Özellikle son on yıldır biri diğerinden kral, biri diğerinden özel ve biri diğerini kıskandıran (!) cümle öbekleri ile koca memleketin kimyası ile oynayan siyasi olumunun adıdır Akp.

Özellikle son on yıldır biri diğerinden kral, biri diğerinden özel ve biri diğerini kıskandıran (!) cümle öbekleri ile koca memleketin kimyası ile oynayan siyasi olumunun adıdır Akp.

'' Buzdolabını bile bizimle tanıdınız '' cümlesi, kara mizah cinsinin tanım ve enstürmanları arasına girer mi ?! Vallahi koca koca kuşkularım ve engel olamadığımım bilumum çıktılarım var mesela...

Eeee buzdolabı bile bu hazret kuruluş tarafından bahşedilmiş ise araba, ambulans, uçak gibi devasa mevzular otomatikman tartışma ve müzakere konularının fersah fersah uzağına düşmüştür zaten ve siz maça çıkmazdan evvel 10-0 önde olduğunuz maçı binbir türlü hile ve desise ile ve üstelik kalenizde bir tek gol dahi görmemiş iken 10-0 önde olduğunuz maçı 10'a 22 kaybediyorsun.

Nasıl mı !?

Eğitilmemiş ve eğitilmemesi için elinden gelen herşeyi yapan Akp, bu cahil toplumun radikal bir renge bürünüşünden yana başat aktör ve faktör olması hasebiyle Din, siyaset, bayrak, vatan, ezan gibi binbir türlü enstürmanın tek sahibi ve istediği gibi kullanabilme etkisi ve yetkisine sahip olduğunu göğsünü gere gere (!) hepimizin önüne koyuveriyor.

Öyle ya Diyanet, İmam hatipler, Kuran kursları, Tarikatlar, İlahiyat fakülteleri ve dinsel renk ve ton taşıyan tüm vakıf ve derneklerin omurgasını kendi elleri ile dizayn etmiş akp'nin en doğal (!) hakkı konumuna geliveriyor Din adına konuşmak ve da hi ahkam kesmek...

'' Din güncellenmelidir '' çağrısından tutun da '' Nas ne diyorsa o '' tümcesinde ki gerçeklik, Kuran ile uyumluluk, sahicilik ve samimiyetin neye ve nereye tekabül ettiğinin ne önemi var !? bütün bu saydığımız oluşum ve şürakası el birliği ve eller kızarıncaya kadar senkrönize bir alkış tufanı ile teyid, tasdik ve takdir seremonilerini aksatmaksızın ritüel cinsi seriveriyorlar saynenin en cazip alanına...

Bir avuç kuran talibi, aydın ve münevverinin itiraz sesleri ise uyutulmuş ve uyuşturulmuş devasa kalabalığın uğulsutu arasında kayboluyor ve kaybediliyor!

Bu bir avuç Kuran Muvahhidi olan zümrenin İmam hatip nedir !?
İlahiyat, Tarikat, Cemaat, Diyanet ve benzeri tüm oluşumların mahiyetleri ve takındıkları tavrın nihai noktada Kuran ve emirleri ile mesafeli olduklarına dair serzenişleri ve kendilerini paralayışları alıcı bulmak bir kenara dışlama, hor ve hakir görmelerden tutun da '' Devlete meydan okuyorsunuz öyle mi '' cinsinden aşağılık ihtar tehdit ve ihbarlar ile sindirilip korkutulmalarla karşı karşıya bırakılıyor.

Cahil, düşünsel mekanizmaya virüs muamelesi yapan ve elbette bir kısmı tehdit bir kısmı taltif ile kazanılmış bu kitle, ölüm ve Allah ile ilişkisinin pamuk ipliği cinsinden kalitesiz ve dayanıksız olduğunu, içinde yaşadığı geniş ve lüks villaların ışıltısına kurban verdiğinin hem farkında değil ve hem de umursadığına dair en küçük bir emare dahi sunmamaktadır.

Kur korumalı mevduat uygulamasının, faiz tanımı ve uygulamasına bile rahmet okuttuğunu, faize dahi faiz vermek olduğunu, koca devleti içten ama çok büyük lokmalar halinden kemirmek ve tüketmek anlamı taşıdığını, yukarıda da söylediğimiz üzere uyutulmuş ve uyuşturulmuş kitleye izah edememiş olmak daha bir kırıyor belimiz ve umutlarımızı.

Bir diğer taraftan yolcu, araç, hasta ve benzeri bir sürü garantilerin hak, hukuk, ahlak, din ve Kuran ile açıklanması asla mümkün olmayan eylemlerin bizatihi kendisi olduğuna dair bütün feveranlarımız, envai tür uyuşturucuların gölgesi altında sesiz bir ölüme tabi tutulmaktadırlar.

Beşli çete diye adlandırılan yapının yüzlerce kez ve çok çeşitli ödemeler bakımından affa ve feragata tabi tutulması da yine herhangi bir ahlaki disiplin ile açıklanamaz işler kabilindendir.

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası el konulan büyük şirletlerin başına getirilmiş Kayyımların KHK ile yasal bir uygulamaya tabi tutulamaz hükmü akıl, ahlak, hukuk ve izan ile açıklanması zaten mümkün değildir.

Son yıllarda dibe vurmuş ekonomi dolayısıyla frenlenemez olan döviz ve faiz sarmalı dolayısıyla inim inim inleyen fakir fukara tabaka, saray ve etrafında ki takım tarafından kaale bile alınmamakta ve ülkenin bir elinin yağda diğerinin balda olduğu tezi aklımızı başımızdan almaktadır.

8 Milyon olan araç sayısı 24 milyona çıktı tezi üzerinden ülkenin ferah ve müreffeh bir konumda olduğunun pazarlanmış olması ve bu akıl tutulması iddianın din adamları ve gazeteciler eliyle pazara sürülmüş olması, bir çok katmanları ile birlikte ülkenin nerelere savrulduğunu göstermesi bakımından hayret ve utanç vericidir.

Onlarca makale ile bitiremeyeceğim ve zaten bitmesi de mümkün olmayan bir garabetler, yaklaşan seçimler ile birlikte esastlı bir tırpan ameliyesine tabi tutulacağına olan inancımı dik, diri ve alabildiğince dinamik tutuyor ve aynı heyecanla yazıyor, konuşuyor ve uyarıyorum.

KÖRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ...