Üslûplar çok bayağılaştı… Âdilik, çirkeflik, pislik kol geziyor.

Bir telefon konuşmasını deşifre etmişler. Müslüman geçinen biri, bir bakan hakkında “O… çocuğu” diyerek hakaretler savuruyor.

Soruyorum: Bir Müslüman böyle konuşabilir mi? Kesinlikle konuşamaz. Müslüman nezih, kibar, efendi, temiz bir kimsedir.

Müslüman birine kızıp aleyhinde verip veriştiremez mi? Genel olarak Müslüman öfkelenmez, sövüp saymaz. İstisnai olarak kızarsa, çok yüksek, çok edebi şekilde tenkit edebilir, yerebilir.

Mesela, Ziya Paşa’dan bir beyit okur:

“Bed asla necabet mi verir hiç üniforma/ Zerduz palan ursan eşek yine eşektir”

İlim, irfan, edep, terbiye, görgü sahibi Müslüman sokak serserisi, it uğursuz, külhanbeyi ağzıyla konuşmaz.

Müslüman, Müslüman’a beddua etmez. Müslüman Müslüman’a “Allah seni ıslah etsin!” diye bağırmaz. Ne der? “Allah seni, beni, hepimizi ıslah etsin” diye dua eder.

Günümüzde kendilerini aydın sanan birtakım kirli, karanlık, âdi insanların ağızlarından seviyesiz hakaretler, çirkin tehditler akıyor.

Bu devirde haysiyetli ve vasıflı bir Müslüman’ın bozuk düzenin taraftarı olması beklenemez. Lakin muhalefetini Müslüman gibi, adam gibi, kâmil insan gibi yapmalıdır.

İntikamın ahseni (en güzeli), “Seni affettim” demektir.

Hakaretin en güzeli de hakaret etmeksin edebi ve nezih şekilde rezil ve rüsva etmektir.

Bir bakana o… çocuğu denilmesi bendenizi doğrusu çok üzdü… Şaşırtmadı… Şaşırmak, hayret etmek mezmum=kötülenmiş huylardandır.

Asil, centilmen, kibar düşmanlar vardır… Bayağı, âdi, alçak, rezil, kepaze düşmanlar vardır… Allah bu ikincilerin şerlerinden muhafaza buyursun.

Sonradan deşifre edilen, gizli telefon konuşmasında büyük bir devlet adamı için galiz hakaretler savuran zihniyetten bu devlete, bu ülkeye, bu halka hayır gelmez.

Resulullah Efendimiz (salat ve selam olsun ona) ashabından birkaç kişiyle birlikte bir çöplüğün yanından geçerken orada bir köpek leşi görmüşler, pek pis kokuyormuş. Ashab, ne pis kokuyor, buradan çabuk geçip gidelim demiş. Peygamber, bu köpek ölüsünün dişleri ne kadar beyaz buyurmuş.

(İslam Hukuku’na göre namuslu bir kadına o… demek, kazf suçunu işlemek olup iddiasını ispat edemeyene seksen değnek vurulur. Şeriatın değneği pek hafif olmaz. Yiyen bazen canını kaybedebilir.)

İmam Hatiplerde Mezhepsiz Öğretmenler

MAALESEF Ehl-i Sünnet karşıtı, Mason Afganî taraftarı, Sünneti hafife alan, Mutezilî, Fazlurranman’ı imam kabul eden; bid’atçi, reformcu, dinde yenilik ve değişim isteyen bazı bozuk öğretmenler İmam-Hatip okullarında zehir saçıyor.

Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona), “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlar, biri dışında Cehennemliktir” buyurmuş, “Kurtulacak fırka hangisidir?” sorusuna Benim ve Ashabımın yolundan ve izinden gidenlerdir” cevabını vermiştir.

İşte bu kurtulacak fırkanın esasları, şartları şunlardır:

1. Kur’anın ehliyetli ve icazetli müfessirler tarafından yapılmış doğru yorumu. Mukallidlerin ve cahillerin Yüce Kitabımızı re’y ve heva ile yorumlamamaları.

2. Resulullah Efendimizin Sünnetinin, İslam’ın ikinci ana kaynağı olarak kabul edilmesi ve Kur’anın Sünnet ışığında tefsir edilmesi.

3. Râşid Halifelerin sünneti, yani İslam’ı uygulayış şekli ve tarzı.

4. İslamî bilgilerin rasih, icazetli, ehliyetli, ihlaslı, muttaqi, bildikleriyle `âmil ulemâdan ve fukahâdan öğrenilmesi.

Osmanlı devlet-i aliyyesi altı asır gibi uzun bir müddet şu esaslara bağlı kalmıştır:

A. Sahihi Ehl-i Sünnet itikadı…

B. Dört mezhebin fıkhını tatbik.

C. Şeriattan kıl kadar ayrılmamak şartıyla tasavvuf ve tarikata izin vermek.

Zamanımızda bazı ilahiyatçılar maalesef Ehl-i Sünnet yolundan, Osmanlı yorumundan ayrılmışlar ve çeşitli bid’at ve dalalet yollarına sapmışlardır.

Üzülerek, çok esef ederek söylüyorum: Mezhepsiz bid’atçiler Diyanet’e de sızmıştır. Onlar, taqiyye ve kitman yaparak Müslümanları aldatmaktadır.

Sapıklıklar öylesine azmıştır ki, Tevhid inancını inkar eden, Kur’anı hak kitap, Resulullahı Hak peygamber, İslam’ı hak din olarak kabul etmeyen kafirler bile ehl-i necat ve ehl-i Cennet ilan edilmiştir.

Laik rejimin okullarda din kültürü dersi okutması bir aldatmacadan ibarettir.

Ehl-i Sünnet düşmanlığının ve sapıklığın en aşırısı Almanya’da yapılmaktadır.

Birileri o kadar sapıtmıştır ki, Resulullah Efendimizin mütevatir ve sahih hadislerini AB norm ve standartlarına göre ayıklayacak kadar gözleri dönmüştür.

İmam Hatip okullarında Ehl-i Sünnet akaidi, Ehl-i Sünnet fıkhı, Ehl-i Sünnet ahlakı icazetli Sünnî muallimler ve müderrisler tarafından okutulmazsa, bütün öğrencilere vakit namazları cemaatle kıldırılmazsa ileride çok büyük tahribat olacak, maneviyat sahasında büyük facialar cereyan edecektir.

Osmanlı Ehl-i Sünnete sarılarak altı asırdan fazla pâyidar olmuştu.

Ehl-i Sünnete riayet etmeyen bugünkü bozuk sistem ve düzen, bu kafayla çok sarsıntı geçirir.