Türkiye, 15 Temmuz darbe girişiminin 5. yıl dönümünü anıyor. Halk direnişi 251 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Darbe, Türkiye ordusu içindeki Fetullah Gülen örgütüyle işbirliği yapan bir grup ve/veya hizipler tarafından hükümeti devirmek için tanklar, savaş uçakları ve helikopterler kullanılarak düzenlendi. 

Türkiye, 15 Temmuz darbe girişiminin 5. yıl dönümünü anıyor.

Halk direnişi 251 kişinin ölümüyle sonuçlandı.

Darbe, Türkiye ordusu içindeki Fetullah Gülen örgütüyle işbirliği yapan bir grup ve/veya hizipler tarafından hükümeti devirmek için tanklar, savaş uçakları ve helikopterler kullanılarak düzenlendi.

Gülen ABD'de ve ABD iadeyi erteliyor…

İbrahim Kurtuluş Türkiye'de başarılı bir işadamı olarak tanınmakta.

Amerikan siyasetinde özellikle yerelde Cumhuriyetçilerin ağırlıklı olduğu Staten İsland'da aktif bir isim. Bölgesinde adaylardan onu tanımayan yok.

Adını Trump'ın ulusal Güvenlik danışmanı ve Savunma İstihbarat Ajansı eski başkanı General Flynn ile olan dostluğu kaynaklı, Fetullah Gülen'in iade davasına dair çalışmaları ile duymuştuk.

Bir avukat değil. Ancak güçlü ilişkiler kurmuş bir isim. Zaten Türkiye'yi temsil eden avukatlar sürecin güvenliği için şu anda çok fazla bilgi vermemeyi tercih ediyor.

Kendisiyle FETÖ'nün ABD'dedeki varlığını, finansını, örgüte dair algıyı; ayrıca Türklerin lobi ve siyasi faaliyetlerini konuştuk.

Serra Karaçam: Öncelikle teşekkürler.

Ibrahim Kurtulus: Ben teşekkür ederim.

- Donald Trump'ın ulusal güvenlik danışmanı ve Savunma İstihbarat Ajansı eski başkanı General Michael Flynn '15 Temmuz darbe girişiminin arkasında FETÖ var' dedi. Türkiye iade sürecini başlattı. ABD Adalet bakanlığı nezdinde sürekli yeterli kanıt olmadığını söyledi. Flynn örgütün darbedeki rolüne dair neyi gördü ve onun gördüğü neden ABD yönetimleri ve kurumlarınca görülmüyor?

Flynn ulusal guvenlik danismani olmadan once kendisiyle iyi bir arkadastik. Onun ifadesiyle onun ailesinin bir uyesiydim. Kendisi ona sagladigim bir takim bilgiler ve rehberlik ettigim bakmasi gereken bazi husularla bu grubun, bu beyaz yakali suc orgutunun derinligini kabul etmeye ve anlamaya basladi.

-Bu bilgileri siz nasıl topladınız?

Nasıl bilgi topladım? Onlarla burada olan temaslarımdan ve bu tarikatın duruşuna dair okuduklarımdan.80'lerin başından beri buradalar. Kore Savaşı ile ilgili Birinci Dünya Savaşı ile ilgili tarih meselelere bakarak, bana meşru gelmeyen şeyler hakkında onları sorgulayarak bir süre boyunca güdülerini anlamaya çalıştım. Aldığım cevaplardan rahat değildim.

Ve bana yaptıkları yorumların bir kısmı hakkında şeffaf olmadıklarını hissetmeye başladım, 80'lerin başlarından sonlarına ve 90'ların başlarında grubun amaçları hakkında kanıtlayamasam da şüphelenmiştim.

- Peki Flynn'in ABD hükümetinin örgütün ve Gülen'in darbedeki rolüne dair göremediği/görmediği kanıt anlamında hangi bilgilere sahip olduğuna dönelim.

