Afganistan, 19. Yüzyılın sonlarından itibaren işgal ve istilalara karşı direnen, iç karışıklık ve çatışmalarla halkın sürekli çile çektiği, 38 milyon nüfuslu ve halkı Müslüman olan zorlu, dağlık bir ülkedir.

Afganistan, 19. Yüzyılın sonlarından itibaren işgal ve istilalara karşı direnen, iç karışıklık ve çatışmalarla halkın sürekli çile çektiği, 38 milyon nüfuslu ve halkı Müslüman olan zorlu, dağlık bir ülkedir.

Afganistan yaklaşık 150 yıldır üç kez işgale uğradı. Birincisi İngiliz işgali, ikincisi 1979 yılında başlayıp 10 yıl süren ve Sovyetlerin başarısızlığı ve çekilmesi ile sonuçlanan Sovyet işgali; üçüncüsü de 2001 yılında başlayıp 20 yıl sonra Ağustos 2021 itibariyle sona eren, çekilme kararı ile birlikte çekilme ve tahliye sürecini başlatan ABD işgalidir. Afganistan'da İngiliz işgaline karşı savaşta milyonlarca, Sovyet işgaline karşı savaşta yüz binlerce, ABD işgaline karşı ise verilen savaşta 200 binin üzerinde insan hayatını kaybetti.

Yani sömürgeci, emperyalist, barbar, işgalci ve istilacı üç dünya gücü/süper güç, zengin yeraltı kaynaklara sahip Müslüman Ülkeyi son 150 yıllık tarihsel süreçte viraneye çevirdiler. Ortaya çıkan tablonun sorumlusu bu Ülkelerdir.

Şimdi Afganistan'ın Türkiye için ne anlam ifade ettiği hususuna gelelim. İngiliz işgaline karşı verilen kurtuluş savaşının sonucunda ve İngilizlerin çekilmesi sonrasında 1919 yılında Afganistan bağımsızlığını ilan etti.

Afganlar 1. Dünya Savaşı'nda ve Çanakkale Savaşı'nda bize maddi ve manevi destek oldular, savaşçı gönderdiler, yine bizim Batı emperyalizmine ve işgaline karşı verdiğimiz Kurtuluş savaşımızda çok büyük maddi ve manevi, tarihi, destek oldular. Kurtuluş savaşımız yıllarında Gazi Mustafa Kemal, Afganistan'la yakından ilgilenir, oraya başarılı ve idealist subaylar gönderme fikrini açıkladığında Fevzi Çakmak'ın karşı çıkması üzerine Afganistan ile Türk Milletinin kader birliği içinde olduğunu, Anadolu'nun Kurtuluş Savaşı'nın güvenliğinin Afganistan'dan başladığını belirterek tarihe notunu düşürmüştür. 1921 yılında Türkiye ve Afganistan arasında imzalanan ittifak anlaşmasında da iki Ülkenin kader ve saadet birliği içinde olduğu açıkça deklare edilerek tarihi, kültürel, sosyolojik ve medeniyet gerçekliği tarihin kitabına altın harflerle yazılmıştır.

Afganistan Türkiye için böylesine önemli bir Ülkedir.

Gelelim Taliban meselesine. Taliban, Sovyet işgalinin sona erme süreci sonrasında yönetimi ele geçiren, dini referanslı, Şia olmayan Peştun bir harekettir. 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren insan hakları ihlallerinde bulundular, kadınların kılık kıyafet özgürlüğünü kaldırdılar, kadınların eğitimini ve kamuda/özel sektörde çalışmasını yasakladılar. Şu anda ise gayet itidalli ve kapsayıcı bir politika izliyorlar.

ABD Afganistan'da Sovyet işgaline karşı Taliban'ı destekledi sonra terörist ilan etti; Ortadoğu ve Afrika'da El Kaide, DEAŞ, El Şabap, Boka Haram terör örgütlerini kurdu, besledi, büyüttü; Irak işgalinden sonra Irak'taki tüm ABD silahları DEAŞ'ın eline geçti, Afganistan'da da çekilmeden sonra milyarlarca dolarlık tüm ABD silahları, savaşıyoruz dedikleri Taliban'ın eline geçti. Taliban yöneticileri ABD silahları ile gururla poz veriyor.

ABD bunu hep yapıyor.

