Türk Devletleri Teşkilatı’nın üç üyesi Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan GKRY’e büyükelçilik açması, kamuoyunda tepki topladı. Türk cumhuriyetlerinin bu tepki çeken bu hamlesini, Gazeteci Abdurrahman Dilipak şu başlıklar altında ele aldı.

BİZ TRUMP’LA DOSTUZ, ONLAR NETENYAHU İLE DOST, NE FARKI VAR! 

Gündemdeki konular hakkında açıklama yapan Dilipak;

“Türkiye’nin ve KKTC’nin içine düştüğü/düşürüldüğü durum son derece can sıkıcı. KKTC’de başörtülülerin okullara alınmaması için yürüyüş yapılıyor, Gazze için değil. KKTC bugün şabat’ın en önemli üslerinden biri. Fuhuş, Kumar ve Uyuşturucu ile anılıyor. Serbest bir oylama yapsanız, birleşme, ya da İngiltere, AB ile birlik olma kararı çıkar.

Dünyada garip şeyler oluyor. Türkiye Azerbaycan’da İsrail ile masaya oturuyor. İsrail “kırmızı çizgimiz” diye, Türkiye’nin Suriye’de askeri üs bulundurmamasını istiyor. Ama kendinin Azerbaycan’da üssü var. Suriye’deki Türk üssünü gidip vuruyor. Vurduğu üs Türkiye sınırından kara yolu 400, hava yoluyla 300 km. Biz Suriye üzerinde vesayet hakkına sahibiz, dindaşız, 100 yıl önce tek devlettik, orada ciddi bir Türkmen nüfusu var. Ortak sınırımız var. Ama  İsrail’de bunlardan hiç biri yok, arada binlerce km mesafe var ve Azerbaycan’da askeri üsse sahip. Bakü’de bize Suriye’de askeri üs kuramazsın diyorlar.

Azerbaycan Gazze’ye karşı İsrail’i destekliyor. Bizimle kardeş, onlarla dostlar. Biz Trump’la dostuz, onlar Netenyahu ile dost, ne farkı var! Azeriler de şöyle diyecektir: Dostumun dostu benimde dostumdur. Aliyev, Netenyahu’nun dostu olunca, onun da dostu Trump ise, biz de Trump ile dost olunca, yine ayrımız gayrımız kalmıyor sanki! Siyasetin de bir ahlakı olmalı ama bu hesapla, bu işin neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Abbas’ın yönetimindeki Filistin yönetiminin bugünkü Azerbaycan yönetiminden ya da tek parti CHP’sinden ne farkı var. Kurdurmaya çalıştıkları Kürdistan’ın da dahlanist Filistin’den bir farkı olmayacak bu gidişle.” şeklinde konuştu.

TÜRK DÜNYASI BUHARLAŞTI

Türk dünyasının tutumu hakkında Dilipak, “Özbekistan, Kazakistan Türkmenistan Kıbrıs Rum kesimine büyükelçi atadı. BAE’deki Şarjah emirliğinin Emiri, bir konferans vermek için Ermenistan’a gitti diye, neredeyse ilişkilerimizi kesecektik. Peki şimdi bu durumda bu ülkelerde ilişkilerimiz ne olacak?

Türk dünyasında, Türk Devletleri Teşkilatında Türkiye ile birlikte Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan var. 2 de gözlemci devlet var: Türkmenistan ve Macaristan. Hadi KKTC’yi de sayalım. Türkiye’nin nüfusu 85 milyon, Azerbaycan 10 milyon 400 bin, Kazaklar 20 Milyon, Kırgızlar 7.1 milyon, Özbekler 36.8 milyon. Gözlemci ülkeler  Türkmenler 7 milyon, Macarlar 9.6 milyon, KKTC 400 bin. Ayrıca bir de Tacikistan var, onlar da 10.7 milyon. Toplam olarak, Türkiye hariç hepsi, yedekleri ile birlikte 100 milyon ediyor. Macarlar gözlemci ama Türkiye’den sonra en büyük Türki devlet olan İran bu yapıda gözlemci olarak bile yok.

Bakın, TDT’de Türkiye ve Azerbaycan’daki asli üyelerin  3’ü de Kıbrıs Rum kesiminden yana.” dedi.

BİZ NEREDE YANLIŞ YAPTIK?