Her ne gördüyse benim grup hakkında sağladığım bilgiler ve gönderdiğim veriler temelindeydi. General Wesley Clark gibi bazı diğer generallerin, Pentagon yetkililerinin de grup hakkında bildirdikleri var. Topladığım her durum tespitini ilettim.Ve kendisine hangi alanlara dikkatle bakmaya başladıysa, ki sormadım bunu, bunun bir kült hareket olduğuna ve Amerika için ulusal bir tehdit olduğuna ikna oldu.

'AMERİKA'NIN ÇIKARLARI SONA ERİNCE BELKİ"

-Sağladığınız bilgiler hangi olguları içeriyordu? Neden Adalet Bakanlığı süreci sonuçlandırmak için daha ileri götürmedi?

Bu harika bir soru. Evimde oturma odamda olan eski bir Kongre üyesinin de dedigi gibi: Amerikan çıkarları bitince belki…

- Hangi çıkarlar?

Harika bir soru, Amerika'nın çıkarı ne?

-Örneğin okullarını ajanlık faaliyetleri için kullanmak gibi mi?

Her şey olabilir. Amerika, Uzak Doğu Asya'nın Uzak Doğu'sunda ortaya çıkan yeni devletlerde Amerikan etkisi sağlamak için eski sovyet bloklarına sızmak için tüm dünyada birçok motivasyona sahip. O bölgedeki doğal kaynaklara bağlı olabilir ve bu grubu bir cephe olarak kullanıyor olabilirler.

-Bu grubun küresel olarak büyük olduğunu düşünüyor musunuz? Bir dini örgütlenme veya tarikat olarak büyüklüğü ne sizce?

Tam olarak emin değilim ancak dünya çapında 50 milyar dolarlık bir ağ olduklarını söylemek mümkün.

-Türkiye'nin tüm çabalarına rağmen aynı mı?

Balkanlar ve bazı Türki devletler gibi bazı ülkelerde cazibelerini yitirdiklerine eminim. Ama biliyorsun, dünya çapında hala en az yüzde altmış ila yetmiş kadar aktif olduğuna inanıyorum. Eminim Afrika'da da varlar.

-Amerikan derin devletinin bu çıkarlar gerekçesiyle koruduğunu söyleyebilir misiniz?

Bakın, Gülen hareketi şüphesiz bir franchise, kendilerini barışçıl bir inançlar arası rolde satıyorlar ve size söylediğim için üzgünüm ama birçok insan 9/11 öncesi dünyada, bu yemeği yiyorlardı, özellikle Hıristiyanlar ve Yahudilerle Hanuka'yı, Noel'i ve Şükran Günü'nü ve Ramazan'ı birlikte kutlamaları durumunda. Biliyorsunuz, insanların böyle barışçıl hareketlere ihtiyacı var ve ilgileniyor.

- İade davasına dönecek olursak tum kanitlarin sunuldugunu iletti Turkiye. Bu konuda Türkiye'yi ABD'de temsil eden danışmanlar konuşmuyor ve belki konuşmamaları daha doğru. Dava olgularla ilerliyorsa bu korunmayı biraz daha açar mısınız?

Ben avukat değilim, bu yüzden NATO Müttefiki Türkiye'nin Amerikan yargı yetkisine Dışişleri Bakanlığı'na ya da Amerika'daki başka herhangi bir kuruma sunduğu hiçbir dosyaya bakmadım.

Ama özellikle de ağ, STK'lar içindeki derin ilişkilere sızdığında, hükümet yetkileri ve siyaset içindeki güç odaklarına sızdığında; FBI, Dışişleri Bakanlığı veya Amerika'daki diğer kurumların, tespitlerinde daha ileri gitmelerini istemeyen daha büyük güçler olduğu tartışmasızdır.

Örneğin Richmond County'den Joe Borelli gibi temelde Amerikan ulusal çıkarlarını korumaya ve bölgemizin güvende olduğundan emin olmaya yemin etmiş politikacılar… Ve bu adama ne söylerseniz söyleyin, 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl gibi uuzn zamanda kurulmuş bir ilişkinin zihniyetini yıkmak çok zordur.

