15 TEMMUZ VE BERİSİ (ÖTESİ DEĞİL)-2

Fetö meselesinde cevabı henüz bulunamayan bazı sorular vardır. Bunlardan biri şudur; Fetö’nün dinlerarası diyalog çalışmaları 15 Temmuz 2016’da ortaya çıkmadı. Türkçe olimpiyatlar adını verdiği kızlı-erkekli Adnan Oktar’dan çok farklı olmayan şarlatanlıkları cümle âlemce biliniyordu. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden çok önce bunlar bangır bangır yapıldı.

Şimdi denilecek ki, dinlerarası diyalog ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün ne alakası var? Efendim, fetö örgütünün temel hususiyeti aldatmak değil miydi? Bu örgüt herkesi kandırarak devletimizin bütün kılcal damarlarına nüfuz etmedi mi? Sadece devletin değil milletin de harim-i ismetine girmedi mi? Yani aziz milletimizin tertemiz niyetlerle vermiş olduğu sadakat, zekat ve bağışları alırken dinî bir hüviyet içinde olmadı mı? İşte bu ve benzeri zeminde fetö hem devleti temsil edem iktidarları hem de milleti kandırarak 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne kadar geldi.

Soruyu tekrar hatırlatalım; fetö’nün dinlerarası diyalog çalışması 15 Temmuz darbe teşebbüsünden önce bilindiğine göre ve bu mesele inancımızı ilgilendirdiğine göre; bu hususta milletimizi kim aydınlatmalıydı?

Çağdaş Kadınlar Derneği mi, dinlerarası diyalog sapıklığını Türk milletine izah edecekti?

Kanarya sevenler derneği mi, ehl-i sünnet anlayışını milletimize anlatacaktı?

“Koç” gibi ve Arslanlar gibi Fenerbahçe kulübünün başına geçen Koç Başkan mı Türk milletinin direnç noktalarını halka anlatacaktı?

Söyler misiniz kim anlatacak milletimizin temel değerlerini halkımıza?

Milletimizin bağrından çıkmış ve devletimize yük olmadan meccanen Kur’an okutan ehl-i sünnet kuruluşlarını 12 Eylül darbecisi Kenan Evren’e ihbar edenler mi, toplumu bu sapık yapıyla ilgili aydınlatacak?

Kabul edelim ve teslim edelim ki, 15 Temmuz darbe teşebbüsünü irtikap eden yapı Türk-İslam tarihinin en menfur ve en şedit örgütüdür.

Şimdiye kadar otaya çıkan gelişmelerden, bir kısım darbeci fetöcülerin itiraflarından anlaşıldığına göre bu hain darbe teşebbüsünün arkasında Amerika vardır. Amerika fetö’yü kullanarak darbe teşebbüsünü icra etmiştir.

Fetö’nün 15 Temmuz darbe teşebbüsünü icra ederken yalnız olmadığını belirtmek mecburiyetindeyiz. Fetö’nün yanında 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ilk saatlerinde “tecrübeli” darbeciler vardı. “Yurtta sulh” konseyi kavramı sizlere bir şeyler çağrıştırmıyor mu?

Tecrübeli darbeciler derken 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini gerçekleştiren zihnî yapıyı kast ediyoruz. Bu tecrübeli darbeciler, darbe saatinin öne çekilmesi ve ilerleyen saatlerde aziz milletimizin beklenmeyen direnişi ve şüphesiz Cenab-ı Hakk’ın yardımıyla başarısızlık görüntüsü vermeye başlamasıyla “darbe karşıtı” bir vaziyet almışlardır. Bizim şu ana kadar yapabildiğimiz tespit budur.

Darbelerin tekerrürünü önlemenin bizce üç temel prensibi vardır;

  1. Adli tedbirler
  2. İdari tedbirler
  3. İtikadi tedbirler

Devletimiz birinci ve ikinci şıktaki tedbirleri almış ve almaktadır. Birinci şıktaki tedbir acilen alınması gerekiyordu. Bu mümkün olduğu kadar yapılmıştır ve yapılmaktadır. Mağduriyetlerin asgariye indirilmesi şüphesiz daima vardı. Ama bu yapının derinliği ve yukarıda izahını yapmaya çalıştığımız son yüz yıllık sosyo-kültürel dokumuzun zedelenmesi sebebiyle teşhis hususunda zorlukların ortaya çıktığını kabul etmek mecburiyetindeyiz. Bundan dolayı önleyici tedbirlerin alınamadığını görmekteyiz.