Öz eleştiri yapılması gerektiğini söyleyen gazeteci, şunların altını çizdi;

Şimdi bizim oturup düşünmemiz gerek, “biz nerede yanlış yaptık?” diye. TİKA’dan bir açıklama yok. Türk dünyasının ak sakallısı, Binali Yıldırımdan ses seda yok. Türkiye’nin dünyada lider ülke sıfatına yakışıyor mu bu durum. Türk dünyası içinde bile itibarımızın ne durumda olduğu ortada. İsraile karşı Suriye konusunda Bakü’de düştüğümüz durum ortada. KKTC’nin hali pür melali ortada. Azerbaycan da öyle. Peki geriye kim kaldı. Kimse yok ortada. İslam ülkeleri, Arap dünyasının hali malum. Gazze konusunda Katar’la yakın temas içinde gibi gözüküyorduk, o da gitti Yunanistan’da İsrail’le ortak tatbikata katıldı. Daha önce ABD’nin daveti ile Afganistan’a gittik, yine ABD’nin daveti ile Somali’ye, Bosna’ya, Kosova’ya gittik. Bugün Somali 3’e bölünmüş.  Sudan ve Libya’da durumumuz yarın ne olur belli değil. Suriye’de bile durumumuz henüz netlik kazanmadı, İsrail’le pazarlık için masaya oturuyoruz.”

KKTC’DE ŞABAT ÜSSÜ, AZERBAYCANDA İSRAİL ÜSSÜ

Ankara yönetiminin ikili tutumunu eleştiren Abdurrahman Dilipak,

“Biz ABD ile, İngiltere ve AB ülkeleri ile dost, müttefik ve stratejik ortaklık statüsüne sahibiz. BOP’un “eş başkanı’yız”. Biz AB’ye girmek isteyince iyi, KKTC girmek isterse kötü, bunu kimseye anlatamazsınız. KKTC Rumlarla birlik olursa otomatik olarak AB üyesi oluyor. Biz de Yunanistan’la aynı birliğe girmek istemiyor muyuz. Türkiye bir ABD’ci oluyor, bir Rusya’ya yaklaşıyor, bir AB’lilerle beraber oluyor, “Bir yol, bir kuşak projesi” gündeme gelince, Çin’le yakın ilişki kurmak istediğimiz için Doğu Türkistan’ı görmezden gelebiliyoruz. “Mavi boncuk politikası” ile bugüne geldik, ama yol bitti.

"BİZE HELAL OLAN NİYE ÖTEKİLERE HARAM OLUYOR?"

“Dostumuz Trump, Dostumuz Putin” derken ortada kaldık. Zaten NATO üyesiyiz. Peki, Kazakistan, Özbekistan, Kızgızistan, AB fonlarından yararlanmak, İngiltere ile yakınlaşmak, ABD’nin desteğini almak için onlara yaklaşırsa niye kötü oluyor. O zaman biz onlara kötü bir örnek olmuş olmuyor muyuz. Onlar da bizi taklit ediyorlar sonuçta. Onların gözünde biz aslında artık “kendisi himmete muhtaç bir dede, nerede ki gayrıya himmet ede” konumunda. Övünürken mangalda kül bırakmıyoruz da, manzara ortada. Türkiye yüzyılı falan hikayelerine, algı mühendislerinin hipnozu altındaki partizanlardan başka fazla inanan da yok. Onlar hem bu Avrupa fonlarından yararlanmak, hem ekonomik, hem siyasi, hem de güvenlik açısından kendilerini güvende hissetmek istiyorlar. Yarın Gürcistan, Ermenistan da batının kapısını çalacak.  Rum Ortodoks kilisesi de gidip beyaz sarayda himaye istemedi mi? Ankara şu soruya cevap vermeli: Bize helal olan, ötekilere niye haram oluyor?” sözlerini bir soru ile bitirdi.

TÜRKİYE MİZAH KONUSU OLMAKTAN KURTULMALIDIR

Değerlendirmesini şu sözler ile bitirdi Dilipak;

“Turhan’ın şu karikatürü Türkiye’nin içine düştüğü durumu anlatan şu karikatürün muhatabı olmaktan kurtulmadığı sürece, “Türkleşmek, İslamlaşmak, Batılılaşmak” şeklindeki 3 tarzı siyasette, İslamlaşma diye yola çıkıp, batı ile bütünleşme yolunda karar kılınca, olan oldu. Gideceği limanı bilmeyen kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz. Bunu bir iyi niyet yanılsaması olarak görenler varsa, hatırlatmak gerekir ki “Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir”. İklim yasası, İstanbul sözleşmesi gibi düzenlemeler, Gazze konusundaki zikzaklar aslında bazı gerçeklerin anlaşılıp yanlıştan dönmek için bir fırsat olarak değerlendirilmezse, bu yalnızlık çok daha can yakıcı, can alıcı, içinden çıkılması daha zor, siyasi, ekonomik, içtimai bir sürece evrilebilir. Evet, çözüm için Türkiye’nin bir an evvel siyaseten mizah konusu olmaktan kurtulması gerek.”

Turhan Selçuk Jpeg

(Nisan 2006’de AB üyelik sürecini eleştiren Turhan Selçuk'un Avrupa Birliği'ni yavrularını emziren dişi domuz, Türkiye'yi ise anaç Domuzu emmek için kapıda bekleyen kuzu olarak çizdiği karikatür)

Muhabir: Beyzanur Akar