ABD’nin oyunu…

“Yahu koskoca ABD, Türkiye gibi bir müttefikini, PYD gibi bir terör örgütüne feda mı edecek?” diye düşünerek doğrusu ben de yanıldım!..

ABD için asıl amacın petrol ve doğalgaz rezervleri olduğunu düşünüyordum, oysa asıl amacın bölgede İsrail’i rahatlatmak olduğunu atlamışım…

Çünkü ABD’nin operasyonları sonucu bugün Irak ve Suriye’de gelinen nokta İsrail’in işine yaramıyor.

Hatta durum İsrail açısından daha da vahim bir hale geldi. Yani ABD’nin İsrail’i rahatlatmak için İran’a çemkirmenin dışında somut adımlar atması gerekiyor.

Bu da Irak ve Suriye’de İsrail’in aleyhine olan gelişmeleri, biraz olsun tersine çevirebilmekten geçiyor.

Bunun için de Kuzey Irak’daki Kürt yönetimi ile Suriye’nin Kuzeyindeki PYD yönetimini İsrail’in korunması için bir kalkan olarak kullanmak gerekiyor.

Bu durum ABD’nin PKK, PYD ve Barzani yönetiminden uzaklaşmasını değil, tam tersine daha da yakınlaşmasını gerektiriyor.

Yani aslında ABD, PYD’ye gidip DEAŞ’la savaşsın diye değil, kendine bir ordu kursun ve İsrail’e destek olsun diye bedavaya silah yardımı yapıyor.

Bu açıdan baktığımızda, bağımsızlık referandumu nedeniyle bölge ülkelerinden büyük eleştiri alan Barzani’nin mitinglerinde neden İsrail bayrağının dalgalandığını çok daha kolay anlayabiliriz.

Bu nedenle Türkiye’nin ABD’yi artık bir dost ya da bir müttefik olarak değil, “düşmanımın dostu” kategorisinde değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum.

Her ne kadar, “ülkeler arasında dostluk ya da düşmanlık değil, çıkar ilişkisi vardır” geyiğini her gün gazetelerden okuyup, televizyon ekranlarından yüzlerce kez tekrarlandığına şahit olsak da ben ABD’yi Türkiye için çok tehlikeli görüyorum.

Aslında güçleri yetse Türkiye’yi bir kaşık suda boğacaklar. Öyle Trump, Obama’dan farklı gibi palavralara da aldanmamak lazım.

Bu adamlar çok kararlı değil, aynı zamanda da çok sabırlılar: Çıkarlarına uygun planları 20 yıl önceden yapıp, sabırla ilmek ilmek dokuyorlar.

Utanmaları, arlanmaları da yok! İnanmayın yalanlarına; onlar Türkiye’nin değil asıl FETÖ’nün stratejik ortağı!

ABD’nin 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğundan şüphemiz yoktu, ama 17-25 Aralık sivil darbe girişiminin baş destekçisi olduğundan haberdar değildik.

ABD Büyükelçiliği’nde görevli polis memuru Metin Topuz’un tutuklanması sayesinde bu gerçeği de öğrenmiş olduk.

Bunlar daha bir şey değil, daha ortaya neler çıkacak neler…