Tartışılan İklim Kanunu’nun küresel bir projenin uzantısı olduğunu iddia eden Dilipak, iddialarını şu başlıklarla ele aldı. İşte tüm merak edilenler...

“HER ŞEYİN HAKKI VAR AMA İNSANIN HAKKI YOK”

İklim Kanunu’nun Covid’den daha tehlikeli olduğunu vurgulayan Abdurrahman Dilipak konu hakkında “İklim Kanunu, bizim için Covid’ten daha büyük bir beladır. Biz bu belayı şu anda da yaşıyoruz. Nasıl yaşıyoruz? Bakanlık tamimleri ile yaşıyoruz.  Çünkü Kyoto ve Paris’te anlaşmalara imza konuldu. O günlerden bugünlere İklim Kanunu’nun içeriği aslında uygulanıyor. Kanun bu uygulamalara yasal çerçeve sunmak için çıkarılmak isteniyor. Bu kanun ile birlikte çıta daha da yükseltilecek. Karbon ayak izi bahane edilerek bir toplumun hayat damarları olan tarım, hayvancılık ve sanayi alanları çürütülecek. Karbon ayak izi bahane edilerek yürüdüğünüz mesafeye karışılacak, vergi istenecek. Kullandığınız arabaya, eve, tarım alanına karışılacak, mülkiyet kaldırılarak ortaklaştırılacak. Hayvan eti yememiz engellenecek, yerine böcek tüketmemiz istenecek. Dünyanın en az kazanan ülkelerinden biri olmamıza rağmen dünyanın en ağır vergilerini ödeyen milletiz. Verginin vergisi dahi alınırken bir de başımıza karbon vergisi çıkarılacak. Buna nasıl müsaade ediliyor, anlayamıyorum. Gözleri var görmüyorlar. Kulakları var duymuyorlar. Kalpleri var hissetmiyorlar. İstanbul Sözleşmesi’ni de Lanzarote’yi de hayvan haklarını da böyle geçirdiler.” yorumunda bulundu.

“BU YASAYI GEÇİRMEZLERSE BAŞKA YAPTIRIMLARLA KARŞILAŞMAKTAN KORKUYORLAR”

İklim Kanunu’nu geçirmek isteyenlerin uluslararası güçlerce sıkıştırıldığını iddia eden Dilipak:

“Bu denli tepki alan İklim Kanunu’nda ısrarcı olunmasının nedeni taraftarlarının dosyalarının olması ve para almış olmalarıdır. Dünyayı en çok kirleten o beş ülke, dünyanın geri kalanından daha fazla kirlettiği halde bu anlaşmalara imza koymuyorlar. Ancak Türkiye gibi dünyanın kirlenmesine çok da katkısı olmayan ülkenin bu yasayı kabul etmesinin başka bir izahı yok. Para aldılar ve bu yasayı geçirmezlerse başka yaptırımlarla karşılaşmaktan çekiniyorlar.” dedi.

Tepkilere neden olmuştu! İklim Kanunu Teklifi geri çekildi Tepkilere neden olmuştu! İklim Kanunu Teklifi geri çekildi

“BU ANLAŞMADAN AÇIKMASI, GİRMESİNDEN DAHA ZOR”

İklim Kanunu’na girmenin çıkmaktan daha zor olduğunun altını çizen Abdurrahman Dilipak

“Bu gibi anlaşmalardan çıkmak, girmekten daha zor. Misal İstanbul Sözleşmesi’nden çekildik deniyor. Ancak yasayı değiştiremiyorlar çünkü bir sürü angajmanı var. Bu kanunun da öyle. Bu işe girersek çıkmak için bir sürü tazminatı var. Yarın ayrılmak daha zor olacak. Kendileri de biliyor ki milletvekillerinin çoğu genel kurula katılmamaya çalışıyor. Ancak katılmamak çözüm değil. Haksızlığının karşısında susmamaları gerekir.” diyerek düşüncelerini belirtti.

“İKLİM KANUNU BİR DÜNYA SAVAŞINDAN DAHA BÜYÜK BİR FELAKETE NEDEN OLACAK”

İklim Kanunu’nun Trans-Hümanizm planının bir parçası olduğunda ısrar eden Dilipak,

“Dünyada küresel bir güç trans hümanizm adı altında insanı ve insanlığı dönüştürmek istiyor. Bu dönüştürülen dünyada 8 milyarlık insanlık nüfusu 500 milyona düşürmek istiyorlar. Sadece nüfus azaltma da değil insanları çiplere entegre ederek yönetmek istiyorlar. Bu planları 2000’li yıllardan itibaren gerçekleştirilmeye başladılar. Covid de bu planların bir parçasıydı. Covid yüzünden ölen insan sayısı II. Dünya Savaşı’ndan ölen insan sayısından fazladır. Şu an bu planların pik noktasındayız. Bu cepheyi kaybedersek İklim Kanunu bir dünya savaşından daha büyük bir felakete neden olacak. Bu yasayı İstanbul Sözleşme ile kıyaslamasınlar. Ondan daha büyük bir felaket” şeklinde konuştu.

