BATI dünyasında iki bin küsur yıldan beri kaç felsefe sistemi, kaç ideoloji çıkmışsa, tenkitçiler tarafından hepsi çürütülmüştür. Çürütülmemiş bir tek sistem ve ideoloji yoktur.
Dünyada akılla çürütülemeyen, çürütülemeyecek, yıkılamayacak tek şey İslam’dır. Hangi İslam? Gerçek İslam.
Akıl tek başına varlık meselesini açıklayamaz.
Bu kâinat, çeşitli âlemler, dünyamız, insan niçin var? Varlık ne demektir? Hayat nedir? Bu gidiş nereye, ölümden sonra ne oluyoruz? Yaptıklarımızdan sorumlu muyuz? Bunların en doğru cevaplarını İslam veriyor. İslam’dan başka hiçbir felsefi sistem, ideoloji, nazariye (içinde doğrular olabilir ama) bütünüyle, yüzde yüz doğru değildir. Gerçek İslam’ın söylediklerinin hepsi, bir tek istisnasız doğrudur. İslam’da yanlış yoktur.
Akıl araçtır, vasıtadır ama kaynak değildir.
İslam’a göre mükellef (yükümlü) olabilmek için akıl sahibi olmak gerekir.
İslam’ı anlamak için aklın olgun olması gerekir.
Aklın olgunlaşması için iki sahada eğitim alması, iyi öğrenmesi şarttır.
Birincisi dini bilecek, ikincisi dünya kültürünü bilecek.
Dini ve dünyayı bilmek çok güçlü ve etkili bir eğitimle olur.
Dini doğru dürüst bilmiyor, yeterli ve doğru dünya kültürüne de sahip değil; böyle akıl ile vasıflı ve olgun olmak, anlamış bulunmak, anlatabilmek mümkün değildir.
Son kırk yıl içinde ülke sathını kırk bin yeni cami ile dolduran Müslümanlar, keşke camileri mütevazı yaparak, onların bazısının yanında gereken sayıda mükemmel İslam okulları açmış olsaydılar.
Selimiye camii mi önemlidir, onun (şimdi kapalı bulunan) medresesi mi? Mimarlık ve sanat açısından, elbette cami binası önemlidir ama vasıflı ve etkili Müslüman yetiştirme açısından medrese daha önemlidir.
Camilerin iki payandası, desteği vardır: İslam mektepleri ve tasavvuf tarikatları. Onlar olmazsa, camiler mânen harap olur. Bugün olduğu gibi.
Ülkemizdeki cami sayısı yüz bine yaklaşıyormuş… Müslümanların büyük kısmı İslamı iyi ve doğru olarak bilmezse cami sayısının ne kıymeti olur.
Bu memlekette gerçek İslam medreseleri, gerçek İslam mektepleri olsaydı ve genç nesiller o nurlu eğitim kurumlarında yetiştirilseydi, camiler bilhassa sabah namazlarında bugün olduğu gibi boş kalır mıydı?
Bu ülkede yeterli sayıda vasıflı ve olgun Müslüman olsaydı, işler ve emanetler onlara tevdi edilseydi; bugünkü kadar fitne, fesat, nifak, şikak, günah, isyan, tuğyan, azgınlık, israf, zina, riba, şeytanî bina, yolsuzluk, yanlışlık olur muydu?
İslam toplumu eğitimle ayakta durur. Hangi eğitimle? İslamî, Kur’anî, Şer’î, ahlakî, hikemî eğitimle… Tevhid eğitimiyle… Halkın büyük çoğunluğu Müslüman, her yer cami dolu ama eğitim sistemi Tâğutî ideolojik bir sistem… Krizlerle sarsılır, sürünür, batar o toplum.
Bugünün sözde din okullarında bile resmî ideolojinin Tevhid-i Tedrisat sistemine göre eğitim veriliyor.
Bütün okullarda mecburî olan din dersleri kitaplarını açınız. Bunların başında Besmele yok, Paşa resmi ve Paşa beyannâmesi var.
Şirk, küfür, nifak, dalalet derin güçleri Müslümanları seküler, dünyevî yapmak, dinden uzaklaştırmak için alabildiğine çalışıyor.
Kur’an ve Sünnet İslamlığını kaldırıp, onun yerine Tarihsellik bâtıl dinini getirmek istiyorlar.
Önce Şeriat elden gitti… Şimdi din iman elden gidiyor. Bunun sebebi İslam medreseleri ve İslam okulları olmamasıdır.
Şu cahil ve gafil anne babaya bakınız. Oğlum Metin doktor, kızım Sevgi eczacı olsun, ileride bol para kazansınlar, iyi yaşasınlar, lüks bir hayat sürsünler… Onların öncelikle iyi Müslüman, iyi insan olmaları gerektiğini düşünemeyecek kadar ufuksuz ve sorumsuz anne babalar…
Bir binanın kapısını İslam mektebi diye yazmakla orası gerçek bir İslam mektebi olmaz.
Gerçek İslam mektebi olması için şu şartların bir araya gelmesi gerekir:
İslamî tedrisat (eğitim) plan ve programı olacak.
Bunu hayata geçirebilecek vasıfta çok güçlü, dünya çapında eğitimciler, idareciler, öğretmenler olacak.
Bu eğitimi kaldırabilecek çocuklar, gençler olacak.
İslam medreselerinde ve mekteplerinde vakit namazları, medresenin veya mektebin camiinde, bütün talebenin iştirakiyle, kurumun imamının ardında cemaat halinde kılınır. Bu yoksa, islamî eğitim de yoktur.
İslam medrese ve mekteplerinde Kur’an, Sünnet, Cemaat itikadına göre eğitim verilir.
Her ders gününün birinci dersi din ve Kur’an dersi olur, bunu sarıklı cüppeli icazetli hocalar verir.
Müslümanlar bir gün bu ülkede bir İslam Mektebi açabilirlerse, bu mektebin, dünyanın birinci mektebi olması, onun üstünlüğünü İslam düşmanlarının da kabul ve tasdik etmesi gerekir.
Bütün Türkiye’de böyle bir mektebin müdürlüğünü, idareciliğini, öğretmenliğini yapacak kaç dev eğitimci vardır?
Cumhuriyet tarihi boyunca Müslüman çoğunluk eğitim meselelerine ağırlık verdi mi, kaliteli ve güçlü öğretmen ve eğitimci yetiştirdi mi?
Kendi eğitim sistemimiz, kendi İslam mekteplerimiz ve medreselerimiz olmadığı için ne acınacak hallere düştük de haberimiz bile yok.