Üniversite yıllarımda, bize öğretilen şu idi: üretim, girişimci tarafından; sermaye, emek ve toprak (doğal kaynaklar) unsurlarının bir araya getirilmesi ile oluşur.

Üniversite yıllarımda, bize öğretilen şu idi: üretim, girişimci tarafından; sermaye, emek ve toprak (doğal kaynaklar) unsurlarının bir araya getirilmesi ile oluşur. Sermayeyi sağlayan faiz, emek sağlayan ücret, toprak sağlayan kira ve bunları bir araya getiren girişimci ise kar elde eder. Kapitalistler (sağcılar) sermayenin özel kişiler tarafından yürütülmesini, onlara karşı olan komünistler ise sermayenin devlette olmasını isterler. Komünistler, asıl üretim yapan emekçiler olduğu için emekçinin üretmiş olduğu ürünler sonucu oluşan sermayenin ise toplumun ortak malı olması gerektiğini savunurlar. Bize öğretilen bu idi. O nedenle de, tarihte komünistlerin, sosyalistlerin için de yer aldığı sol düşünce hep Amerikan karşıtı olmuştur. Çünkü kapitalistlerin yönetimde söz sahibi olması gerektiğini savunan, kapitalizmin en önde savunucusu ve bunu bir devlet yönetimi şekline sokan Amerika ve onun liderliğindeki NATO ittifakıdır. Komünist sistem dünyaya hakim olmasın diye, Gladyo’yu kuranların onlar olduğunu da, solcular söylüyorlardı.

Şimdi ise solcu gazeteciler MİT tırlarını haber yapıyor; Amerika, onların özgür bırakılmasını istiyor. Koskoca ABD başkan yardımcısı John Biden, Can Dündar’ın ailesi ile görüşerek, kendisine destek veriyor. Can Dündar ise Amerika’nın basın özgürlüğünü Avrupa’ya göre daha çok savunduğunu söylüyor. Amerika, solcu PYD’yi destekleyerek, Türk Hükümeti ile zıtlaşıyor. Adeta Amerika solcuların hamisi durumuna geçiyor. Ya solcular değişti, ya da Amerika değişti.

Solun Emperyalizme ve özellikle de Amerikan emperyalizmine karşı olmaktan kaynaklanan, ezilenler nezdindeki saygınlığı, durum böyle giderse azalacak veya bitecektir. Amerika, dünyadaki en büyük sermaye şirketlerinin merkezidir. Amerika, kapitalizmin, sermayenin halkı yönetmesinin ete kemiğe bürünmüş halidir. Nasıl olur da, sol düşünce Amerika ile uyum halinde olabilir? İktidara gelince çatışma yaşayacağı bir güç ile muhalefette iken nasıl uyum içinde birlikte hareket edebilir insan. Sonunda çatışma gözüküyorsa, başında birliktelik olur mu? İstedikleri kadar iktidara, ezilenler adına, demokrasi adına karşı duruş sergilediklerini, o nedenle ezilen halkın haklarını savunuyoruz desinler, Amerika’nın açık desteğini aldıkları müddetçe insanları inandıramazlar.

Ezilenler adına, cesurca iktidara karşı duruyorum diyorsun, arka planda ise en büyük kapitalist, dolayısı ile solculara göre insanları en çok ezen Amerika var. Bu çelişki solu bitirir.

İslamcı söylemleri olan gruplar ise Amerika ile karşı karşıya geliyorlar. Yani daha önce solun yüklendiği Amerikan karşıtlığını, İslami söylemleri olan gruplar devralıyorlar. Solun, sanayi toplumunun kurulmasında bu yana ezilen halkların savuculuğu görevini (yaklaşık 250 yıllık miras), şimdilerde İslami söylemleri olan, onların tabiriyle İslamcılar almaya başladı. Eskiden solcular, Müslümanlar için bunlar “Amerikancı” derlerdi. Ne günler gördük. Bülent Ecevit de Süleyman Demirel’i önce Amerikancı diye eleştirdi; sonra Cumhurbaşkanlığı süresini uzatmak için uğraştı, 28 şubat sürecindeki en uyumlu ikilisi oldular. Ben bir şey anlamadım.

"Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz." Hadisi şerifinden dolayı, sizi kınamıyorum, sadece bilgilendiriyorum.

Amerika emperyalisttir”, sözünü ben, ilk kez solculardan duydum. Benden söylemesi, Amerika’yı arkasına alan solcular (sizin tabirinizle) ezilen halkların gözünde itibarını kaybeder. Fikirlerinizin inandırıcılığı kalmaz.

Zaman değişti de ben geçmişte kalmışsam, lütfen bana onu da söyleyin. Beni kınamayın, bilgisizliğimden dolayı beni mazur görün ve uyarın.