22 ŞUBAT-15 TEMMUZ

15 Temmuz ihanetini gerçekleştirenler yargı karşısına çıkmaya başladı.

Darbe girişimini canını pahasına tersine çeviren Ömer Halisdemir’i şehit edenler Sincan’da hesap veriyor.

Ömer Halisdemir gibi, “vatan” mevzu-u bahis olunca gözünü kırpmadan hayatını veren 250 şehidimiz, yüzlerce gazimiz, onlara gıpta eden, meydanlarda destan yatan milletimiz sayesinde bastırıldı 15 Temmuz darbesi…

Maalesef darbelerle lekelenen demokrasi tarihimizde 15 Temmuz gibi başka darbe girişimleri de var.

Bunlardan biri de 1962’nin 22 Şubat’ında yaşandı.

Tam 55 yıl önce…

* * *

27 Mayıs 1960 darbesi Silahlı Kuvvetler içinde emir komuta zincirinin hiçe sayıldığı, askeri hiyerarşinin alt üst edildiği bir darbeydi.

Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun devre dışı bırakılmıştı.

Darbe girişimine karşı çıktığı, hatta önlemeye çalıştığı için, DP iktidarını koruduğu gerekçesiyle Yassıada’da idamla yargılanmıştı.

Generalden yüzbaşıya kadar farklı rütbelerden, hatta farklı dünya görüşlerinden ihtilalci bir kadro…

Hiyerarşik disipline sahip olmaması yüzünden ihtilalci kadro kısa sürede parçalandı, birbirine düştü.

Önce 14’ler olayı patlak verdi.

İdamlara karşı olan, daha milli düşünen ekip tasfiye edildi…

Daha sonra da ihtilalin çekirdek kadrosu birbirine düştü.

Kara Harp Okulu Komutanı Albay Talat Aydemir, Milli Birlik Komitesi içinde yer almamakla beraber oldukça etkindi.

Albaylar Cuntası diye anılan Silahlı Kuvvetler Birliği’nin lideri durumundaydı.

Bu grup, 15 Ekim 1961’de yapılan seçimlerin iptalini, silahlı kuvvetlerin müdahalesini isteyen bir bildiri yayınladı.

10 General 27 Albay ve bir Yarbayın imzaladığı sert bildiride siyasi partilerin kapatılması, Milli Birlik Komitesinin de feshedilmesi “iktidarın milletin hakiki ve ehliyetli mümessillerine tevdi edilmesi” isteniyordu.

Bazı generallerin yan çizmesi ile bildiri yumuşatıldı, Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı seçildi, İsmet İnönü de koalisyon hükümetinin başbakanı oldu.

Gelişmelerden hoşnut olmayan Aydemir bir darbe planı yaptı.

Planın öğrenilmesi üzerine Aydemir ve arkadaşları Ankara dışına tayin edildi.

Bunu hazmedemeyen Aydemir, 22 Şubat’ta Harp Okulu öğrencilerini harekete geçirdi, Ankara’daki bazı askeri birliklerin desteğini de alarak darbe girişiminde bulundu.

Çankaya’da Cumhurbaşkanının başkanlığındaki kriz toplantısını basan Fethi Gürcan, Aydemir’e “Ne yapayım” diye sordu.

Aydemir “Bırak gitsinler” deyince her şey değişti.

İnönü “işte şimdi kaybettiler” demekten kendisini alamamıştı.

Gerçekten de o anda kaybettiler.

Darbe bastırıldı.

Yapılan pazarlık sonunda darbeciler emekli edilerek yargılanmaktan kurtuldu.

Ama ders almadılar.

Aydemir, bir yıl sonra 21 Mayıs 1963’te yeni bir darbe girişiminde daha bulununca yargılandı ve 5 Temmuz 1964’te idam edildi.

* * *

Şimdi 15 Temmuz’cular yargı karşısında.

Millet nazarında çoktan idama mahkum edilseler de idam cezası yasalarımızdan kaldırıldığı için ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorlar.

Darbelerin memleketi ne kadar geri götürdüğünü, darbe girişiminde bulunanların hayatlarının karardığını unutanlar şimdi hesap veriyor.

Boşa söylememiş merhum Akif:

Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?