“ŞARTLARI KABUL ETMEZSENİZ EVİNİZ, MAHALLENİZ İZOLE EDİLECEK”

Küresel bir komplo ile karşı karşıya olduğumuzu düşünen Dilipak düşüncelerini;

“Bu kanun ya da komplo, gelişmiş ülkelerin gelişmemiş veya gelişmekteki ülkeleri frenlemesi için yapılan sinsi bir uygulama değil. Bu kanun ve komplo bundan daha büyük, küresel çapta insanlığa karşı gerçekleştirilen bir komplo. Bunu da gizlemiyorlar. Biz yeryüzünde ölümsüz bir cennet inşa edeceğiz diyorlar. Bunlar intiharı birkaç ülkede yasallaştırdılar.  Ötenaziyi hak görüyorlar. Cesetleri yakıyorlar. Gömmek bile istemiyorlar. Diğerlerini de hayvanın maması ya da tarım gübresi yapmak istiyorlar. Bütün dünyayı takip ediyorlar. Sizin evinizi dahi takip ediyorlar. Evinizin üzerinde ne kadar gaz var filan biliyorlar. Diyebilirsiniz ki bizim orada hiç sanayi yok, bizi nasıl takip edebilirler? Diyecekler ki rüzgâr getirmiş. Eğer şartlarını kabul etmezseniz eviniz, mahalleniz izole edilecek. Oraya akıllı araba, cep telefonun sinyali verilmeyecek. Fabrikaların üretimi engellenecek belki fabrikalar kapatılacak. Nabızlarımız, adımlarımız kayıt altına alınıyor. Evlerimiz de akıllı eve dönüşürse evlerimizin içine kadar girebilecekler. Karbon ayak izinden dem vuranlar neden radyoaktif kirlenmeden radyasyon kirlenmesinden söz etmiyorlar? Çünkü telefonlar vasıtasıyla bizi izliyorlar. Bizi artık insanlar izlemiyor sadece yapay zekalar izliyor. Yapay zekâ bizi denetliyor, belirli kelimeleri yararlı ve zararlı görerek bizi manipüle ediyor. Zaten beynimizi işgal ettiler. Sosyal medya ile kalbimizi işgal ettiler. İnsanlarımız deist, ateist oldu. Midemiz bile işgal altında. Damarlarımız tıkanıyor. Kalp krizleri 40 yaşına kadar düştü. Dubai’de sel felaketine neden olan bulutlar yapay bulutlardı. Artık rüzgârı, bulutları, yağmurları etkilemek için çabalıyorlar. Hatta Haarp teknolojisi ile potansiyel depremleri tetikleyebilecekler. Yeni bir dünya kuruluyor. Bu dünyanın temeli akıllı şehirler, akıllı evler ve akıllı trafolardır. Bütün bunları düz bir okuma ile göremeyebilirsiniz ancak etraflıca bakınca gerçeği göreceksiniz.” sözleriyle özetledi.

“DÜNYANIN BÜTÜN NAMUSLU, BİLGİLİ, DÜRÜST VE CESUR İNSANLARININ BU GLOBAL TEHDİDE KARŞI BİRLEŞMESİ GEREKİR”

İktidar ve muhalefetin birbirlerinin muadili olduğunu söyleyen Abdurrahman Dilipak; “Uluslararası sistemin talepleri karşısında iktidar ve muhalefet arasında hiçbir fark bulunmuyor. Yerli ve milli hareketler ilse ülkelerinin hak ve hukuklarını korumaları gerekir. İçinde bulunduğumuz sistem din, ahlak, hukuk açısında da reddedilmesi gereken bir sistem. Marksistlerin bir lafı vardı. Dünyanın bütün işçileri birleşin diye. Dünyanın bütün namuslu bilgili dürüst ve cesur insanlarının bu global tehdide karşı birleşmesi iş birliği yapması gerekir.” dedi.

Dilipak, “Trump, bizden ülkemize ve halkımıza ihanet etmemizi istiyor” Dilipak, “Trump, bizden ülkemize ve halkımıza ihanet etmemizi istiyor”

“İSRAİL’DE BİLE AKIL VE VİCDAN SAHİPLERİ DAHA ÇOK DİRENÇ GÖSTERİYOR”

Karşı karşıya olduğumuz küresel komploya karşı en az direnç gösteren ülkelerin İslam ülkeleri olduğunu belirten Dilipak, “Dünyadaki bu tehdide karşı en az direnç gösteren ülkeler İslam ülkeleridir. Batı da hatta İsrail’de bile akıl ve vicdan sahibi insanlar bile çok daha direnç gösteriyorlar. Maalesef adına İslam ülkesi denen ülkelerden bu direnci göremiyoruz. Bakın onların cesareti bizim korkaklığımız kadardır. Onun için bu korkaklar da en az o Siyonistler kadar suçludur. Çünkü onların cüret ve cesaretinin arkasında bizim korkaklığımız yatıyor.” sözleri ile ifade etti.

“DİN VE DİN BÜYÜKLERİNİZİ İLAH VE RAB EDİNMEYİN”

Medyanın kasıtlı olarak bu konuya uzak kaldığını ima eden Abdurrahman Dilipak, bunun nedenini “Ana akım medya bundan bahsetmiyor. Covid günlerinde de böyleydi. Partizanlar da lider ne derse ona uyarız diyorlar. Partililer demiyorum partizanları kast ediyorum. Halbuki Kur’an-ı Kerim din ve din büyüklerinizi ilah ve rab edinmeyin diyor. Gözlerindeki at gözlüğüyle liderimiz böyle bir şey yapmaz diyorlar. İşte onların yapıp yapmadıklarını İstanbul Sözleşmesi’nde de gördük. Lanzoret'de da gördük başka konularda da gördük. Hayır, biz sözü dinler doğrusuna tabi olur yanlışına karşı çıkarız. O partizanlar da daha sonra uyanacaklar. Covid konusunda o direnci gösterdiler. Bizimle dalga geçtiler, o çağrılara karşı ama hepsi pişman. Eğer aynı pişmanlığı tekrar yaşamak istiyorlarsa devam ederler. Görelim Mevla’m neyler.” cümleleri ile açıkladı.

Muhabir: Beyzanur Akar