Güven var orada çünkü. Peki, Amerikan kurumları ne zaman tehdide daha fazla karşı duracak? Bilmiyorum, ama bence er ya da geç, çünkü Amerika 'bir şeyler görürsen söyle' diyen bir Amerika ve 11 Eylül öncesi Dünya'da, özellikle de 11 Eylül'ün 20. yıl dönümünde uyanık olmamız gerekiyor. Her tehdidi ciddiye almamız gerekiyor.

'ABD KURUMLARINA SIZMALARI OLASI'

- Federal düzeyde, bu örgüt Amerikan kurumlarında örgütlenebilir mi? En azından ABD istihbaratında veya askeri istihbaratta Türkiye'de olduğu gibi böyle bir yapılanmanın kurulacağına dair bir algı var mı sizce?

Bu harika bir soru. Hukuki kurallari takip eden, uygulayan, önetmeliklere uyan bir kişi ve kurumun, alternatif saikleri hala içinde tutsa ve gizlice yurttugunu varsayilsa bile, yanlış yaptığını çizgi dışına çıkana kadar tespit etmek çok zordur. Bak, sana harika bir örnek vereceğim. Tüm bu hareketin ROTC programını kullandığından hiç şüphem yok.

ROTC programını hiç duydunuz mu, ROTC programı Amerika Birleşik Devletleri ordusunun genç yedek subaylar eğitim Ppogramı? Yani lise öğrencisi yine de bu eğitimi alabilir. Hala liseye giderek ama aynı zamanda yarı zamanlı bir subay olarak askeri eğitime katılirlar. Yani, aklımda bu grubun, ABD ordusunun ROTC programı gibi programları kullanarak Amerika'daki kurumlara sızdığına dair hiçbir şüphe yok. Inanıyorum ki, Amerikan yargı sistemine polis sistemine veya herhangi bir Intel kurumuna sızma konusunda dünyanın birçok ülkesinde uyguladıkları benzer adımlari uyguluyorlar. Türkiye'de de kopyalıyorlar. Bu ülkedeki bazi programlar ve fırsatlar ve özgürlükler sayesinde. Yani evet, bunun bugün gerçekleştiğine inanıyorum.

- Türk ordusu içinde yapılanmalarında, ABD adına Amerikan çıkarları adına hareket ettiklerine dair bir görüş var. Sizin düşünceleriniz? Aynı silah ABD'yi de vurabilir mi?

Bu harika bir soru. Tam olarak emin değilim, bu yüzden yorum yapmayacağım, bilmiyorum.

Günün sonunda her tehdidin ciddiye alınması gerekir, atılması gereken her adım atılmalı. Eski Büyükelçi Jeffrey'in dediği gibi bu bir tehdit olabilir, araştırılması gerekiyor, "Amerika'da bu kült hareketi burada, Amerika'da Türkiye'de yaptıkları gibi burada da, ne tür yasaları çiğnediklerini görmek için incelememiz gerekiyor."

Bakın, alenen, Gülen Hareketi ve yan kuruluşları kendilerini barışçıl bir dinler arası grup olarak satıyorlar. Bunu söylediğim için üzgünüm; pek çok Amerikalı bu kurtları koyun postu içinde seve seve satın alıyor, grup şeffaf değil. Amaçları nüfuzlarını güç salonlarında ya da Siyasi dünyada, kolluk kuvvetlerinde, istihbaratta kullanmaktır. Amaçları daha fazla güce sahip olmak için kilit pozisyonlara girmek ve kritik uç noktalarda arkadaşlara sahip olmaktır. Bunlar, hükümetin tüm seviyelerinde Birleşik Devletler için eğitici bir tehdittir. Grup, karanlık bir tarafı olan bir kült harekettir. Amaçları, hükümet kurumlarına sızmak ve küresel ekonomik ve politik etkilerini genişletmek. Ve beyaz yaka terorumarkalarini yaymak!

