Acılara Tutunmak

Sol cenah şairlerinden rahmetli Hasan Hüseyin KORKMAZGİL rahmetli Ahmet KAYA’nın çok güzel yorumladığı Acılara Tutunmak isimli şiirinde “Yaşadım birkaç bin yıl/Acılara tutunarak” der. Sonrası ise herkesin bildiği o “Acı çekmek özgürlükse/Özgürdük ikimiz de” diye devam eder.

Evet, öyle zamanlar olur ki acılarımız tüm hayatımızı kaplar. Kendimizi kimseye anlatamadığımızda bize en çok acılarımız yardımcı olur. Kim olduğumuzu onlar söyler. Yine öyle anlarımız olur ki yönümüzü şaşırırız ne yapacağımızı nereye gideceğimizi bilmez oluruz. Bize tek yol gösteren yine onlar olur. Bazen elimizdeki tek pusula acılarımızdır. Tutunacak, güvenecek, birlikte yol alacak kimse kalmadığında onlar bize yoldaşlık eder, bize rehberlik ederler. Bu durum insan olarak da millet olarak da ümmet olarak da böyledir.

Ne zaman biri bana “Bu ümmet adam olmaz” dediğinde ben bu ümmetin acılarını gösteriyorum ve diyorum ki bu acılar boşuna çekilmiyor, bu acılar bize yol gösterecek. Bu kadar yoğun bir acıyı kimse yaşamadı. Dünya medyasının üçüncü sayfa haberlerinde sadece Müslümanlar var. Açlığın, iç savaşın, sömürünün, baskının, esaretin, ekonomik bunalımın, israfın, ilgisizliğin, ihanetin, terörün, yolsuzluğun kol gezdiği coğrafyalarda yaşıyoruz.

Nerede okuduğumu bilmiyorum şöyle diyordu: “En güzel nasihatleri en çok acı çekmiş insanlar verir”. Doğru, en güzel nasihatlerin yanında en güzel yönlendirmeleri de bu insanlar yapar. Bunun daha da ötesinde topluma liderlik yapmayı hak eden insanlar da bunlardır. Bugün Türkiye’de dindar ve muhafazakâr insanlar iktidarda ise iktidar olmanın bedelini acı çekerek peşinen ödedikleri içindir. Bu bedel sadece başörtüsü taktığı için üniversiteye alınmayan on binlerce insanın geleceği ile ödendi. Sadece namaz kıldığı veya eşi başörtülü olduğu için ordudan atılan subaylar tarafından ödendi…

“Türkiye lider bir ülke olacak. Bu ümmetin lideri olacak. Bu ümmet de dünyanın lideri olacak” diyorum. İnsanlar algılamakta zorlanıyorlar. “Elimizde ne var?” diyorlar. Bu işin mantığını bilmiyorlar. Meseleyi sadece acıları iyi okuyanlar anlıyor. Acıları iyi okumalıyız. Elimizde ne var?” diyenlere “Elimizde acılar var?” demeliyiz. Gazze’de niçin acı çekiyoruz. Filistin’de niçin ölüyoruz? Bosna’da niye katledildik. Suriye’de niye bölündük. Irak’ta niye bombalandık. Afganistan’da niçin işgale uğradık. Miyanmar’da niçin işkenceden geçiyoruz. Doğu Türkistan’da niçin baskı altındayız? Afrika’da niçin açız? Avrupa’da niçin dışlanıyoruz?

İnanın hepsinin bir açıklaması var. Bu acılar ayak sesleridir. Her acı Müslümanların geleceğe dair planlarının netleşmesine biraz daha katkıda bulunuyor. Planlarımız masum Müslümanların kanıyla ete ve kemiğe bürünüyorlar. Geleceğe böyle hazırlanıyoruz. Liderliğimiz haksızlıklarla daha da güçleniyor. Bizi bitirmek isteyenler daha güçlü şekilde gelmemize hizmet etmiş oluyorlar. Öyle geleceğiz ki kimse itiraz edecek bir nokta bulamayacak. Yapılan bunca haksızlık karşısında sesini çıkarmayan süper güçler suspus olacak.