KÜTÜK
“Kütük; gerçek anlamı ile kesilmiş ağacın kök ve dallarından arındırılmış gövdesidir. Mecazi olarak da görgüsüz, yontulmamış, kaba kişidir. İster gerçek isterse mecazi anlamı ile alın kütüğün kelime olarak en belirgin özelliği ister soldan sağa istersen sağdan sola doğru okuyun; değişmez kütük, kütüktür. Diyeceksiniz ki bu kütük başka kütük, gerçek anlamı ile de insana benziyor.”
“Vallahi haklısınız, benzemek ne kelime şekil olarak da mecazi olarak da insanın ta kendisi!
Kütük! Dön tersinden oku! Kütük!”
Peki, Ya Cahil?
Cahil, bilgisiz, öğrenim görmemiş, ilimden irfandan nasibini almamış kişilerin sıfatıdır. Cahil temelde bir bilgisi olmadığı için çabuk kandırılır ve inandırılır. İnandığı önyargılardan ise kolay kolay vaz geçmez. Ne demişti Albert Einstein: “Önyargıları değiştirmek atomu parçalamaktan zordur.
”O halde hedef ne olmalı?
Hedef, insanları cahil bırakmalı. İnsanın insana secdesi etmesinin başka yolu yöntemi yoktur. Yeni değil bu! Allah’ın insanoğluna bahşettiği beynini kiraya verirse Allah'a kulluk edeceğine o beyni azcık kullanan din simsarlarına secde ederse, okumazsa, ilim öğrenmezse... Allah’ın kendisine bahşettiği 86 milyar nöron ve sayısız sinaps bağlantısıyla saatte 273.6 kilometreye varan sinir sinyalleri, tahmini 300 yıl süren HD filmine eşdeğer olan 2.5 milyon gigabayt hafızası olan beynini kullanmazsa, böylesi bir nimetin kıymetini bilmezse…
“Yani KÜTÜK olursa diyorsanız…”
Evet, aynen öyle diyorum.
***
EŞEKLE AYNI SEVİYEYE DÜŞMEK
Derler ki ormanlardan birinde bir kurt ile bir eşek tartışmaya başlamışlar. Kurt, çimenin yeşil olduğunu söylerken eşek çimenin mavi olduğu ısrarını sürdürmüş. İş kavgaya varınca maymun girmiş araya. “Yahu” demiş, “ne var bu kadar inada, ısrara, kavgaya varın kralımız aslanın huzuruna o söylesin çimenin rengini…
Bu öneri kurtla eşeğin aklına yatmış. Birlikte gitmişler ormanlar kralı aslanın huzuruna ve anlatmışlar konuyu. Aslan, dinlemiş her ikisini de sonunda eşeği haklı bularak kurda bir ay hapis cezası vermiş.
Eşek sevinçle anırarak aslanın huzurunu terk ederken kurt şaşkın, eşeğin ardından bakakalmış sonra da dönmüş aslana: “Yahu kral”, demiş; “gerçekten sen de çimenin rengini mavi olarak mı görüyorsun?”
Aslan: “Asla, elbette çimen yeşildir...”
Kurt: “O halde, neden eşeği haklı buldun, bana bir ay hapis cezası verdin?”
Aslan: “Neden olacak, eşekle aynı seviyeye düştüğün ve tartıştığın için”, demiş...
***
SABAHIN SAHİBİ VAR!
Kralın biri demircinin güzel karısına göz koymuş. Nasıl etsem de demircinin elinden güzel karısını bir gerekçe göstererek elde etsem, diye kara kara düşünürken dalkavukları kralın imdadına yetişmiş.
“Efendim, bu konuda yapacağınız tek şey bir bahane ile demirciyi astırmaktır. Demirciyi astırırsanız karısı size kalır. Bunun üzerine Kral hemen demirciyi huzuruna çağırmış.
“Bana bak çivi yapmakla övünene, kendini beğenmiş demirci bana yarın sabaha kadar 1000 adet çivi yapacaksın. Yapamazsan şafakta asılacaksın.”
Bir günde 1000 çivinin yapılaması mümkün değilmiş; ama demirci hiçbir endişe duymamış. Kaygılanan yakınlarına da; “sabahın sahibi var” demiş ve çivi yapmaya koyulmuş. Bütün gece çalışmış; ancak 77 çivi yapabilmiş.
Şafak sökmeye yakın saraydan askerler koşarak gelmişler. Demircinin yakınları ‘eyvah!’ derken, askerler demirciye:
“Ne kadar çivi yaptıysan hemen ver! Kral öldü, tabutuna çakacağız”, demişler.
***
HİÇ BİR SUÇ CEZASIZ KALMAZ
Atalarımız; “keser döner sap döner gün gelir hesap döner” diye boşuna söylememişler. Ben adım gibi biliyor ve inanıyorum ki her gecenin bir sabahı, her karanlığın bir aydınlığı olduğu gibi her haksızlığın ve zulmün de sonu ve mutlaka bir karşılığı vardır. Bir gün; ama mutlaka bir gün yapılan her kötülüğün, kinin ve çirkinliğin hesabı sorulacaktır. Azıcık da olsa inancı olan kişi işlenen hiçbir suçun cezasız kalmayacağını bilir.