Akılsız köylü şayia deposudur!.

Köylülerimizi ikiye ayırdım hep... Kimi köy halkları uyanık, şuurlu ve millî dâvaya nesiller boyu sahip çıkmış, adeta devletin “sancak beylikleri” gibidir. Kimileri ise ne fısılanırsa inanan saftirik ve imanca da zayıf olan, adeta devletin “iç düşman üretme merkezleri” mesabesinde..

Geçenlerde bir köyden geçerken gideceğimiz yola geçişte bir boru tamiratı vardı ve bu yüzden biraz beklemek zorunda kaldık...

Durduğumuz yerdeki köy kahvesinde çay içip bekleyelim dedik... Köylüler bağıra bağıra tartışıyordu... Hasseten gençlerden Ak Parti aleyhine lakırdılar yükseliyor, bir yaşlı köylü amca ise bunlara direniyordu....

Onlara “siz ne bilirsiniz ahmaklar, siz milletin nasıl kırdırıldığını, biz köylülere teröristlerin neler yaptığını bilmezsiniz... Kur’ânın bile suç olduğu devirleri zaten hayâl bile edemezsiniz..” gibi sözler söyledi...

İster istemez tartışmaya müdahil olduk... Gençler, yaşlı adamı susturmaya çalışıyor o ise mecalsiz kalana dek onlarla mücadeleye devam ediyordu.

Amca... diyerek söze girdim... “Müslüman olanlar inanır; Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), “nasılsanız öyle idare olursunuz..” buyuruyor.. Bir de şu husus var:

Bugün Ak Parti’ye ve hasseten başkan Erdoğan’a kimler düşman? Bu kadarını bile düşünsek meseleyi çözeriz.. Bakın Amerikanın başkanı Trump Erdoğan yüzünden Türkiye’ye müttefik olmamıza rağmen adeta savaş açtı... Günümüzde savaşlar yalnızca askerî kuvvetlerle yapılmıyor, asıl savaş ekonomik ve psikolojik...

Siz gâvurun parası bu seviyelere bizim ekonomimiz kötü diye mi çıktı sanıyorsunuz, patates soğan fiyatları neden yükseldi? Televizyonlara bakın gösteriyorlar, adamlar çöplüğe boşaltmış soğanları.. Bunlar hain oğlu hain değiller midir? Onlara bu işleri yaptıranlar yok mudur?.”

Biraz sessizlik oldu fakat sonra beyinsiz takım bize de küstahlığa başladı ve artık köy yolumuz da açılmıştı, kalkıp yola revan olduk..

İşte böyle aziz karîlerimiz.. Köylünün aptalı hakikaten “iç düşman üretme merkezinde görevli gönüllü düşman” sayılsa yeridir..

Pekâlâ neden ille de KÖYLÜ diyorsunuz?

Cevap: Şehirlerde, hele hele büyük şehirlerde kim kime dum dumadır.. Belirli teşkilâtlar, “Sivaslılar”, “Karslılar”, Bayburtlular” dernekleri gibi oluşumlar dışında bir araya bile gelemezler..

O hâlde neden koskoca İstanbul ve Ankara’da milleti kandırabildiler?

Gayet basit... Büyük şehirlerin kahvesi yoktur ama evine yorgun bitap dönen zavallı şehir köylüsünün “ev kıraathanesi” mesabesindeki televizyon vardır

O köy gençleri hiç değilse tartışırken karşılarına bir mecalsiz ihtiyar da çıksa farklı görüşleri düşünebilirler ama bütün mecalini tüketmiş şehir köylüsü doğrudan tv kanalizasyonlarında duyduklarının esiri olur ve onlar ne derse beynine nakş olur, inanır..

Adam neye inanmış söylesem küçük dilinizi yutarsınız: “Tayyip soğan ve patates satışlarını yasaklamış!..” diyor, şiddetle savunuyordu iyi mi?

Medya her ne kadar yandaş – kandaş falan diye ayrılıyor ise de temelde ipi elinde tutan medya ağaları ABD beslemesi para babalarıdır!.. Bana itimad ediniz, sosyal medya dahi ellerindedir..

Ve değişmeyen gerçek şu: İster şehir, isterse köy olsun, (siyasetçi Müslümanlar dikkat) “Akılsız köylü şayia deposudur!.” Cumanız mübarek olsun.