Bu yazıda 6G'den bahsedeceğim de bu 6G sizin bildiğiniz cep telefonları kapasite ve kalitesiyle ilgili 5G'nin bir sonraki ileri kapasite ve ileri kalitesi ile ilgili değil.

Bu yazıda 6G'den bahsedeceğim de bu 6G sizin bildiğiniz cep telefonları kapasite ve kalitesiyle ilgili 5G'nin bir sonraki ileri kapasite ve ileri kalitesi ile ilgili değil.

Benim bulduğum bu 6G maddi teknolojik gelişmeler ile ilgili değil toplumsal ve özelikle de manevi durum ile ilgilidir. Benim 6G diye sunduğum husus toplumların geleceği, gözlemlenmesi, gidişatı, gerçekleri ve gelişmesi ile ilgilidir.

Evet, ben Ülkemizdeki toplumun 'gidişatını gözlemleyip gerçekleri ve gelecekteki gelişmeleri görüşlerim' şeklinde sunuyorum.

Gidişat, Gözlemler, Gerçekler, Gelecek, Gelişmeler ve Görüşlerim: 6G

Evet, işte benim 6G budur ve cep telefonları 5G'sinden daha da önemli ve bir Ülkenin geleceği için en elzemdir.

Maksadımı böylece kısaca belirledikten ve kasdımı açıkladıktan sonra 6G'yi sırasıyla analiz edelim.

Ya bismillah.

1-GİDİŞAT:

"Bu gidişat nereye?"

فَاَيْنَ تَذْهَبُونَۜ

Fe-eyne teżhebûn.

(Tekvir Suresi, 26)

Yüce Rabbim soruyor. 'Bu gidişat nereye' diye bizleri düşünmeye çağırıyor.

Gerçekten de, bizim için bu soru mühimdir. İçinde yaşadığımız toplumu ve genelde tüm toplumları gözlemlediğimizde 'gidişat nereye' diye sormak bizim de hakkımızdır.

Eğer içinde bulunduğumuz toplumdaki kokuşmuşluğa ve bozukluğa seyirci kalıyorsak, nereye bu gidiş nereye diye sormuyorsak bizde bir yanlışlık ve bizde bir noksanlık vardır.

'Toplum bitik, insanlık yitik' diyerek bas bas bağırıyorum. Vallahi kimse duymak istemese de ben bu kötü ve olumsuz gidişata seyirci kalamam.

Necip Fazıl Kısakürek nasıl haykırmışsa öyle haykırırım:

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden.

Bu dört mısra Üstadımız Necip Fazıl'dan.

Şu dört mısra da bizden:

İşimiz gücümüz Dünya'nın menfaati, karı.

Açıldık, saçıldık, kaybettik ahlakı, arı.

Gidişat çok kötü, yitirdik dengeyi, ayarı.

Sonumuz berbat, dönmezsek yanlıştan gayrı.

Bu mısraları bir sahur vaktinde Ramazan ayı içerisinde yazdığımı hatırlıyorum.

Daha bunun gibi nice nice mısrada 'toplumun bitik, insanlığın yitik' olduğunu haykırdım ve 'dönün bu yanlış yoldan' diyerek ikaz ettim.

2-GÖZLEMLER:

Tüm Dünya genelinde ve yaşadığım bu toplumun özelinde gözlemlerim şudur ki; insanlar paraya, pula kul oldular, köle oldular. Maalesef durum bu . Şu sözü artık çok duyar olduk: 'Eskiden insanlar sevilir, eşyalar kullanılırdı. Şimdi durum tam tersi. Şimdilerde insanlar kullanılıyor, eşyalar seviliyor.'

Eskiden merhamet, sevgi, saygı ve sükunet hakim idi. Şimdilerde öfke, acımasızlık, ahlaksızlık, adaletsizlik ve karmaşa her yere hakim oldu.

Şimdi sizleri bazı gözlemlerimi anlattığım şu mısralarla baş başa bırakıyorum:

BİZ/İZ

Bu kadar acımasız olmamalı idi bu hayat.

Zorlaştıran biziz.

Bu kadar yakmamalı idi bu Dünya.

Korlaştıran biziz.

Herkes yalnız insan olarak görülmeli idi.

Horlaştıran biziz.

Bu kadar zalim olmamalıydı insanlar.

Yozlaştıran biziz.

Bu kadar soğuk olmamalıydı toplum.

Buzlaştıran biziz.

Herkes birbirine kucak açmalı idi.

Uzaklaştıran biziz.

Bu kadar korkutucu olmamalıydı bu çağ.

Ürküten biziz.

Bu kadar hoyrat yaşanmamalıydı ömür.

Tüketen biziz.

Herkes özünü, ruhunu korumalı idi.

Terkeden biziz.

