“Trump meseleye pragmatik yaklaşıyor”
“İklim kanunu” konusu, savunanları ve taraftarlarıyla birlikte oldukça politize olmuş bir mesele haline geldiğini söyleyen Öz, “Burada “ama şu da bir hakikat değil mi?” diye sormak gerekiyor. Mesela bugün Trump diyor ki: “600 sene sonra 1 santimetre yükselecek bir okyanusun kime ne zararı olacak? Hatta yeni sahil alanları doğurur.” Trump, meseleye oldukça pragmatik bir şekilde yaklaşıyor. Bu nedenle kömür madenlerinin veya diğer fosil yakıtların kullanılmasında herhangi bir sakınca görmüyor” şeklinde konuştu.
“Enerjiyle çalışan tesislerin hava kirliliği oluşturduğunu görüyoruz”
Türkiye’de de kömürle çalışan fabrikalar varlığından ve o bölgelerin dolaşıldığında, hava kirliliğinin ne durumda olduğunun görülebildiğinden bahseden Öz, “Bacalara takılan filtreler ve benzeri teknolojilerle bu kirlilik azaltılmaya çalışılıyor ama mevcut haliyle bile, kömür kullanılan santrallerin veya termal enerjiyle çalışan tesislerin nasıl bir hava kirliliği oluşturduğunu görmek mümkün” şeklinde ifade etti.
“İstanbul’un geçmişine bakın, kömürün yoğun olarak kullanıldığı yıllarda havanın ne kadar kirlendiğini hatırlayın. Çin’e bakın; bazı günlerde hava kirliliği yüzünden sokakta yürümek neredeyse imkânsız hale geliyor”
Bu tür faaliyetlerin doğaya, insana ve diğer canlılara zarar vermediğini savunmanın, gerçeklikten kopuk bir yaklaşım olduğunu savunan Öz, “Bu durum, aşı karşıtlığında da benzer şekilde karşımıza çıktı. Elbette aşıyı sorgulayabilirsiniz. Aşının kim tarafından, hangi yöntemle üretildiğine dair güvensizlikleriniz olabilir. Ama ortada bir gerçek var mıydı? Vardı. İnsanlar öğrendi mi? Evet. Bu, aşının bir laboratuvarda üretilmiş olması gerçeğini değiştirmiyor. Yani bu durum, aşının sonuçlarının da bir hakikat olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz” şeklinde örnek verdi.
“Aşı gerçeği: Çocuk ölümlerindeki düşüş göz ardı edilemez”
“Aşıları eleştirebilirsiniz ama bugün geleneksel yöntemlerle geliştirilen çocuk aşılarının, çocuk ölümlerini ne kadar azalttığını da göz ardı edemeyiz” diye konuşan Öz, önceki dönemlerdeki ölüm oranlarıyla bugünkü sanitasyon tedbirleri ve aşıların etkisi karşılaştırıldığında, çocuk ölümlerinin büyük oranda azaldığının görüldüğünü belirtti.
“İklim konusunda da hakikatleri görmezden gelmeyelim”
Faydası ve zararıyla birlikte meseleleri sağlıklı bir şekilde değerlendirmek gerektiğini belirten Öz, “Ancak, iklimin değişmediğini, insan eliyle ortaya çıkan çevresel tahribatların bir sonucu olmadığını savunmak, bana göre konuya son derece politize bir bakış açısıyla yaklaşmak anlamına gelir. Bu da hakikatleri görmezden gelmek demektir” şeklinde konuştu.
“Artısıyla eksisiyle, mantıklı ve dengeli bir zeminde değerlendirme yapılmalıdır”
Son olarak Öz, “Evet, bazı yönlerini eleştirebilirsiniz ama insan eliyle yapılan faaliyetlerin doğaya, iklime ve hayata zarar vermediğini iddia etmek; gördüklerimizi, yaşadıklarımızı inkâr etmek olur. Bu da sağlıklı bir mukayese yapamamak demektir. Ben açıkçası bunu kabul edemem. Artısıyla eksisiyle, mantıklı ve dengeli bir zeminde değerlendirme yapılmalıdır. Şu çok açık ki; insan eli bugün doğayı tahrip ediyor. Bu, artık çok yaygın bir kanaat. Bu yüzden, iklimin, canlıların, havanın, suyun ve toprağın korunduğu bir hayat zemini inşa etmemiz gerekiyor. Evet, doğanın sunduğu nimetlerden, enerji kaynaklarından yararlanalım ama bu, insanların ölümüne, doğanın tahribine, içme sularımızın kirlenmesine veya yok olmasına neden olmamalı. Böyle bir bakış açısını, bu çağda doğru bulmuyorum” diyerek noktaladı.