- AK Parti ve Erdoğan, iktidar sürecinde çetin mücadeleler verdi, her darbe girişimini püskürttü.

- Erdoğan, 3 Kasım 2002'de sudan sebepler gösterilerek seçimlere sokulmadı. Olaylar öyle gelişti ki 'Siyasi hayatı bitebilir' manşetini atıp 'Muhtar bile olamaz' diyenler şimdilerde Cumhurbaşkanı diye hitap etmek zorunda kaldı.

- 'Kırmızı ışıkta duran ilk cumhurbaşkanı' 'halkın içinde halk gibi yaşayan' denilerek Çankaya Köşkü'ne sığdırılamayan sonralarda ise anayasa kitapçığını fırlatarak Türkiye'nin anasını ağlatan Ahmet Necdet Sezer, AK Parti hükümetinin çıkardığı kanunları veto ederek günlerini geçirdi lakin bir işe yaramadı.

- 'Geçmişte Türkiye'yi komutanlarımız hizaya getirdi diyerek darbe dönemlerini özleyen bazı paşalar, darbe planları tezgâhladığı iddia edildi Türkiye aylardır bu haberlerle meşgul oldu. Sarıkız mı dersin, Ayışığı, Yakamoz mu dersin Balyoz ve Ergenekon mu dersin... Bunların da ömrü fazla sürmedi.

- AK Parti'li (Özellikle de cumhurbakanın eşi başıörtülü olacak olması birilerini adeta çıldırdıtıyordu) bir adayın Reisi Cumhur olmasını engellemek için Meclis yetmedi Anayasa Mahkemesi devreye girdi. AYM'nin 367 olduğu yönünde karar alması sağlandı ancak bu da tutmadı.

- AK Parti, Cumhurbaşkanı seçimlerinde Gül'ü aday gösterince laiklik, cumhuriyet elden gidiyor brozonluğunu yapanlar Cumhuriyet mitingleri düzenlendi bu mitinglerde ordu bizzat göreve çağrıldı ancak sağ duyulu halk kirli oyunu gördü bu oyun da tutmadı.

- 27 Nisan'da, Genelkurmay bir gece yarısı ansızın gelebilirin nidasıyla "e-muhtıra" yayınlandı. Bu muhtıraya AK Parti'den şimdiye kadar görülmemiş bir tepkiyle cevap verildi. Zira birilerin hevesi yine kursaklarında kalmış oldu.

- AK Parti, Türkiye'nin kanayan yarası haline gelen başörtüsü sorunu çözmeye yeltendiği için parti hakkında kapatma davası açıldı. Bu dava AYM'den geri döndü. Malum çevrelerin bu girişim de bir kez daha duvara toslamış oldu.

- Türkiye'nin en büyük belası olan terör sorununu çözmek için Oslo'da bir görüşme gerçekleştirildi. Yapılan o görüşmede konuşulanlar çarşaf çarşaf kamuoyuna servis edildi. Görüşmeleri yapan kurumun başındaki MİT Müsteşarı Hakan Fidan yaka paça göz altına alınmak istendi ancak; Erdoğan'ın son anda devreye girmesiyle bu oyun da tutmadı.

- Erdoğan'ın siyasete girmesinin engellenmesi, askeri darbe girişimleri, parti kapatma manevraları tutmayınca daha kitlesel bir darbe yapılmak istendi. Bunun için Gezi Parkı en güzel bir sebep oldu. Gezi Parkı'ndaki 'ağaç kestirmem' eylemi birden AK Parti'yi yıkma girişimine dönüştü. Hükümete darbe girişimine hem içerden hem de dışardan destek üstüne destek gelirken sağduyulu halk kirli oyunları bir kez daha gördü. Planlanan kirli senaryo ellerinde patlamış oldu.

- Ne yaparlarsa yapsınlar AK Parti hükümetini alaşağı edemeyeceklerini anlayan çevreler bu kez devlet içindeki paralel yapılanmayı harekete geçirdi. 17-25 Aralık operasyonlarıyla yargı ve emniyet ayağı devreye sokularak Erdoğan'ı hizaya getirmek istediler. Ancak hesapları yine tutmadı.

Erdoğan-AK Parti düşmanları için bir fırsat doğmuştur. Erdoğan-Arınç kavgası...

Türlü girişimler yapıp AK Parti'yi devirmek isteyenler dün olduğu gibi bugün de asla pes etmedi ve etmeyecekler ve her daim pusuda beklemektedirler. Pusuda bekleyen Erdoğan-AK Parti düşmanları için bugünlerde müthiş bir fırsat doğmuştur. Erdoğan-Arınç kavgası...

14 yıldır Türkiye'yi yöneten Erdoğan-AK Parti nasıl mı yakılır ve kim mi yıkar? Sorusunun cevabını vermeden önce yukarıda özetlemeye çalıştım. AK Parti'ye yapılan hücumlar gösteriyor ki topla tüfekle bu parti yıkılmaz ve asla da yıkılmayacaktır en azından şimdilik.

AK Parti'nin ruhuna el fatiha

O vakit AK Parti ölmez diye bir şey olmayacağına göre geçmişte rahmetli olmuş partiler gibi bu parti de bir gün rahmetli olacaktır. Bunu da ne gariptir ki yıllardır partiyi devrimek isteyenler değil AK Parti'nin kendi içindeki abiler kavgalarıyla, çekişmeleriyle yapacaktır.

Bugün Erdoğan-Arınç kavgası, yarın Gül öbürgün bilmem kim. Sonunda AK Parti'nin ruhuna el fatiha denilecektir böyle giderse.

* * * *

'Halka hizmet Hakka hizmettir' düsturunu bırakıp temsil ettiği makamı rant kapısı olarak gören yiyici tipleri de unutmak gerek. Bir oluşumun yerle bir olmasının en büyük mimarlarıdır kendileri.