Yüzyıllar boyunca, mumyalanmış cesetler, kafatasları ve diğer vücut parçaları İngiltere’ye ve diğer eski sömürgeci güçlere taşındı. Çoğu zaman bu kalıntılar savaş ganimeti olarak ya da ticari mal gibi satılmak üzere müzelere konuldu.
Sömürge Mirasını Temizleme Çabaları
Bu uzun süredir devam eden soruna karşı bazı girişimler olsa da, İngiltere genelindeki müze ve üniversiteler gibi birçok kurumda hâlâ Afrikalıların kalıntıları bulunuyor.
"Arşivleri Sömürgecilikten Arındırma" projesinden Connie Bell, İşçi Partisi Milletvekili Bell Ribeiro-Addy’nin öncülüğünde dün düzenlenen bir parlamento etkinliğinde, "Atalarımızın insanlığının ellerinden alınmasına izin veremeyiz" dedi.
Kasım 2024’te Ribeiro-Addy, konuyu parlamentoya taşıyarak, müzayede evlerinin sömürge dönemine ait insan kalıntılarını çevrimiçi satış platformlarında ve sosyal medyada sattığını açıkladı.
Bu açıklamadan bir ay önce, İngiltere’nin Oxfordshire bölgesindeki Tettsworth Müzayede Evi, Batı Afrika’daki İkoi halkına ait kafatasları da dâhil olmak üzere bazı insan kalıntılarını açık artırmaya çıkarmış, ancak yerel halk ve aktivistlerin tepkisi üzerine satıştan çekmişti.
İngiltere Başbakan Yardımcısı Angela Rayner, Ribeiro-Addy’nin aktardığı olayların dehşet verici olduğunu belirterek konunun tartışılmaya devam edeceğini söyledi. Ribeiro-Addy ise dün yaptığı açıklamada, Kültür Bakanı ile yakında bir toplantı yapılacağını duyurdu.
Parlamentodaki çok partili grup, hükümete sunulacak 14 öneri hazırladı. Bunlardan biri, insan kalıntılarının ticari bir mal olarak görülmesini yasaklayarak, satışlarının tamamen suç sayılmasını içeriyor.
Müzedeki İnsan Kalıntıları
Afrika’daki sömürge döneminin zirvesinde, Avrupalı bilim insanları ve antropologlar, insan kalıntılarını inceleme amacıyla aktif olarak topluyordu. Bu uygulamalar, Avrupa’nın dünyadaki merkezi konumda olduğu, diğer bölgelerin ise geri planda kaldığı anlayışına dayanıyordu. Aynı zamanda, ırksal üstünlük ideolojilerini pekiştirmek ve Batı’nın hâkimiyetini meşrulaştırmak amacı taşıyordu.
Sömürge savaşlarında, güç dengesizliği ve savaşın acımasız doğası, insan kalıntılarının yağmalanmasını yaygın bir uygulama haline getirdi ve 19. yüzyıllarda, beyin korteksini sınıflandırma ve frenoloji (kafatası bilimi) gibi sahte bilimsel yaklaşımlar ortaya çıktıkça, insan kafataslarına olan talep arttı. Bu kalıntılar, doğa bilimlerinde ırksal ayrımcılığı destekleyen sözde bilimsel teorileri pekiştirmek amacıyla kullanıldı.
İngiltere, sömürge döneminde dünyanın dörtte birini kontrol ederken, pek çok tarihi eser ve kültürel mirası yağmalayarak kendi müzelerinde sergiledi. Ancak günümüzde eski sömürge ülkeleri, bu eserlerin ve kalıntıların hâlâ İngiltere’de tutulmasının hiçbir meşru gerekçesi olmadığını savunuyor.