ALMANYA’NIN TÜRKİYE KORKUSU

Önce Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Baden Württemberg eyaletinin Gaggenau kasabasında yapması planlanan konuşmaya yasak getirildi.

Otopark yetersizliği gibi gülünç bir gerekçeyle…

Gaggenau Belediyesi binasına bomba konulduğu yolundaki ihbar da fos çıktı.

Ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin Köln toplantısı iptal edildi.

O yasak kararını alan da Porzer ilçesi belediyesi…

Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Almanya'da federal bir yönetim ve belediyeler var. Toplantı kanuni izne ve belediyenin iznine bağlıdır” diyerek topu yerel yönetimlere attı.

Alman Belediyeler Birliği ise “Sorunu belediyelerin üzerine yıkmayın” diyerek Merkel’i zora soktu.

Sonunda Merkel Başbakan Yıldırım’ı aramak durumunda kaldı.

Telefon görüşmesinde sorunun bakanlar arasında yapılacak müzakerelerde ele alınması kararına varıldığı açıklandı.

***

Daha önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın video konferans yöntemiyle gurbetçilere hitap etmesine engel çıkaran Almanya’nın derdi ne diye soruyor insan ister istemez…

Cevap açıkça sırıtıyor…

Almanya’nın derdi Erdoğan…

Almanya’nın korkusu güçlü Türkiye…

Yarım asır önce sıradan işçi olarak giden Türkler bugün Almanya’da önemli bir varlık haline geldi.

Almanya’nın tüm engellemelerine, uyum ve entegrasyon adı altında uyguladığı asimile politikalarına rağmen gurbetçilerin Türkiye sevdasına engel olamıyor.

Almanya’da doğan ikinci ve üçüncü nesil de Türklük ve Müslümanlığına yürekten bağlı…

“Gurbet” olgusu onların milli duygularını daha bir ateşliyor.

Dolayısıyla Almanya ülkesindeki Türk varlığı bir tehlike, Türkiye’yi de bir tehdit olarak görüyor.

O yüzden Almanya’daki Türkler arasına nifak sokmaya çalışıyor.

O yüzden Türkiye’ye karşı kirli oyunlar tezgahlıyor.

O yüzden bölücüleri besliyor, PKK’ya destek veriyor.

O yüzden Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) camilerinde görev yapan din adamlarını FETÖ’cüleri jurnalledikleri gerekçesiyle casuslukla suçlarken 15 Temmuz darbecilerine kucak açıyor.

Türkiye aleyhine hangi iş varsa altından Almanya’nın çıkması her halde tesadüf değil…

***

Diyor ki Merkel Almanya’da ifade özgürlüğü var…

Evet, Türkiye karşıtı her ifadeye özgürlük var Almanya’da.

Türkiye aleyhine her türlü harekete özgürlük var.

En sağından en soluna, bölücüsünden ayırımcısına bütün Türkiye karşıtı örgütlere yuvalanma özgürlüğü var.

Türkiye’ye hakaret etme özgürlüğü var.

Referandum için “hayır” deme özgürlüğü var.

Ama bir tek “evet” deme özgürlüğü yok.

Bunun adı da ifade özgürlüğü…

***

Türkiye aleyhindeki faaliyetler Alman seçimleriyle de ilişkilendiriliyor.

Bu tür hareketlerin arkasında Merkel’in güç durumda bırakma siyaseti de varmış.

Merkel’in Türkiye ve göçmen politikası eleştiriliyormuş.

Eylül’de yapılacak seçimlerde Avrupa Parlamentosu eski Başkanı Martin Schulz’un Sosyal Demokrat Parti’nin başbakan adayı olarak ortaya çıkması Merkel’in işini zora sokmuş.

Seçim hesabıyla Merkel, Türkiye ile fazla içli dışlı bir görünüm vermemeye özen gösteriyormuş.

Türkiye ziyareti sırasındaki “İslami terör” ifadesi yüzünden yediği fırçaya rağmen diklenen tavrının da altında yatan buymuş.

Ne var ki bu tutumu Merkel’in kurtarmıyor.

Tersine bu çelişkili duruşu, siyaseten onu daha da zor duruma düşürüyor.

***

Almanya krizi Türkiye’de ise hayırlı bir gelişmeye vesile oldu.

Almanya’nın Türkiye karşıtı küstah tutumuna başta Genel Başkan Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’liler de tepki gösterdi.

Deniz Baykal’ın bu antidemokratik uygulamayı protesto için Almanya seyahatini iptal etmesi, Başbakan Yıldırım’ın da bu tutumu dolayısıyla Baykal’a teşekkür etmesi büyük olgunluk.

Referandum öncesinde yaşanan bu olumlu hava umarız meydanlara da yansır.