'BİRİLERİ FBI'A DUR DEMİŞ OLABİLİR'

--Okullarıyla ilgili bazı davalar oldu, zorunlu bağışlarla ve gelir elde edilmesiyle ilgili, bunların dışında hukuki zeminde başka bir gelişme?

FBI soruşturmaları olduğunu anlıyorum, ama bir soruşturmanın sonuçlanmaması ne kadar sürer? Bu da bana birinin FBI'a ve ajanlarına o dosyayı bırakıp Dunkin Donuts'a gitmesini söylediğini gösteriyor.

- Hrant Dink cinayetiyle başlayan süreç; Zirve yayınevine yapılan saldırılardan sonra bu olaylar kullanılarak darbe davaları başlatıldı. Bunun nedeni ordu içinde darbe hazırlıklarının yapılmış olmasıydı. Sizce bu davalar en çok kimi yaraladı, Türk ordusunu zayıflattı mı? Bunun arkasında bir dış güç olduğu görüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye her zaman radikal hareketlerin, komünizmin, Türkiye'nin birliğini ve güvenliğini yok etmek için alternatif saiklere sahip birçok grubun tehdidi altında olmuştur. Bu tartışılmaz, bu kanıtlanmış bir gerçektir. Bu grup, hiç şüphe yok ki, etkileri, tehditleri ve şantajları ile Türkiye'nin kurumlarına ve batı dünyasındaki veya dünyadaki refahına elbette zarar vermiştir. Kesinlikle Türkiye bu orgutun motivasyonundan ve hareketlerinden zarar gördü.

'AMERİKAN İÇ VE DIŞ POLİTİKALARI SATILIKTIR'

-Amerika'daki Demokrat Parti'nin bağışçıları arasında bu örgüte bir zamanlar ya da halen destek veren işadamları var mı? Amerikan Kongresi'nde hala güçlü bir lobileri var mı, varsa bu güç nereden geliyor?

Bakın çok güzel bir söz var Amerikan iç ve dış politikası satılıktır... Bu yüzden Amerika'da Kampanya Finansmanının yeniden yapılandırılması gerekiyor. Büyük bir katkı tabanına sahip belirli bir grubun bir politikacıyı etkileyebileceğini hayal edebiliyor musunuz? Yani, inanıyorum ki, evet, bu grup, bu kült hareket, iktidar salonlarındaki politikacıları etkilemek için siyasi katkılarda bulunmaya devam etti. Harika bir örnek. Yine Richmond İlçesinden meclis üyesi Joe Borelli, şaka gibi, bu adam Türkiye'ye seyahat etti, kampanya katkısı aldı.

--Örgüt adına bağışları kim yapıyor?

Amerikan vatandaşıysan bağış yapabilirsin, değil mi? Yani, Amerika'nın siyasi sistemine dahil olmak isteyen herkes olabilir...

--Onlar adına hareket eden ve bağış yapanların kimler olduğunu biliyor musunuz?

Hayır, kimseyi tanımıyorum.

Bugün geriye dönüp baktığımızda, köprünün altından çok şu aktı, ama elbette, etki sahibi olmak isteyenlerin motivasyonu vardı. Herşey etki, influence ve yaptıkları buydu. Kült hareketlerinin bir sonraki güç seviyesine ulaşmasını sağlamak için iktidar ve güç kanallarına para akıtıyorlardı.

'GELİR KAYNAĞI OKULLAR'

-Para nereden geliyor?

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki charter okullarından. Şu anda, bu okullar aracılığıyla, okulu onarmak için gelen veya okulda satmak için kırtasiye malzemeleri saglayan müttefikleri ve arkadaşları ile taşeronluk yaparak... Neredeyse bir milyar dolarlık Amerikan vergi mükellefi parasını netleştiriyorlar.

