Eğer olaylara ideoloji pencerenizden bakıyorsunuz, baştan kaybetmişsinizdir.

Eğer olaylara ideoloji pencerenizden bakıyorsunuz, baştan kaybetmişsinizdir.

Çünkü ideoloji; tek yanlılıktır, at gözlüğü takmaktır, sığlık ve sübjektiflik demektir; ufkunuz daralır, küçük düşünür, güdükleşirsiniz...

Hele de politikacı iseniz, yerinde sayıp sürekli patinaj yaparsınız; hızınız azalır, Mehter Marşı temposuyla adım atmaya çalışırsınız.

İç ve dış dinamikleri anlamakta zorlanır, içte tekelci sermayenin, dış dünyada ise emperyal ülkelerin oyuncağı olur çıkarsanız.

Bu güzelim ülke ne yazık ki son 95 yıl boyunca bu ideolojik kafa nedeniyle, ne içte ekonomik ve demokratik reformlar yapabildi, ne de dış politikada ağırlığını hissettirebildi.

Güçlü TÜSİAD hükümet devirirken, dünyanın jandarması ABD, askeri darbelere yeşil ışık yaktı.

Sığ politikacılar darbelere karşı sessiz kalıp, şapkalarını alıp giderken, halk on yılar boyunca ufku geniş, dirayetli ve cesur politikacı özlemiyle yanıp tutuştu.

Eğer bugün Türkiye; örümcek ağı misali otobanlarla donanmışsa, Marmaray, Boğaz geçiş tünelleri, hızlı tren, metro, 3. Boğaz Köprüsü, Körfez Geçiş Köprüsü, yeni hava alanı, Kanalistanbul gibi devasa projelerle dünyanın gelişmiş ülkelerini kıskandırıyorsa, bunun tek nedeni; Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider ve AK Parti gibi dünyayı ideoloji ile okumaya kalkmayan, ufku geniş bir partiye sahip olmasıdır.

Neden mi bunlardan bahsediyorum? Anlatayım; ABD Başkanı Barrack Obama’nın eski Suriye Özel Temsilcisi Frederic Hof’u dinledim televizyonda.

Türkiye’de ilk kez Haber Türk’te yayınlanan “Şimdi ve Burada” programından Ceren Kenar’a konuşan Hof, çok ilginç açıklamalar yapıyor ve şöyle diyor:

ABD, 2011 Ağustos’unda Esat’ı istifaya çağıran açıklamasını yapmadan önce durumu Türkiye’ye bildirdi. Ancak Türkiye, ABD’nin bu çağrısına destek olamadı. Çünkü Türkiye’nin, Esat’ı daha yapıcı bir noktaya döndürmek için ciddi çabaları vardı.



“…Ağustos 2011’de iki kez Şam’da Esat ile görüşen ve reform sözü alan Türk Dışişleri Bakanı, Ankara’ya umutlu döndü. Ancak Esat verdiği sözlerde durmayınca, Türkiye Kasım 2011’de Esat’ın istifa etmesi için çağrı yaptı.”

“… Eğer Esat, bazı anlamlı reformlar yapsaydı, Suriye bu krizleri atlatır, birlik ve bütünlüğünü korumuş olurdu.”

Hof, ne diyor? Eğer Esat, Türkiye’nin dediklerini yapsaydı, bugün Suriye birlik ve bütünlüğünü korumuş olurdu.

Peki Suriye’de iç savaş başladığında Türkiye, başta ABD olmak üzere Batıya ne dedi? Suriye’nin Kuzeyinde uçuşa yasak güvenli bölge oluşturalım, savaştan kaçan sivil halkı burada koruma altına alalım.

Başta ABD olmak üzere Batı ne yaptı? Türkiye’nin bu önerisini kabul etmedi. Sonunda ne oldu; Avrupa göçmen kriziyle sarsılmaya başladı!..

Son AB-Türkiye zirvesinde Avrupa’yı sarsan bu düzensiz göç için çözüm önerisi kimden geldi? Yine Türkiye’den…

Şimdi bir düşünelim; eğer Esat, Türkiye’nin önerilerini dinleseydi, bugün Suriye’de 300 bini aşkın Suriyeli ölmeyecek, Suriye dimdik ayakta kalacaktı…

Eğer, ABD ve Avrupa Türkiye’nin önerisini dikkate alsaydı, Suriyeli göçmenler göç yolunda canından olmayacak, güvenli bölgede güven içerisinde yaşamlarını sürdüreceklerdi…

Yani Türkiye, dünya genelinde nedeni olmadığı sorunların çözümü için de büyük çaba sarf ediyor. Sadece Suriye için değil, Somali’den Filistin’e, Ukrayna’dan Nijerya’ya dek…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in (BM) yanı sıra birçok yerde, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan 5 ülkeyi kastederek, “Dünya 5’ten büyüktür” diye haykırarak yanlış mı yapıyor?…

Ne diyeyim; “Anlayana sivrisinek saz, anlamayan davul zurna az.”