İYİ Parti Teşkilat Başkanı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın, son günlerde tartışma konusu olan cumhurbaşkanlığı seçiminde barajın düşürülmesiyle ilgili konuştu. AKP'li eski Bakan Faruk Çleik'in gündeme getirdiği yüzde 40+1 önerisinin iktidarın çaresizliğinin dışa vurumu olduğunu belirten Aydın, 'Bu kurdukları ucube sistemi bu millet yüzlerine yüzde 50+1'le çarpmalı. İktidarın değişeceğini ben mutlak görüyorum. Bu bir süreçtir ve artarak devam edecektir' ifadelerini kullandı.

Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'nın sorularını yanıtlayan İYİ Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

'Her şeyi Türk siyasetinde oluşan yeni dengeleri görerek değerlendirmek lazım. Türkiye'de 17 yıl sonra İYİ Parti ile beraber siyasi dengeler değişti. AK Parti, Cumhur İttifakı kaybetti, Millet İttifakı kazandı. Mahalli seçimlerde alınan sonucun ne manaya geldiği iyi sorgulanmalı. Kazanılan büyükşehir belediyeleri caddeye-sokağa hitap edilen, her alanda vatandaşla birebir ilişki kurulan çok temel bir alan. Bu alandaki AK Parti İmparatorluğu yerle bir edildi. Taş üstünde taş bırakılmadı. Bursa hariç hedeflenen yerlerde başarı sağlandı.

Şu bilinmeli, mahalli seçimle ilgili adımı genel başkanımız kurguladı. Bir çalışma yapıldı, ben de o işin içinde yer aldım. Daha sonra bunun hayata geçirilmesi yönünde adım atıldı. Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşme yaptık. Bu projeyi anlattık. Tarihi sorumluluklarımızı anlattık, devlet gücünü kullanan iktidara karşı güçlerin birleştirilmesi ile mesafe alınabileceğini söyledik. Sayın Kılıçdaroğlu da çok pratik bir insan ve orada karar verdi, benimle beraber çalışmak üzere görevlendirme yaptı. Teke tek bir ay kadar görüştük. Sonra iş aleniyet kazandıktan sonra kamuoyuna açık görüşme trafiği başladı. Sonuç olarak İstanbul, Ankara ve İzmir ile diğer büyükşehirlerin alınması AKP'nin halk nezdinde kurduğu yerel hakimiyetin yıkılması anlamına geliyor. Bana göre devlet gücünden daha önemli. Şimdi halkla birebir temas imkanını yakalamış, her an dokunma kabiliyeti kazanmış Millet İttifakı paydaşları bana göre kalenin burcuna zafer bayrağını diktiler. Bundan sonrası feraset, akıl istiyor. Daha doğru bir planlama, gelecek tasavvurunu daha güzel şekillendirme konusunda bizlere de yeni sorumluluklar yüklüyor.'

'ÇARESİZLİĞİN DIŞA VURUMU'

'Cumhurbaşkanlığı seçiminde barajın yüzde 40+1 olması lafı çaresizliğin dışa vurumudur. Onları böyle çaresiz görmek de şahsen beni çok mutlu ediyor. Yüzde 50+1 varsa, altını çizerek söylüyorum bununla bir defa daha seçime gitmeliyiz. Bu kurdukları ucube sistemi bu millet yüzlerine yüzde 50+1'le çarpmalı. İktidarın değişeceğini ben mutlak görüyorum. Bu bir süreçtir ve artarak devam edecektir. Nitekim araştırmalar da bunun böyle olacağını gösteriyor.'

"ÜYELİKTE İLK SIRADA AK PARTİ'DEN İSTİFA EDENLER VAR"

'Şu anda Yargıtay'da 186 bin kesinleşmiş, aşağı yukarı 17 bin de bekleyen üyemiz var. Hedefimiz haziran sonuna kadar üye sayısını 400 binin üzerine çıkarmak. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz. Şu anda bize yeni üye olanlarda birinci sırayı AK Parti'den istifa edenler alıyor. İkincisi MHP'den ayrılanlar, üçüncüsü de CHP'den ayrılanlar. Bundan önce sıralama MHP, CHP ve AK Parti'ydi. Bu değişimden de anladığımız yeni arayış içinde olan kesimin yüzü bize dönük. Bunu GİK'te konuştuk. Diğer partilerden boşalan ve yer arayan insanları partimize üye yaparak kendi oturduğumuz zemini daha da güçlendirmek istiyoruz. Haziran ayına kadar bu hamuru en iyi şekilde yoğuracağımıza eminim.'

"YENİ PARTİLERDEN EN BÜYÜK ZARARI MHP GÖRECEK"

'Biz siyasetin tam göbeğindeyiz. O partilerin analizini de en iyi yapan partilerden bir tanesiyiz. Yanılma payımız yok. Şu an kurulacak partiler belki de en büyük zararı MHP'ye veriyor. AK Parti içinde küsüp Millet İttifakı paydaşlarına oy vermeyip, kendi ittifakı içerisinde bir diğer partiye oy veren büyük bir kitle var. Bu kitle yeni kurulan partilere yüzünü dönmüş. Mantıken de çok yanlış değil. Bu işten en büyük zararla çıkacak parti MHP'dir. Bizim yüzde 10-11.3'lük kitle içinde 'başka hiçbir partiye oy vermem' diyenlerin oranı yüzde 85. Mücadele kültürüne alışmış, mücadele ettikçe kazanmanın zevkine varmış ve İYİ'ler hareketinin bu işin sonunu da getirebileceğine inanmış taş gibi bir kitlemiz var. Ben bu partinin teşkilat işlerinden sorumlu bir kişi olarak buna yürekten inanıyorum. Daha önce üye olmaktan çekinen insanlarla karşılaşıyorduk. Şimdi insanlara bir güven geldi. Ben gece yatarken 'oh' diyorum. Taş üstünde taş bırakmadık, o korku duvarlarını yıktık. Bu dönemde en çok tehdit edilen parti İYİ Parti'dir. Liderimize mahalli seçimde 'seni hapse atacağım' dedi, daha ne desin. O tehdide karşı miting alanına çantasını alıp çıkan, 'al, götür, bekliyorum' diyerek kafa tutan bir kadın siyasetçi bu korku duvarlarını yerle bir eden ilk balyozu vurdu. Bunu Türkiye'nin görmesi lazım.'

'3. İTTİFAKTA BİZ DE OLABİLİRİZ, BİZSİZ DE OLABİLİR'

'Bu benim vereceğim bir karar değil ama böyle bir üçüncü ayağın oluşacağını görüyorum. Bunun için de biz de olabiliriz, bizsiz de olabilir. Cumhur İttifakı'nın adayının karşısında herkes akli-selim olur tek aksta da birleşilebilir. Hepsi mümkündür. Bunlar siyasetin feraset kısmı ile alakalı. Onu zaman, şartlar gösterir.'