-Darbecilerin 15 Temmuz'da darbe yapılması için ABD'ye bazı gerekçeler sunduğuna dair açıklamalar var; "Türkiye NATO'dan ayrılacak, Türk Ordusu içindeki NATO askerleri tasfiye edilecek" gibi… Hatta General Flynn'in darbeyi ilk başta bu nedenlerle onayladığına dair görüşleri okuyoruz. Bugün Afganistan'da işbirliği yeniden gündemde. Amerika da bunu umursuyor gibi görünüyor (Türkiye'nin oradaki güvenlik rolü). Yorumunuz nedir?

Türkiye'nin bugün NATO'nun en güçlü ikinci ordusuna sahip olduğu tartışılmaz. Türkiye Soğuk Savaş'ta Batı dünyasının yanında yer almıştır. O zaman da köşe taşıydı ve bugün Avrupa'nın güney kanadını korumada hala etkin.

Dolayısıyla, Türkiye'siz NATO, bence çok daha zayıf olur ve Türkiye'nin Avrupa'nın güney kanadını veya Uzak Doğu Asya'yı Afganistan'a kadar korumak için sağladığı gücün varlığına sahip olmayabilir. Ve bugün Afganistan'da devam eden işbirliğini görüyoruz.

Biden yönetiminin PYD'nin PKK'nın uzantısı olduğuna ikna olması ve Suriye'ye yönelik strateji değiştirmesi mümkün mü? Çifte standardın arkasındaki sebepler nelerdir?

Ne yazık ki çıkarlar önce gelir, bilirsiniz, 'senin teröristin iyi terörist, benim teröristim biraz terörist' tavrı terörü yenmek için asla işe yaramaz, ne yazık ki çıkarlar güvenlikten önce geliyor.

Afganistan'da neler olduğunu gördük, Charles War Kongre Üyesi, soyadını hatırlayamıyorum, o zamanlar Taliban'ı destekleyen Teksas'ta derinlere inen bir kongre üyesiydi. Ve Taliban, mücahitlerin başına gelenlere baktı.

- Yine de Rusya'ya karşıydı,

Rusya'ya karşıydı ama radikal bir grubu desteklediğinizi bilerek, öyle olduğunu biliyordunuz, tehdit oluşturabilecek bir grubu desteklediğinizi biliyordunuz. Ama o anda çıkarlar daha önemliydi. Bence, bu örnekte, Amerika'nın ulusal çıkarları, bir müttefikin sahip olabileceği diğer endişeleri dengeliyor gibi görünüyor...

'LOBİ FİRMALARI YERİNE TÜRK DERNEKLERİ GÜÇLENDİRİLMELİ'

- General Flynn'in şirketi Intel Group ile Ekim Alptekin'in Almanya'daki şirketi anlaşma imzaladı. Ve ABD yargısında açılan davayı izledik. İki isim kayıtlı lobici olmadığı için cezalandırıldı. Ekim Bey duruşmaya katılmadığı için daha dezavantajlı bir sonuçla karşı karşıya kaldı. Ve yine California'daki Ermeni diasporasının baskısıyla Türkiye'nin anlaşmalı olduğu PR şirketi çalışmak istemedi. Türkiye'nin ABD lobi firmalarıyla çalıştığında olumlu sonuçlar alamadığına dair eleştiriler var. 'Belirli ödemelere rağmen sonuç yoksa hiçbir iş yapmamalıyız' noktasına geldi. Düşünceleriniz?

Türk siyasetçilere defalarca söyledim; Lobi'ye sahip olmak iyi bir şey, kötü bir şey değil ama yapmaları gereken şey, buradaki topluluğun yerel toplum STK'larını güçlendirmek ve onlarla çalışmak, onları güçlendirmek ve Amerikan sisteminin nasıl çalıştığı konusunda onları eğitmek.

