Gönülleri fethe talip milletimiz, bu topraklarında ilmin zirve olduğu yıllarda dil, din, ırk ayrımı yapmadan, düşüncesine bakmadan pek çok ilim öğrenme ihtiyacında olan insanı misafir etmiştir.

Dar kalıplarla kapalı sınırlı düşünce dünyasına sahip değilseniz, eğitim için farklı bir ülkeye gitme ihtiyacını elbette anlayışla karşılarsınız. Zihin dar ve düşünce kabiliyetinden noksansa ilim Çin’de de olsa gidip alınız tavsiyesini anlamasını bekleyemeyiz.

Ülkemizde Türk Cumhuriyetlerinden, Balkanlardan, Afrika, Sudan, Suriye, Somali, Afganistan gibi bir cümle coğrafyadan eğitim gören, Türkçe öğrenen misafir öğrencilerimiz, Yurt Dışı Öğrenci programları ile eğitim almaktadır. Bu eğitimi alırken tecrübe ettikleri yegâne güzellik, insanımız ve düşünce dünyamızdır.

Elbette bunların ne işi var, ücretsiz sınavsız burada okuyorlar, düşüncesinde insanlarımız olabilir. Bilmeden telaffuz edenlere bir nebze izah olması adına sınavsız alındıkları bilgisi yanlıştır. Yurtdışında lise ve dengi okul bitirmiş olan Yabancı Uyruklu öğrenciler Yurt Dışından Gelen Öğrenci Kabul Sınavı ile yüksek öğretime kabul edilmekte ve eğitim görmektedirler. Yüksek Lisans ve Doktora içinde yine benzeri bir eleme ile kabul edilmektedir.

Sadece okudukları bilim dalı ile sınırlı kalmayan bir eğitim almakta, tasavvur ettikleri dünya şekillenmektedir.

Türkçe öğrenen bu öğrenciler, kendi ülkelerinde yönetim kadrolarında bürokraside askeri kadrolarda aktif görevde yer almaktadır. Dilimizle birlikte, adil bir dünya mefkuresinin ne olduğunu anlatan temsilcilerimiz olacaktır. Özellikle pek çok öğrenci, yurtlarımızda kalarak, edebiyatımıza yön veren isimleri de tanıma ve okuma fırsatı bulmaktadır. Dünya’ya bakış açımızı şekillendiren bu isimlerin, Dünya’nın dört bir yanında anlaşılabilmesi adına önem arz etmektedir.

Gelelim meselenin aslına. Sömürge düzenin geçmişte dil, din ve ırk ayrımı ile yıkıma uğrayan milletlerden öğrenciler, sokaklarımızda soludukları hava asla basit algılanmamalı, yapılmaya çalışılan bu köklü ve derin hizmeti iyi anlaşılmalıdır. 

Ne denli kıymetli bir hayalin temsilcileri oldukları, küreselleşmede yaşanan gelişmeler tam bir kanıtlama fırsatını doğurmuştur. Güçlü ama haksızlık ile, güçsüz ama haklının mücadelesinin birer temsilcisi olmalarını gerekliliğini bizlere yeniden göstermiştir.

Kazan kaynatan emperyalist güçlerin sömürülmek için yaptıklarının aksine olanı yetiştirme çabasında olduğumuz, yaşanabilir ve adil bir dünya temelinde zihni şekillenmelerinin sağlanması hedeflediğimiz bu misafirlerin kendi topraklarının asıl sahibi olduklarını hatırlatmaktayız. Modern köleliklerden kurtulmanın ilmi ve fikri gelişimle gerçekleşeceği, bu gelişimin asli unsuru olmak için verdiğimiz eğitimler ülkemiz adına gurur vericidir.

Zulüm sarmış topraklarda ayrılıkların tetiklenmesi, birlikteliğin dilden, dinden, ırktan, renkten öte düşüncede yaşanması gerekliliğini göstermektedir. Ötekileştirmeden kucaklayıcı bir tutum ile verilen çabanın maneviyatı bu bakıştan değerlendirilmelidir.

İnşasına çabaladığımız Dünya’nın, ihyası da talibiz.