Andımız, “Şema Yisrael”leridir..

“15 Temmuz: Kabahatin büyüğü bizde.. “ başlıklı ve “Bozuk düzen değiştirilemez!.” yazılarımızda anlattık lakin belli ki tam anlatamamışız. En azından dostların sözleri bende bu izlenimi bıraktı..

Bu yüzden işin vehametini tam olarak göstermek, nineme ait (“Oğlum çalışacaksınız, sonra tevekkül edeceksiniz. Allah Rabb’ül müslimîn değil, Rabb’ül âlemîndir..”) sözünün şerhi ve ANDIMIZ ile ilgili şu ismi ile cismi tezat, CHP’li Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun zafer çığlıkları ne mánâya geliyor biraz daha anlatalım..

* * *

Efendim bana göre “Andımız’da da kabahatin büyüğü bizde..” Neden mi? FETÖ işinde de söylediğimiz gibi Müslümanlar bozuk, arızî düzenin etkisiyle uzunca zamandır vasıflı, tam tekmil devlet adamları, hocalar, ilim adamları, hukukçular çıkaramıyor, çıkanlar yeterli değil!..

Yenişafak gazetesinin BAKLAYI ÇIKARDI haberini mutlaka okuyunuz:

Danıştay'ın ilköğretimde yıllardır cebren okutulan Öğenci Andı’yla ilgili yürütmeyi durdurma kararı her iki kampta da tepkilere neden oldu. “Kamp” tâbirini bilinçli kullandım, zira kabul edilsin edilmesin, bu (arızî) bozuk düzen Türkiye’yi karpuz dilimler gibi bölmüş kamplara ayırmıştır!..

* * *

Eski Cumhuriyet Savcısı ve CHP üyesi Ömer Faruk Eminağaoğlu, andın yazarı (kripto, yahudi okullarında okumuş) Reşit Galip'in, Türkçe ezanın da mimarı olduğunu “Türkçe ibadet ve Türkçe ezanı beklediklerini” yazmış.. Herif her haliyle İslâm’a düşman ama Türkçe ibadeti bekliyor!.

Tweeti şöyleydi: “«1932 yılında Milli Eğitim Bakanı olan, 1933 yılında Andımız'ı yazan Reşit Galip, Ezanı da Türkçeleştiren kişidir. Andımıza kavuşmuşken elbette hiç kuşkusuz ki, "bir gün Türkçe ibadete, Türkçe ezana da...» diyelim.”

Haliyle bu tweet sosyal medyada tartışma konusu oldu, bizim gibi kimi köşe yazarları da yazıp çizdiler.. Lâkin bunlar sadra şifa değil... Ona buna laf yetiştirmek, düşmanın cevabını vermek demek değildir..

Muhterem okurlarım, ANDIMIZ nedir, amacı nedir, önce buna bakmak lazım... Fakat çok dikkatli bakmak, ardındaki hinliği görmek lazım...

ANDIMIZ basit hadise değil. Bozuk arızî düzeni inşa etmiş olanların “SHEMA YISRA’EL” (“Dinle ey İsrail”) duâsıdır bir nevi... Şema Yisrael, bizim Amentü’müz gibi yahudilerin “iman esasları” duâsıdır.

Ve bu kriptolar sadece ilköğretimdeki ANDIMIZ’a değil, diğer “Şema Yisrael” muhtevalı yemin metinlerine karşı da fevkalâde titizdirler!. Zira bilenler bilir, bizim resmî bütün yemin metinlerimiz andımız gibi “ilke ve inkılâblara iman tazeleme” metinleridir!..

Neden “Kur’ân’a, İslâm’a...” Hiç değilse “milletimizin değer yargılarına bağlı kalacağıma...” denilmiyor yemin metinlerinde? Nedir bu ilke ve “ilke ve inkılâblara” tapınma?

Bunlar benim dinimin, imanımın önüne nasıl geçer? Hayıflansak ya biraz.. Ne gezer... Binmişiz bir alâmete gidiyoruz kıyamete... Veyl olsun, yuh olsun bize. 17 yılda 17 kıymetli iş, düzenin surlarına gedik açabilmiş bir iş yok! Bırakın palavrayı, ben kendi yalanımdan bıktım...

Görüşleri sapık (fasık, ana caddeden ayrılmış) İbn’i Teymiye’lerin, mason Efganilerin, Abduhların, Mevdudilerin, İsyanoğullarının peşine takılırsak olacağı budur.. Müslümanlar önce icazetli âlimlerden sahih Ehl-i Sünnet akaidini öğrenmek ve hayatlarına tatbik etmek zorundalar...