28 Şubat vesayetçi resmî ideoloji... (4)

Sağlık Bakanlığı tarafından, 26 Mart’ta tüm illere “başörtüsü yasağı genelgesi” gönderilmesiyle ilk uygulama başlamış oldu.

(…..) “Başörtüsü yasağı” nedeniyle, birçok kamu görevlisi hakkında soruşturma açıldı, hattâ bazılarının işlerine son verildi. Öğrencilerin de başörtülü bir şekilde eğitim almaları yasaklandı.

(…..) çok sayıda erkek, eşi başörtülü olduğu için veya “irticai fikirleri, faaliyetleri” nedeniyle işten atıldı. İnsanlar, eşleri ve işleri arasında tercih yapmaya zorlandı.

Bu süreçte, kadınlara yönelik bir hak ihlali olan “başörtüsü yasağı” konusunda kadın derneklerinin ilgisizliği dikkat çekti.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde, hemşirelik bölümü birincisinin, başörtülü olduğu için törene alınmaması...

* * *

“(…..)müfettişler, tek tek bütün kadınların saçını çekerek, başındakinin peruk mu yoksa kendi saçı mı olduğunu kontrol ediyordu.

İstanbul Üniversitesinde, 1997 yılında başörtülü öğrencilerin kayıtları yapılmadı. Bunun için üniversite yöneticilerinden Nur Serter başkanlığında ikna odaları kurularak, başörtülü öğrencilerle özel görüşmeler yapıldı.

(…..) Öğrencilere iki seçenek bırakıldı, ya başlarını açarak yüksek öğrenimlerini sürdüreceklerdi ya da üniversite hayallerine veda edeceklerdi.

(…..) 11 Ekim 1998’de “Özgürlük İçin El Ele” eylemi düzenlendi. (…..)birçok isim tutuklandı, bazı isimler ise idamla yargılandı...

Maalesef Müslümanlar vesayetçilerin bu büyük kinini sıklıkla unutuyor, gaflete düşüyorlar.

* * *

Bugün biraz serbestlik kazanıldı diye iş bitti sananlar var... Zehi gaflet...

Tavsiyemiz, kimse vesayetçilerin “bin yıl sürecek” tehdidini aklından bir lahza olsu çıkarmasın, tabi aklı varsa...

Zira resmî ideoloji hálâ meriyette... Madem ki resmî ideoloji eşittir vesayetçi rejim, o halde aklı olan ágâh olsun...

“Su uyur düşman uyumaz” demiş atalarımız. Yani sular durulur, denizler çarşaf gibi olur ama düşman durmaz çalışır, fırsat kollar.

Bir başka harika atasözümüz de “ister isen sulh’u salâh, hazır ol cenge” der. Düşman sürprizini ancak hazırlıklı olanlar püskürtür.

* * *

AA haberinde bu söylediklerimizi de teyid eden 28 Şubat kayıtları var…

Meselâ meşhur Merve Kavakçı hadisesi...

“Merve Kavakçı, 1999 yılında Fazilet Partisi’nden milletvekili seçildi ancak başörtülü olduğu için Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yemin etmesine izin verilmedi.

Kavakçı, Genel Kurul salonuna geldiğinde Fazilet Partisi dışındaki partilerin milletvekilleri ayağa kalkmış, sıraların üzerine vurarak “Dışarı” sloganları atmışlardı. [Náraları, böğürtülei denilse daha doğru olurdu... REB]

Bülent Ecevit’in kürsüye gelerek, (…..) burası hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir. (…..) Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz.” ifadelerini kullanmıştı..”

Bu konuşmanın gerçekleştiği 2 Mayıs 1999 gününden yıllar sonra, 2015 yılının Haziran ayında AK Parti Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, TBMM’de yemin edebilen ilk başörtülü vekil oldu...

Demek ki sırf başörtüsü yasağı ile bakılsa bile, yirmi yıl KADINLARIMIZA ZULÜM yapılmış oldu menfur 28 Şubat sürecinde…

(İnşa’allah yarın devam edeceğiz...) 21.02.2018