Türk siyasetçilere defalarca söyledim; bir Lobi firmasına sahip olmak iyi bir şey, bu kötü bir şey değil ama yapmaları gereken teke tek bir ilişki kurmak için ABD Federal, Şehir ve Eyalet politikacılarını ziyaret etmek. Tıpkı İsrail devlet başkanlarının ABD'yi ziyaret ettiklerinde yaptıkları gibi. Bak sana anlatayım. Dönemin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ABD'yi ziyaret ettiğinde, Şehir ve Eyalet politikacılarını ziyaret etmek için daha fazla zaman harcıyor çünkü bu yerel seçilmiş yetkililer yarın Kongre ve ABD Senatörü veya Başkanları olacaklar. Türk Politikacılar, ziyaretlerinizde sadece Türk toplumuyla bu kadar çok zaman harcamayı bırakın ve zamanınızı tüm ABD ve yerel yönetimlerle ilişki kurmaya da ayırın. Türkiye Dışişleri Bakanı en son ne zaman yerel bir New York belediye meclisi üyesiyle görüştü? Ardından, Türkiye'nin ABD için önemini yerel Türk gruplara veya STK'lara anlatmak için Türk STK'larını ziyaret etmelidirler.

Lobi firmaları neden bu kadar etkili olmadı, çünkü bir politikacının ofisine gittiğinizde, ofisine gelenin bir lobici olduğunu biliyor, ona zaman verecek, argümanını dinleyecek ama söylediğini son derece ciddiye alma şansı çok düşük, kendi bölgesindeki seçmenlerinin benzer agumanlarla gitmesi durumunda bir lobi firmasına göre hesaba alması çok daha ağır olacaktır. Yani bence STK'lar ve Türkiye'de burada STK'larla çalışan bireyleri güçlendirmeli, onları eğitmeli.

'TÜRK DERNEKLERİ KÜLTÜREL BOYUTTA, SİYASETE GİRMELİLER'

-Turk Amerikan derneklerindne bahsediyorsunuz. Mevcut çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bazı düşünce kuruluşları araştırmalar düzenlemekte, bazıları ise Amerikalı uzmanların ve analistlerin görüşlerini içeren bazı konularda panel tartışmaları düzenliyor... Sosyal medyada varlıkları var. Ve bu kar amacı gütmeyen kuruluşlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bakın, biz Amerika'da yeni bir topluluğuz, Kuzey Amerika, genç Cemaat, bu büyük ülkeye geldik. Clinton yönetiminin son döneminde Türk toplumunun çoğunluğu buraya geldi. Gerçekleştirilen çok iş var. Bireysel STK'ların, burada Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Türk Amerikan STK'larının, kar amacı gütmeyen kuruluşların çalışmalarıyla pek çok şey başarıldı. Yeterli mi? Kesinlikle hayır. Daha fazlası yapılabilir mi? Evet ama bir başka durumu da unutmayalım;

Son 20, 30 yılda ortaya çıkan bu STK'ların çoğu ya da daha eskiler, 60 yıldır var olan tek bir organizasyon var. Onların zihniyeti, Amerika'da hangi etkinin olabileceği üzerindeki etki anlayışlarına eşit değildir. Siyasi katılımdan cok kültürel kimlikle daha uyumlu varlik gosteriyorlar…

Siyasi katılım nedir? Ne yapılabilir? Ve Kongre Üyelerini, Senatörleri, eyalet senatörlerini, belediye meclisi üyelerini sadece ziyaret eden bir kişi, bir politikacının temsil ettiği bir topluluğun ihtiyaçlarını ve refahını çok daha fazla anlama konusunda derin bir etkiye sahip olacaktır.

Bu politikacı, bir lobiciden cok, diğer herhangi bir kuruma karşı o vatandasin ihtiyaçlarını dikkate alacaktır.

Yani çok iyi şeyler oldu. Birçok şey daha iyi olmaya devam edebilir. Ve biz genç topluluğuz. Topluluğumuz henüz tam oturmadı. Masaya ekmek koymakla daha çok ilgileniyorlar. O zaman toplulukla veya diğer etnik gruplarla veya politikacılarla daha fazla meşgul olabilirler.