ABD'nin Talibanla gizli anlaşması,

Görünürde savaşmak, ancak perde arkasında Taliban'ın ABD çıkarlarına hizmet etmesi ve işbirliği yapmaları,

İslam Dünyasına Müslümanlara zarar vermek, Mezhep çatışmasının başka bir versiyonunu uygulamak...

Yüksek olasılık!

Müslümanlar ve Türkler uyanık olmalı...!!!

Yukarıda ifade ettiğim tüm süreçlerin ve gerçekliğin bağlamında artık Afganistan'da Taliban diye bir realite var. Hayatın olağan akışına aykırı giyimli de olsalar, insan hakları bağlamında yadırganamaz, bu adamlar Pençşir eyaleti hariç Ülkenin tamamında yönetimi ele geçirdiler.

Başta Çin, Rusya, Katar, BAE, İran, Avrupa vb. olmak üzere pek çok uluslararası aktör ile diplomatik ilişki kurmaktalar. ABD ile zaten tarihsel süreçte hep ilişki halinde idiler, yaklaşık 10 yıldır diplomatik görüşme halinde idiler. Nihayetinde ABD ve Taliban anlaştı, ABD Ülkeden çekilmek zorunda kaldı.

Peki Türkiye Afganistan'a karşı nasıl bir dış politika izlemeli? Pozisyonu ne olmalı? Afgan mültecilerin tamamını kabul mü etmeli? Bu bağlamda Avrupa ile ilişkisi ne olmalı? Afganistan'da ki hali hazırda NATO kapsamında bulunan askeri gücünü geri çekmeli mi? 1940'lı yıllar, soğuk savaş dönemi ve 90'lı yıllarda olduğu gibi pasif, içine kapanık, sınırlarına hapsolmuş, bölge ve dünya meselelerine ilgisiz ve duyarsız, ürkek ve özgüvensiz, etliğe ve sütlüğe karışmayan bir dış politika izleyerek, ne işimiz var Afganistan'da mantığı ile, Türk Askerini geri çekip köşesine mi çekilecek? Yoksa aktif, ön alan, inisiyatif kullanan, yumuşak güç ve askeri güç unsurlarını da devreye sokarak, etkin ve belirleyici, pozitif gündemli ve yapıcı, Türkiye ve Afganistan arasındaki tarihi-kültürel-sosyolojik-inanç bağları temelinde Afganistan'da barış-güvenlik-istikrar sağlamaya yönelik, Taliban'ı da bu çerçevede reel uluslararası politik gerçeklik ile insan hakları olgusu bağlamında makul bir seviyeye çekmek suretiyle Türkiye'nin politikasına, Milli ve stratejik hak ve menfaatlerine uygun ve uyumlu Taliban otoritesinin oluşturulması, bölgesel ekonomik-ticari-kalkınma imkan ve fırsatların ortaya çıkarılıp arttırılması… vb. bir politika mı güdecek?

Türkiye Afganistan, Afganistan Türkiye'dir.

Türkiye'nin güvenliği Afganistan'dan başlar.

Türkiye;

Afganistan konusunda tabiki aktif bir dış politika yürütmeli,

Yumuşak güç ve askeri güç unsurlarını kullanmalı,

Ülkede barış-güvenlik-istikrarın sağlanması için Katar, Pakistan, Polonya, gerektiğinde Rusya ile işbirliği yapmalı,

Türk Askerini orada tutmalı,

Libya modeli çerçevesinde iki Ülke arasında askeri-güvenlik-eğitim, geniş çaplı siyasal ve ekonomik anlaşmalar imzalayarak dost ülke ve unsur olarak uzun vadeli stratejik ortaklık kurmalı,

Ekonomide değerlendirilebilecek sofistike, eğitimli ve nitelikli Afgan mültecilere oturma ve çalışma izni vermeli, onun dışındakileri Afganistan'a göndermeli,

Her türlü mülteci, kaçakçı ve terörist girişini önleyecek yüksek ve üst düzey sınır güvenliği almalı,

Avrupa Birliği ile yapılan 18 Mart 2015 Göç Mutabakatını güncelleyerek Avrupa'ya gitmek isteyen mültecilerin gitmesine izin vermeli, Afgan mültecilerle ilgili de asla yukarıdakine benzer bir anlaşma yapmamalı, Avrupa'ya gitmek isteyen Afgan mültecilere izin vermeli, Batı'nın ve Avrupa'nın mülteci deposu ASLA olmamalı,

Kardeş Afgan halkını emperyalist, soykırımcı, barbar yamyamların kucağına bırakmamalı,

Dır!

Saygı ve selamlarımla...