bir alanları olsun istiyorlar.

Koronanın ilk zamanlarında dışarı çıkma yasağı çok daha sıkı idi. Fırına gitmeye bile çekiniyorduk. Şimdi alışıldı. Hafta sonu yürüme mesafesindeki market ve restoranlara gidip bir şeyler alınabiliyor. Belki havanın da soğuk olmasından dolayı yazlıklara kaçışta azalmalar var.

Yazın hiç korona olmamış gibi bir 4-5 ay geçirdikten sonra şimdi hafta sonu ve akşam yasakları aylardır devam ediyor. En son restoranları tamamen açmak yerine destek verilmesi kararlaştırıldı. Hepimizin sağlığı için bedel ödüyoruz. Önlem almak her türlü tedaviden daha önemli çünkü.

Hayatta kalmanın ilk ilkesi 'önce zarar verme' ise ikinci ilkesi 'önce ihtiyacın olmayan şeylerden kurtul' şeklinde olmalıdır. Japonya'da minimalizmin depremden sonra yaygınlaştığı söylenir. O çok sevdikleri eşyalar insanların kaçmasına engel olmuş ve üstelerine devrilip öldürmüştür onları.

Ancak sade ve bilinçli yaşayanlar felaketlerle iyi mücadele edebilir. Bir deprem esnasında birkaç dairesi olan değil tek ve depreme dayanıklı dairesi olan hayatta kalıyor. Temel ihtiyaçlarımıza odaklanırsak mücadele kolaylaşır. Çünkü temel ihtiyaçlarımız azdır ve genellikle kolayca temin edilirler.

Eşyayı ve lüksü azalt ki insana yer açılsın diyor minimalizm. Anlamlı bir hayat ancak insanlar ile oluyor çünkü. Villa sahibi olmak zorunda değilsiniz. Küçük ve depreme dayanıklı bir apartman dairesinde koronavirüs önlemlerine uyarak ve komşularınızla iyi ilişkiler kurarak mutlu olabilirsiniz.