Topluluğumuz, bir politikacının ofisine Dunkin Donuts ve kahve ile gidip "Ben bir Türk Amerikalıyım ve bir blok ötede yaşıyorum" dediğini anlamıyor. Ben seçmenim, vergi mükellefiyim" ifadesinin etkisi büyük olacaktır. Sadece bir fincan kahve….

-USCIS'in son bir kaç yıllık verilerine göre dediğin gibi her yıl yaklaşık 3.000 Türk vatandaşı oluyor. Yani tüm bu Türklerin farklı ideolojileri var, hepsi farklı siyasi partileri destekliyor. Sizce Türkiye'deki mevcut iktidar partisinin destekçileri ve farklı ideolojilerden Türkler, Türk-Amerikalı olmak konusunda iyi bir anlayış ve aralarında bir birlik var mı?

Evet, bence harika bir soru. Size bir örnek vereceğim, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın ." Ne yazık ki, bir aile ayrımcılık deneyimine kadar, bir aile siyasi baskıyı, ırkçılığı, İslamofobiyi anlayana kadar, ne yazık ki insanlar Fenerbahçe ve Galatasaray ve Rizespor, Giresunspor hakkında bu önemli konulardan daha fazla heyecanlanacaklar.

Türk kökenli Amerikalılar, Amerikan siyasi sisteminin ve yapısının size siyasi sistemde bir ses olma fırsatı verdiğini anlamalıdır. İyi konuşamayabilirsin, İngilizcende çeşitlilik olmayabilir, sorun değil. Amerikalıların çoğu İngilizceyi o kadar iyi konuşmaz ama yerel kamu görevlilerinizle ilişki kurmanın büyük etkisi olacaktır.

-Bir Türk-Amerikalı, Türkiye'deki mevcut yönetime, iktidar partisine karşıysa, ABD-TR ilişkisinin çökeceğini görmekten bir nebze mutlu olabilir mi... Ancak o zaman destekledikleri partinin başarılı olabileceğini düşünüyor bazilari... Katılıyor musunuz?

Evet bunu görüyorum.

- Bunu aşmanın bir yolu var mı?

Burada Amerikalılar arasında da var bu. Bu üzücü.

Ulusal çıkar söz konusu olduğunda parti tarafında olmamalıyız, yaşadığımız ve göç ettiğimiz ülkenin ulusal çıkarları için daha iyi olmalıyız.

Tek bir adamla ilgili olmamalı. Önümüzdeki 50 ila 100 yıl içinde nerede olacakları her iki ulusun da uzun vadeli çıkarlarıyla ilgili olmalıdır. Ana hedef bu olmalıdır. Duygusal kararlar sizi hiçbir yere götürmez. Trump'ı seviyorsun ya da sevmiyorsun. Karar verme gerçeği olmamalı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı beğenseniz de beğenmeseniz de asıl etken bu olmamalı.

'ANNEM İLKOKUL MEZUNU, BABAM TERZİ OLARAK GELDİ'

- Türkiye lehine politikaların oluşmasına yardımcı olmaya çalıştınız. Maddi çıkarlarınız olmadığını defalarca belirttiniz. STK'ların lobi/PR şirketlerinden daha önemli olduğunu ve başarılı sonuçlar elde etmek için buradaki Türklerin seslerini duyurması gerektiğini düşünüyorsunuz. İşlerinin çoğunu burada yapan basarili bir Amerikalı olarak Türkiye için neden bu kadar çaba harcıyorsunuz?

Ailem Amerika'ya hiçbir şey olmadan geldi... Annem buraya 18 yaşında geldi. İlkokul eğitimi var, babam bu büyük millete profesyonel bir terzi olarak geldi... Amerika bizim için çok şey yaptı. Bize her şeyi vermediler. Bize yükselme fırsatı verdiler. Annem burada Amerika Birleşik Devletleri'nde birçok gökdelen yönetti. Bina yöneticiliği yaptı. Zar zor İngilizce konuşuyor. Patronu, yüksek lisans derecesine sahip olup olmadığını sormadı.

