AKP VE MHP KOALİSYONU

Çeşitli araştırma şirketli ve bir takım yanlış anlaşılmış sosyolojik verilerden hareketle, tabanlar arası geçişkenlik gibi bir kavram, AKP’nin damarlarına zerkedilmiş korkunç bir zehirden başkası değildir. Bu yanlış yorumlama, sakat çıkarım sonucunda kandırılmış olan Ak parti, MHP ile yaptığı koalisyonun bedellerini, İstanbul için yapılacak ikinci seçim sonuçlarında daha acı ve çok daha pahalı şekilde test edecektir.

Ak parti ile MHP tabanın da geçişkenlik olduğu tespitini yapanların en büyük yanılgıları, Ak parti tabanından MHP için olabilecek geçişin, MHP tabanından Ak parti içinde geçerli olacağı yanılgısıdır. Oysa MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin, gerek Cumhurbaşkanı, gerek Ak parti ve gerekse bakanları için söylediği ağır hakaret ve ithamlar, MHP tabanı tarafından coşkulu bir katılım ve kabulü getirirken, tersi bir durumun tabanda zerre kadar karşılık bulmadığı ve bulmayacağı gerçekliğini görememişlerdir. Bu görememişlik, baltanın taşa vurulduğu sürecin ta kendisiydi.

MHP tabanının kronik ve kemik dokusu, kendi bünyesinde ki katı ideolojik bağımlılık dolayısıyla, bu mecranın dışına çıkma olasılığının yok denecek kadar az olduğu gerçekliğini fark edememiş olan Ak parti, nasıl devasa bir hata yaptığını ve bu devasa hatanın tadilat ve tedavisinin imkânsızlığını anladığı zaman, yapılacak bir şeyin kalmadığı bir zaman olacaktır.

Salt bu sakat ve çarpık koalisyona güvenerek kendi değerlerini çakalların önüne atan, parçalanmalarını isteyen ve izlerken haz alan Ak parti yetkilileri; bir milyon Bahçeli’nin, bir Abdullah Gül katkısının milyonda bir olamayacağını nasıl göremediler..!?

Bütün bir MHP kadrosunun, bir tek Ahmet Davutoğlu’nun göstereceği doku uyumunun yanından bile geçemeyeceği gerçeği, nasıl hesap edilememiştir!?

Komple bir MHP’nin yapacağı katkının totali, Ali Babacan’ın yapacağı katkının pörsümüş kırıntısı dahi olamayacağını anlamak bu kadar mı zordu!?

MHP’nin vatan, bayrak ve millet sloganlarının benzerlik göstermesini dokusal uyum gibi algılayan, algılamanın da ötesinde mutlak teslimiyet gösteren Ak parti, yanına aldıklarının nasıl bir hiç olduğunu, dışarı atıp ötelediklerinin nasıl büyük bir karşılığa tekabül ettiklerini fark ettiklerinde de, zaman hayli geçmiş olacaktır.

Elbette ismini zikrettiğim kişiler ile bir takım anlaşmazlıkların, bir takım fikir ayrılıklarının olması mümkündür. Ancak, bu ayrılıklarının telafisi ve tedavisi için verilecek özverinin getireceği katkı, MHP’nin özgün ağırlığının yüz katına tekabül edeceği nasıl kavranamamıştır.

Üstelik hiçbir iddiası olmayan ve bu anlamda hiçbir icraatın içerisinde olmayan bir parti ile Ak partiye, nasıl bir katkı yapacağı sanıldı da böylesi bir risk altına girildi anlamak mümkün değildir.

Devlet Bahçeli eli ve diliyle her gün hırpalanan, her gün aşağılanan, her gün yıpratılan bu değerler, Ak partiye, MHP ve Devlet Bahçeli kadar katkı verememiş kişiler miydi!?

Bu nasıl bir akıl tutulması ve bu nasıl sakat bir hesaplamadır!?

Bu nasıl bir vefasızlık ve bu nasıl bir vicdansızlıktır!?

Bu nasıl bir savrulmadır ki, partinin kuruluş aşamasından en sancılı süreçlere kadar beraber bedel ödemiş ve Ak partinin en verimli ve en parlak zamanlarında ter dökmüş kişiler, MHP ve Devlet Bahçeli kadar değer ifade edemediler!?

Üzerine basa basa bir kez daha yeniliyorum ki; yapılan bu hataların nasıl büyük yarılmalara, nasıl büyük kopuşlara sebep olduğunu ve bu süreçte, MHP’nin de hiçbir katkısının olmadığını anlayacak zaman öyle uzun değildir.

Her şey anlaşılacak anlaşılacakta, gayrı geçmiş olsun…