İstanbul Üniversitesi’nden hocam olan Teoman Duralı bir derste “anne ya da baba olduğunuzda tabiatın sizinle işi biter. Tüm görevlerinizi yerine getirmiş olursunuz” demişti. Demek ki anne ya da baba olmanın kendisi en büyük görev...

İstanbul Üniversitesi'nden hocam olan Teoman Duralı bir derste 'anne ya da baba olduğunuzda tabiatın sizinle işi biter. Tüm görevlerinizi yerine getirmiş olursunuz' demişti. Demek ki anne ya da baba olmanın kendisi en büyük görev. Fakat insanlığın kendisini bu görevle başlayan başka görevlerden kurtarması da şimdiye kadar mümkün olmamış.

Karmaşıklaştıranlar biz miyiz yoksa bu doğuştan mı böyle emin değilim ama annelerin görevleri babaların görevlerinden daha karmaşık gibi geliyor bana. Dolayısıyla en başta bu karmaşıklık ile başa çıkmak zorundadırlar. Baba gün boyu kafasında bir düşüncenin ağırlığı ile dolaşırken anne belki on düşüncenin ağırlığı ile hayatını devam ettirir ve daha çok yorulur.

Bir boşanma durumunda küçük çocuğa kim tek başına bakmak zorunda kalıyor? Çoğu durumda anne. Yani anne ve babanın beraber yapamadığı çocuk yetiştirme işini tek başına anne üzerine almış görünüyor. Annelerin başladıkları işi bitirme noktasında babalardan çok daha istikrarlı olduklarını düşünmememiz için bir neden yok.

Annem hiç okula gitme fırsatı bulamamış ama çocuklarının okuması için büyük çaba harcamış. Babam çocuklarını ilkokuldan sonra geçici işlere yönlendirmesi gerektiğinden eminken bile annem çocuklarının okuması gerektiğinden eminmiş. Çocuklarının tüm görevlerini kendisi üstlenmiş ve onları ortaokula göndermiş.

Karadeniz bölgesinden bir rehber öğretmen tanıdık ile Şanlıurfa'da bir eğitimde idik. Bölgede uzun yıllar çalışmıştı ve tecrübelerinden bahsediyordu. 'Güneydoğuda evi sanıldığının aksine erkek değil kadın yönetir dedi. Otorite evin yaşını başını almış kadınıdır. Onunla arayı iyi tutun aranız ailedeki diğer herkesle iyi olur'.

Platon Menon diyaloğunda Menon'a 'erkeğin erdemi devlet işlerinde gösterdiği başarı iken kadının erdemi de evinin işlerinde gösterdiği başarıdır' sözünü söyletir. Gerçekten de erkek için devletin anlamı ne ise kadın için ailenin anlamı odur. Modern zamanlar bu durumu pek de değiştirmemiş gibi. Kadının yeri hala evi.

Yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz ama annelerin görev tanımlarında bir değişiklik yok. Artık ev işi dışında kocalarına sadece zaman zaman yardımcı olmuyorlar gelir getiren işlerde onlar kadar çalışıyor ve onlar kadar kazanıyorlar. Bir anne 9-10 çocuğa bakmıyor ama 2-3 çocukla birlikte bir mesleği de yürütmek zorunda kalıyor.

Anne ailenin rengidir. Ailesinin nasıl görünmesini istiyorsa öyle gösterebilir herkese. Yuvayı dişi kuşun yapması maddi ve manevi anlamdadır. Anne çocuklarının ve eşinin mutluluğu için çalışırken ortaya mutlu bir aile çıkar. Aileyi mutlu etmek sadece annenin görevi değilse de bu işi en kolay yapabilecek kişi annedir.

Anneler de babalar kadar çalışkan ve fedakardırlar. Hayatları boyunca çocuklarının arkasında dururlar. Annelerin bir de gizli bir görevi vardır. Bu görev de sağduyuları ve vicdanları ile aileye yön vermektir. Kocaları ve çocukları şaşkınken onlara doğru yolu göstermektir. Annelerin belki en önemli görevi de budur. Yani aileye istikamet vermektir.