Patronu, "Çok çalışacak iraden var mı?" dedi. Amerika'nın derdi bu.

Ve her iki toplumu ve her iki milleti de köprülemek için bu kadar çok çalışmamın nedeni Mustafa Kemal Atatürk'tür. Türkiye bir ülkedir. Son 100 yıla yakın bir süreçte ortaya çıkan yapıya, borçlara ve demografik yapıya baktığınızda, Türkiye'nin çevresinde birçok millet bugüne kadar despotizmle yaşadı ve yasiyor, örneklere bakın. Bu yüzden benim rolüm, Amerikalı kardeşlerimi, Türkiye'nin ağırlıklı olarak Müslüman bir Batı toplumu olarak stratejik olarak çok önemli olduğunu anlamalarını sağlamak için eğitmek...

Bunun aynı zamanda Güney Kore'ye kadar gidebilen ve İspanya'ya kadar ulaşabilen dönen bir etkisi var. Ve bunu beslememiz gerekiyor. Arkadaşlarım Irak'a gitti. Ve öldüler. Okula beraber gittiğim çocuklar. Neden? Çünkü yönetimin tavrı "demokrasi ihraç etmek" idi.

Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara özgürlükler verdi, Batı Dünyasına oy verme özgürlüğü, ekonomik refah son yüz yılda geldi. Bunu neden desteklemeyesiniz? Neden buna daha fazla farkındalık getirmiyorsunuz? Afganistan'a benzeyen bir Türkiye görmek ister misiniz?

Türkiye, ağırlıklı olarak Müslüman Toplumun bir kadın başbakanını seçti. Kadınların oy kullanma hakkı vardır ve onlar İsviçre'de kadınlardan önce oy kullanmışlardır.

Bu yüzden, dünyanın en kaotik bölgesinde Amerika'nın ve Avrupa'nın çıkarına fayda sağlayacak müreffeh bir Türkiye'nin ulusal çıkarları konusunda Amerikalı dostlarımı eğitmek benim için önemli.

-Güney Koreli işadamları ve Güney Kore diplomatik misyonu ile yakın ilişkileriniz var. General Flynn'in bazı konferans organizasyonlarına katılması ve ücretli konuşmalar yapmasıyla ilgili geçmiş açıklamalarınızda bahsettiğiniz Koreli bir iş adamı vardı. Güney Kore ile ilişkiniz nereye dayanıyor?

72 yıl önce biliyorsunuz; annemin memleketi ve halkı hiç bilmedikleri bir diyara gittiler.

Hiç tanımadıkları insanlara yardım etmeye gittiler.

Tek bildikleri özgürlüğün tehlikede olduğuydu.

1950'de bir savaşa gittiler, Kore halkı 25 Haziran sabahı top ve silahlarla uyandı. Annemin anavatanı şimdiki NATO müttefiki Türkiye 976 askerini kaybetti.

Bunlardan 176'sı bugüne kadar kızları, eşleri, torunları hala o Türk askerlerinin evlerine dönmesini bekliyor.

Çabalarım o kadar çok ki Türk ve Koreli insanlar gazetede birbirlerini okumayı bıraksın diye. Birbirleriyle daha fazla yüz yüze görüşmeliler.

Şehitlerin unutulmaması lazım...

Türkiye'nin yeni ABD büyükelçisine de bu konuda bir mesaj göndererek hatırlattım. Elçilik Kore savaşı şehitlerini hatırlamayı unuttu. 976 kişi şehit oldu.*

-Çok teşekkürler.

Ben teşekkür ederim.

NOT: Sayın Büyükelçi Mercan'a bu konuyu 15 Temmuz 5. yılı anma gününde Büyükelçilikteki tören sonrası sordum. Kendisi Kurtuluş'un suçlayan üslubuna atıf yaptı ve 27 Temmuz için bir duyuru olup olmayacağını sorduğumda bunu düşünmenin kendilerinin işi olduğu cevabını verdi.