Bu kadar düşürmemeli idik kendimizi.

Şeytanlaştıran biziz.

Bu kadar serbest bırakmamalı idik nefsimizi.

Azmanlaştıran biziz.

Herkes dost ve kardeşçe yaşamalı idi.

Düşmanlaştıran biziz.

Biz var ya biz, nefsin ve şeytanın atında.

Varlıkların ta en alt, en sefil katında.

Halbuki hayata doğuştan ve fıtraten en eşref ve en seçkin yerden başlamıştık.

Halbuki ezelde şeytanı ve nefsimizi taşlamıştık.

Bu bilince ulaşan kurtulur.

Özüne dönen kurtulur.

Fıtratını koruyan kurtulur.

Kurtulmaya vaktin var, çünkü bu yazdıklarımı okuyorsun.

Haydi keskin dönüş yap.

Haydi yalnız ve yalnız Allah'a tap.

Vesselam.

3-GERÇEKLER:

Evet, içinde bulunduğumuz bu toplum ve Dünya'daki birçok toplum, kapitalist acımasız vahşi bir sistem tarafından, aynı bir ahtapotun kolları arasında sıkılması, bir makinenin dişlileri içinde un ufak kırılması, bir silindirin altında ezilmesi gibi işkence ve çileye tabi tutulmaktadır. Kapitalizm bir gerçektir.

Bu gerçeği herkes görmekte ve bilmektedir. Toplumların bozulmasının, ahlaksızlık ve adaletsizliğin yaygınlaşmasının esas nedeni kapitalizmdir.

Kapitalizm insanları tüketmeye, harcamaya ve israfa çağırır. Kapitalizm insanları lükse, gösterişe ve zevkleri zirveye çıkarmaya çağırır. İnsanlar kapitalizmin çağrılarına uyudukça insanlıktan çıkarlar.

Kapitalizme 'dur' demeden ve kapitalist sistemin alternatifi olan ve insanlığı kurtaracak tek sistem olarak uygulanması gereken İslam'a kavuşmadan insanlığın kurtuluşu mümkün değildir.

Herkes bu gerçekleri bilsin ve düşünsün.

4-GELECEK:

Geleceği nasıl görüyorum? Gelecek hakkında umutlu muyum? Değil miyim?

Hemen cevap vereyim bu soruya:

Gelecekten umutluyum. Çünkü müjdeler var. O müjdelere inanıyorum.

"Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılabı içinde, en yüksek gür sada İslam'ın sadası olacaktır!" Bediüzzaman Said Nursi

Evet, biz Müslümanız ve yeis ile umutsuzluk bize yakışmaz. Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi gibi birçok Alim yeryüzünde kıyamete yakın günlerde yeni bir Asr-ı Saadet müjdesi vermiştir.

Bu Asr-ı Saadet'in merkezi Türkiye olacak ve bu huzurlu, mutlu ve selamet dolu günlerin başladığı yer olarak Ülkemiz tüm Dünya'ya güven sunacaktır.

Hiçbir kimse bunu engelleyemeyecek ve Asr-ı Saadet Devri tekrar yaşanacaktır.

5-GELİŞMELER:

Geleceğe dair verdiğiniz bu müjdelerin gerçekleşmesi için ne gibi gelişmeler olacak?

Bunları, yani gelişmeleri görmek için elbette beklemek gerekir. Tabi boş boş beklemek bize yakışmaz. Herkes çalışacak, üretecek, ilim ve irfan yolunda yürüyecektir. Bu minval üzere oldukça gelişmeler elbette hayırlı olacak ve kötü gidişat tersine dönecektir.

6-GÖRÜŞLERİM:

Şu ana kadar yayınladığım 18 kitapta ve ömrümün sonuna dek yayınlayacağım yüzlerce kitapta, yazdığım ve yazacağım binlerce makalede ve köşe yazısında ve bunlardan daha mühimi on binlerce şiirlerimde ve mısralarımda görüşlerimi okuyup öğrenebilirsiniz.

Şiirlerimin yazılarımdan daha mühim olduğunu bir kez daha belirterek satırlarıma son vermeden önce sizi şu mısralarım ile baş başa bırakıyorum:

BİLİYORSUN Kİ / GELİR

Biliyorsun ki kış bittiğinde bahar gelir.

Biliyorsun ki geceden sonra nehar gelir.

Biliyorsun ki hastalık gider şifa gelir.

Biliyorsun ki kasvetten sonra sefa gelir.

Biliyorsun ki rüku'dan sonra secde gelir.

Tefekkür edene o anda nice müjde gelir.

Ey İnsan! Eğer ki senden güzel kelam gelir.

Biliyorsun ki en sonunda vesselam gelir.

Biliyorsun ki en sonunda vesselam gelir.

'Vesselam.'